Cumhurbaşkanlığı Başkanlık sisteminin olmazsa olmazlarından olan ittifaklar birkaç seçimdir tekrarlanıyor. Türkiye siyasetinin son sekiz yılına damgasını vuran bu sistemi halkta yavaş yavaş benimsemeye veya alışmaya başladı. 14 Mayıs seçimlerinde dört ayrı ittifakı gördük.
Bu ittifak bileşenlerinin yani bir araya gelen partilerin çoğunda şahit olduğumuz birbirine benzerliklerinin veya fikri yapıları, siyasi görüşleri farklı partilerden oluştuğunu gözlemledik. İttifakların ana merkezinde güçlü partiler yani en çok oy alan partiler olduğundan diğer partilerde söylem ve eylemlerini bu merkezde duran partilere göre geliştirdiklerini gördük.
Bu sebep ile ittifakların bu küçük partilere ne getirisi olduğunu neleri götürdüğünü merak ediyoruz. Yani daha önce geliştirdikleri ve parti programlarına aldıkları görüşlerini tekrar dile getirecekler mi? Yoksa ittifaktan dolayı bazılarının üzerine sünger mi çekecekler? Bunu zaman gösterecek.
Örneğin; sol partiler ile ittifak ettiklerinden dolayı sol argümanları mı kullanacaklar yoksa kendi görüşlerini mi dillendirecekler. Ya da şöyle bakalım meclise bir kanun değişikliğini kendi müttefikleri tarafından getirildiğinde ittifak ettikleri için kendilerine ters düştüğü için ittifaka kurban mı edecekler?
Bu ince bir çizgidir. Eğer söylem değişikliği ve dün karşı oldukları görüşleri sırf ittifak bozulmasın diye ses çıkarmayıp hatta onaylarlarsa bu partiler için bir kayıp ve büyümelerini engelleyecek olan bir durum olacaktır. İttifakların ana gövdesini oluşturan ve çok renkli bir yapılarda/partilerden oluşan başta AKP ve Cumhur İttifakı diğer tarafta CHP ve Millet ittifakı yer almaktaydı. Her iki cenahta da İslami, muhafazakâr, solcu, laik, Kemalist, milliyetçi ve ulusalcı görüştü partiler vardı.
Şimdi bu karışık yapının seçim sathında genelde birbirlerini incitmeden ve biraz dikkatli hareket ettikleri gözlendi. Bu durum biraz normal karşılanabilir. Ama meclise girdiğinde ve kendi partilerine geçtiklerinde önlerine gelecek olan tasarılar ve kanun değişiklikleri veya meclis kürsüsüne çıktıklarında kendi parti programlarını ve kabul etmeyecekleri düzenlemelere karşı müttefiklerinin aleyhine bile olsa tavır geliştirecekler mi? Yoksa kendi yapılarından veya söylemlerinden taviz mi verecekler? İşte bu durum merak konusudur.
Özellikle kendilerinden çok beklenti oluşan ve ilkeli duruş sergileyen partilerden bu tavır bekleniyor. Seçmenleri ve sevenleri bunu merakla bekliyorlar. Aksi takdirde getirisi olarak meclise girme hedefine odaklanıp var oluş sebeplerini unuturlarsa o zaman getirisinden ziyade götürüsü daha fazla olacak ve belki bu onların bitiş sebebi bile olacaktır.
Acizane tavsiyem gerek sol partiler olsun gerek sağ partiler ve gerekse de İslami referans alan partiler olsun. Neyi kendilerine hayat nizamı olarak seçmişlerse bir seçmen olarak onu orada hiçbir şeye ve hiçbir menfaate kurban etmemeleridir. Hak kimden gelirse gelsin o Hak’kın yanında yer alsınlar. Batıl da kimden gelirse gelsin ona karşı dursunlar.
Vesselam