Türkiye’de yaşmak veya hayatını mağduriyetsiz idame etmek çok zor bir hale gelmiş durumda. Tabi bu durum herkes için geçerli değildir. Yani, mağduriyet görmeyen ve bu şekilde hayatını devam edenler de var. Tabi bunlar yani mağduriyet görmeyen kimseler, bir yerlerde adamları olanlar ve bu adamları vesilesiyle mağduriyet yaşamayan kimselerdir. Ya da o kadar varlıklı yani zengindir ki gerçekleşen umumi mağduriyetler kendisini hiç etkilememiştir.

Ama Türkiye’deki halk değindiğimiz bu iki gruptan müteşekkil değildir. Mağduriyet yaşayan halkın oranı diğer iki gruba nazaran daha fazladır. Sayıları fazla olup mağduriyet yaşamalarına rağmen sesleri duyulmuyor ya da duyulmak istenmiyor. Ama söz konusu yukarıda değindiğimiz iki grup olunca sayıları az olmasına rağmen sesleri hemen duyuluyor ve istedikleri hemen yerine getiriliyor. Ama bu muamele adil bir muamele değildir. Çünkü her iki taraf da Türkiye vatandaşı olup aynı kanunlara tabidirler.

Evet, maalesef Türkiye’de sonuna “ZEDE” kelimesini getireceğimiz çok mağduriyetler var. Her ne kadar selzede ve depremzede olanların başına gelenler insan kaynaklı olmasa da sel ve depremden sonraki süreçte devlet gereği gibi bir çalışma yapmadığı için söz konusu afetlere maruz kalanlar da maalesef selzede ve depremzede oluyorlar. Yani mağduriyeti bir iken iki katlanıyor.

Kanaatime göre, afetler kategorisine insandan kaynaklı gerçekleşen zammı da eklememiz lazım. Çünkü söz konusu doğal afetlerden etkilenen insanların sayısı zamzede ya da torpilzede dediğimiz insanlardan çok daha azdır. Çünkü gerçekleşen doğal afetler afetin gerçekleştiği alandaki insanlarla sınırlı kalırken zamzede ya da torpilzede olan kişilerin mağduriyet alanı ise neredeyse memleketin tamamıdır. Hal böyle iken afetler kategorisine zamzede ve torpilzedeleri eklememek insani değildir.

Zamlarla alakalı daha önce de yazı yazmıştım. Çünkü Türkiye gündemini iyice meşgul etmiş durumdaydı. Hala da meşgul etmektedir. Meşgul ettiği müddetçe biz de gündem etmeye ve halkımızın sorunlarına az da olsa derman olmaya devam edeceğiz.

Zamlar son zamanlarda yine gündeme gelmeye başladı. Bu seferki zammın gündem başlığı ise kiralar oldu. Doğrusu kira zamlarının açıklanacak bir tarafı yoktur. Kelimenin tam manasıyla bir zulümdür. Ev sahiplerinin zam konusundaki ölçüsü tamamen kar odaklı ve menfaat üzerinedir. Diğer alanlarda yapılan zamların etkisiyle ev sahipleri de anlamsız kira zammına başvurdular. Ev sahiplerinin yaptığı zamlar kiracının evini ve cebini yakıyor.

Ev sahiplerine çağrım şudur; zamları yaparken vicdanlı olun! Yapılan ve yapılacak zamlar makul olmalı ve kiracının maddi gücü ölçüsünde olmalıdır. Başkalarına kıyas yapılıp kiralara fahiş zamlar yapılmamalıdır. Bizim ölçümüz din-i mubin olan İslam’dır. Başka bir ölçü bizi ayarında tutamaz…