Tekbirle yıkılan gece karanlığında
ihanetin mermileri  patlar ard arda
bir yiğit  Hüseyin daha doğar susa’da
haziran yirmi altı dünya şahit anne

Bir  Haziran ayı daha bütün hüzün ve yine bir o kadar da Umut aşılayan  yanıyla bizleri kuşattı. İnancı uğruna, inançlı yaşayabilme adına 90'lı yılların karanlık ve kasvetli ortamında aydınlık yarınlar için gayret gösteren bir avuç mustazafın kanlarıyla yazmış oldukları bir destandır susa. Yaklaşık 31 yıl önce vuku bulan bu Hadise bölge insanının benliğine kazınarak bugünlere kadar geldi.
 Bilmeyenler için süreci özetlemede fayda olacaktır. Susa nedir, kimdir, niye geçen bu kadar zamana rağmen unutulmadı unutulmuyor?.  Susa silvan'ın takriben 9-10 kilometre dışında bir köyün adıdır. Bugünkü bilinen adıyla Yolaç köyüdür. Köyün en belirgin özelliği doksanlı yılların başında marksist ve aynı zamanda İslama ve İslami yapılara düşman olan PKK'ye tüm tehdit ve baskılarına karşın, İslami kimliği koruma konusunda takınmış olduğu tavizsiz duruşlarıyla bilinir. PKK'nın ortaya çıktığı günden bugüne kadarki en belirgin özelliği İslam'ın şiarlarından fiili olarak yapmış oldukları düşmanlıktır. 
çünkü bölge insanı şeyh said (ra)  kıyamından sonra uğramış oldukları katliam ve sindirime operasyonlarından  dolayı uzun süre sessizliğe gömülmek zorunda bırakılmış, “ şark ıslahat planları” çerçevesinde, bir yandan bölgenin milliyet Perwer akil insanları devre dışı bırakılırken, sol maksist  yapıların  önü açılarak, Türkiye'de  özellikle de Kürdistan bölgesinde adeta seferberlik ilan edilircesine,  bölge insanına eşitlik özgürlük sloganları üzerinden kurtarıcınız biz denilerek algıları yönetilmiştir. İslami yapılar düşman  statüsüne alınıp önlerinin kesilmiş olması, bu algının yerleşmesinde çok da ciddi bir dirençle karşılaşmayarak hızlı bir şekilde ilerlemeleri sağlandı.
 80 yılların başına gelindiğinde PKK örgütsel yapılanmasını tamamlamanın verdiği avantajla da 12 Eylül darbesinden sonra tabir yerindeyse tam saha pres yaparak bölgenin önemli şehirlerinde ciddi bir güce ulaşmıştı.  Elde etmiş olduğu bu gücü Fikri bir mimarlıkla  eylemsel güce dönüştürmede gecikmedi.   kendisince her şey tıkırında  giderken, ortaya şeyh said hazretlerinin mirasına sahiplik yaptıklarını  ifade eden yiğitler  çıkmaya başladı. Daha önce şehir efsaneleri üzerinden oluşturmuş oldukları kimse bize karşı duramaz söylemleri, susa yiğitleri Hüseyin'in yarenleri, siz bu topraklara ait olmayan yabani otlar gibisiniz şeyh said radıyallahu anhın kanına  ihanete izin vermeyeceğiz . isterse arkanızda ergenekon'dan olma yalçın  küçük olsun, isterse de komünist mao’dan  ilhamla sizlere mazlumların kanını  döktüren güllerle taltif  ettiğiniz ortağınız doğu  Perinçek olsun sonuç değişmeyecek bu topraklarda hayat bulamayacaksınız dediler.
 pratik söylemi böyle bir yapıya küresel ve yerli  işbirlikçilerin tahammül edebilmeleri imkansızdır. Geriye en iyi yapabildikleri tek şey  kalıyordu . Mazlumlara hayat Hakkı tanımayarak iş birlikçilerinin yaptığı gibi, Allah'ın mescitlerinden Allah'ın adının anılmasını engel olanlardan daha zalim kim olabilir hitabına muhatap  olarak zuntikam olan Allah azze ve celle'nin huzuruna hesap vermek için mühlet verilenlerden olmak. şehadetlerinin sene-i  devriyesinde tekrardan susanın güllerine rabbimizden rahmet, katillerin ise  üsdadımızın deyimiyle yaşasın cehennem diyoruz.  selam ve dua ile…