Muhasebe, yapılan herhangi bir işin sonucunu hesaplamak, kar ve zararını ortaya çıkarıp ona göre adım atmaktır. Bir aile reisinin ev ekonomisi hesabı, bir bakkalın gelir, gider ve kar hesabı, bir devlet reisinin kurumlarıyla beraber yaptığı genel ekonomi hesabı…

   Düşünün ki, siz yapmış veya yapacağınız herhangi bir ticarette kar ve zarar hesabına göre adımınızı atarsınız. Yapacağınız ticarette eğer kar oranı sizi kurtarmıyorsa mutlaka o ticaretten vazgeçersiniz. Veya ticaret yapsanız bile usulüne göre davranmasanız mutlaka cezai müeyyideler ile karşı karşıya kalırsınız. Kaldı ki mali cezalar ticaret hayatınızı sonlandırabilir. Çok esnaf görmüşüz, usulüne göre ticaret yapmadığı için mutlaka iflas etmiştir. Onca malı ve mülkü ya devlete veya başkalarına kalmıştır. Yani yaptığı ticaretin muhasebesini yapamadığından dolayı sadece zarar etmiştir.

Yukarıda bahsettiğimiz ticaret ve muhasebe birkaç günlük dünya hayatı için geçerlidir. Yani bu dünyada usulünce hesap kitap yapmadan girişeceğimiz her ticarette zarar ederiz. Aynen bunun gibi bizlere kocaman bir hayat sermayesi verilmiştir. Rastgele, gelişigüzel, hayat standartlarımızı Rabbimizin belirlemiş olduğu kaide, kural ve prensiplere uydurmadan, muhasebemizi Kuranı kerime göre yapmadan atacağımız her adım, geçireceğimiz her zaman dilimi, yaşayacağımız her an büyük bir hüsran ve zarardayız. Bakın her gün etrafımızdan birileri eksiliyor. Her an birileri büyük hesaplaşmaya gidiyor. Büyük imtihan devam ettiği gibi, öte tarafa yolculuk ta devam ediyor. Eğer hala nefes alabiliyor isek, daha fırsat trenini kaçırmamışız demektir.

   Miladi takvime göre bir yılı daha geride bırakmış olduk. Kocaman bir yıl, üçyüz altmış beş gün, binlerce saat, milyonlarca saniye ve an… Yani onca tövbe, istiğfar ve ibadet için geçirebileceğimiz zaman dilimleri ve fırsatlar… Bunca zamana rağmen eğer yaptığımız günahlarımızdan tövbe etmemişsek, kendimizi düzeltmek için bir muhasebede bulunmamışsak ibadetlerimizi yerine getirmemişsek, yazık değil mi?

   Birkaç günlük dünya uğruna, birkaç kuruş para kazanma namına, birkaç lüks eşyaya sahip olabilme adına o kadar ince hesaplar kurabiliyoruz ki. İnanın eğer rabbimizi razı etme, ebedi bir hayatı kazanma ve ebedi huzuru elde etme namına bu ince hesapları yapsaydık, dünyayı ve dünyalıkları elimizin tersiyle iteleyerek tam bir mümin olurduk.

Aziz dost, biz dünyayı terk etmesek bile, biz dört elle dünyaya sarılsak bile, biz tüm ömrümüzü zenginlik ve konfor içerisinde geçirsek bile, bu dünya bir gün bize bir Osmanlı tokatı vurup, bizi mezara yapayalnız terk edecektir. Ömrümüz boyunca kazanıp zekâtını ve infakını vermediğimiz malımız, yıllarca bin bir eziyetle yetiştirip ibadete alıştıramadığımız evlatlarımız, bir ömür geçirdiğimiz eşimiz, bunların bize zerrece faydası olmayacaktır.

   Ömür büyük ve kıymetli bir sermayedir. Bu kıymetli sermayeyi boşa harcamayalım. Bakın, geçmişte yaşayıp ölen kötülerden pek kimse bahsetmez. Ama yüz yıllar geçmiş olmasına rağmen bizler Salih seleflerimizi hep hayırla ve minnetle yâd edip dua ediyoruz.

   İslam öğretileri üzerine Salih bir ömür yaşamayı, muhasebesini buna göre yapıp Salih ölmeyi rabbimizden temenni ve niyaz ediyoruz.

   Allah’ın hafız ismine emanet olun…