Memleket denilince her birimizin yüreğinde farklı bir his oluşur. Uzakta olanlar ‘’Memleketime gitseydim’’ der. Memlekette olanlar ‘’Buradan gidersem yaşayamam’’ der. Farklı bölgelerde çalışmak zorunda olanlar ise “Memleketimde iş olsa bırakıp gelir miyim?” diyerek dert yanar. Memleket anne kucağı gibidir. Bazen başını memleketin göğsüne dayayıp, “Ölsem de burada öleyim” dersin. Bazen de memleket babadır. Sırtını dayar dünyaya meydan okursun. Memlekettir ki insan için anadır, babadır, yardır. Vazgeçilmeyen en güzel diyardır. Annesiz, babasız, yarsız bırakılanları düşünün, boyunları hep büküktür. İşte memleket denilince aklıma koskoca bir yiğit gibi namı her taraftan duyulmuş şanlı bir memleket gelir ki benim doğduğum, ekmeğini yediğim, suyunu içtiğim, başımı göğsüne koyduğum ve sırtımı yasladığım anadır, babadır. Bazen bırakıp gitmeyi düşünür sonra “Ben burada ölmeliyim” derim ve gidemem memleketimden.

Evet, insan duygusal bir bağla bağlıdır doğduğu toprağa. Ben Van'dan söz edeceğim, siz söz ettiklerimiz nereye uyuyorsa orayı düşünün. Çünkü Doğu ve Güneydoğu Anadolu denilince hemen hemen her ilimizde benzeri problemler konuşulur. Kimisinin yolu yoktur, kimisinin iş imkânı, kimisinin vekili vardır sahip çıkmaz, kimisinin belediyesi iş yapmaz. Velhasıl kimsesizdir benim memleketim.

Kurban Bayramı dolayısıyla yaptığımız ziyaretlerde gördük; çınar gibi gençler evde oturup evin hasretini gidermeye çalışıyorlar. Bayramdan hemen sonra yine ekmek derdine düşüp batıya çalışmaya gidecekler. Memleketi dışında çalışmaktan gelen babalara sımsıkı sarılan, “Benim bayramım babamdır” diyen bebeleri içimiz acıyarak müşahade ettik.

Van gerçekten imkânları olan bir ilimiz. Tarım, ticaret ve turizm potansiyeli ile belki de bölgeye can damarı olabilecek bir yer olmasına rağmen, işsizlik oranı hep yüksek ve batı illerine çalışmak için giden önemli bir genç nüfusu var. Yukarıda bahsettiğimiz, memleketi sahipsiz bırakan vekilleri şöyle bir davet etsek ve “Vekili olduğunuz memleketin durumunu gerçekten bir gözden geçirseniz; Van'ın mevcut tarımsal üretimdeki çeşitliliğini, turistik mekânlarını, sanayi bölgelerini, hayvancılık durumunu ve sınır ticaretini göz önüne alıp bir el atsanız, şu memleketin pozitif imkânlarını görüp pozitif ayrımcılık için elinizi taşın altına koysanız ne kaybedersiniz” dersek acaba ne cevap verirler?  “Evet, haklısınız” deyip gittikten sonra her zamanki gibi unuturlar mı serzenişlerimizi? Yoksa bir ilk’e imza atarlar mı? Sanki ‘ikincisi hep umut olarak kalacak’ der gibi okuyorsunuz değil mi? Maalesef ben de öyle düşünerek yazıyorum.

Bir de şöyle bir yerel idaremize bakalım. Van‘ımızın 14 belediyesi, halk size “Buyurun bizi şu çukurlu yollardan, zamlı sulardan, altyapısız ve üst yapısı bozuk mahallelerden kurtarın ve bize gerçekten hak ettiğimiz hizmeti sunun” dedi. Görünen o ki 5 yıl boyunca “Borçluyuz, borç yükü aldık, hiçbir şey yapamayız” diyeceksiniz. İnşallah yanılan ben olurum da sizler Van'ın 14 x 2 belediye başkanı, 8 vekili ve ilgili il idarecileri ile el ele verip bu halka gerçekten istemekten yoruldukları hizmeti sunarsınız. Bu arada şimdilik Van Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünü hariç tutalım onlar çok meşgul olacaklar malum “Türkiye Kültür Yolu İsraf Çabası” çalışmaları var. Filistin’deki vahşeti gündemine dahi almayan sözde sanatçıların ödeme işlemlerini, sessizliğin ve huzurun bol olacağı konaklama yerleri, bir de gelmişken “Van’ımızın turistik yerlerini gezdirmeden göndermeyelim, eee bol israflı kahvaltı da vermezsek olmaz” gibi süreçlerle meşgul oluyor olabilirler. Ha bir de Gazze’deki soykırımı gündemine almayan sözde sanatçılarımıza, Filistinle rahatsızlık vermeden toplumun da hassasiyetlerini göz ardı etmeyerek, Filistin konusunu nasıl kısaca aradan geçiştirebiliriz gibi hesaplar da zorluyor olabilir.

Bu defa onlara karışmayalım. Filistin kendilerini gündemine almayan veya sahtece gündeme alanlara karşı “hasbunallah ve ni'mel vekil”  diyordu. Biz de bu defa onları o güzel Vekil’e bırakalım.

Bir de Van halkına sormak istiyorum;

Sen de yoruldun mu Vanlı kardeşim, “İş imkânı var ama asgari ücretin altında çalıştırabilirim” diyen esnaftan?

Sen de yoruldun mu Vanlı kardeşim, “Gençler iş beğenmiyor” deyip gençlere maaş veriyor diye her türlü işi yaptıran iş sahibinden?

Sen de yoruldun mu Vanlı kardeşim, pozitif imkânları olmasına rağmen, görmezden gelinen memleketinin halinden?

Sen de yoruldun mu Vanlı kardeşim,  altyapısı olmayan mahallelerden?

Sen de yoruldun mu Vanlı kardeşim, üst yapısı bozuk mahallelerden?

Sen de yoruldun mu Vanlı kardeşim, her gelenin öncekine suçu atıp iş yapmamasından?

Sen de yoruldun mu Vanlı kardeşim, “İsrafa harcanan parayı, memleketin hizmetine harcayın” denilmesine rağmen, gözlerini, kulaklarını, ağızlarını kapatan idarecilerden?

Sen de yoruldun mu Vanlı kardeşim, dağına, toprağına sırtını dayamak istediğin memleketinin sahipsizliğinden?

Ben gerçekten yoruldum. Bu yüzden sizlerin içini yansıttım diye düşünüyorum. Öleceksek kendi memleketimizdeki işimizde ölelim, başka memleketlerde inşaatlarda ölmeyelim. Yaralanacaksak; kendi memleketimizde, kendi hastanemizde olalım. Başka memleketlerde olmayalım. Çalışacaksak, kendi esnafımızla kendi iş insanımızla birlikte çalışalım ama hakkımızı alnımızın teri kurumadan hakkıyla alarak

 

Selam ve dua ile…