Malumunuz olduğu üzere on bir ayın sultanı Ramazan ayını idrak etmekteyiz. Öyle
bir ay ki işlenen her hayrın sevabı diğer aylarda işlenen hayırların
sevaplarından kat kat fazladır. On bir ayın sultanı olması bundan kaynaklanıyor
olsa gerek. Bu ayda daha fazla hayır ve hasenat ile meşgul olmak gerekir. Bunun
yanında işlemiş olduğumuz hayır ve hasenatların sonraki aylarda da devam etmesi
de bir o kadar önemlidir. Aksi halde hayır işlemek için illaki ramazanı ayını
beklememiz lazım. Bir sonraki ramazan ayına yetişeceğimizin bir garantisi
yoktur. Günümüzde de birçok Müslüman Ramazan’da hayır ve hasenatta bulunuyor
ama Ramazan’dan sonra ise hayır ve hasenata ara veriyor.
Müslüman olmak, sadece bir ayda hayır işlemek ile icra olunacak bir sorumluluk
değildir. Çünkü Allah (cc) Hicr süresinin 99. Ayetinde; ‘’kesin ölüm sana
gelinceye kadar rabbine kulluk et’’ diye buyurarak kulluğun sadece bir ayda
işlenecek hasenattan ibaret olmadığını aksine ölünceye kadar devam edeceğini
beyan etmiştir.
Yukarıda değindiğimiz durum toplum içerisinde gittikçe artmaktadır. Yani sadece
ramazan’da namaz kılan, sadece ramazan’da sadaka veren, sadece ramazan’da dilin
afetlerinden sakınan Müslümanların sayısı gittikçe artmaktadır. Bu artan
sayının içerisinde toplumun her kesiminden insanlar var. Doktoru var, öğretmeni
var, çiftçisi var, esnafı var… Toplumun her kesiminden insanın olması ise ayrı
bir faciadır. Çünkü söz konusu ahlaka sahip insanlardan her meslek dalında
bulunması problemin ne kadar yayıldığını göstermektedir.
Bu ahlaka sahip bir esnafa gidip şöyle desek; ‘’dükkânını yılda sadece bir ay
aç ve bir ay içerisinde gelen gelir ile ailenin geçimini sağla, çalışan
personelin maaşını ver, dükkân için gerekli olan malzemeleri al.’’ Böyle bir teklifi kesinlikle kabul etmez
hatta teklifi yapan ile tartışır ve onu delilikte itham edebilir. Aynı durum
sadece ramazan ayında hayır ve hasenatta bulunan Müslüman için de geçerlidir.
Ömrünün tamamını bu yola adayan ve ölünceye kadar hayır ve hasenatta bulunan
biri cenneti garantilememişken sadece ramazan ayında yaptığı hayırlarla cennete
girmeyi düşünen kişinin aklına şaşılır doğrusu.
Böyle bir mantığa sahip bir toplumun geleceği de tehlike altındadır. Çünkü
büyüklerini örnek alan gençler de büyüklerinin mantığıyla büyür ve Müslümanlığı
sadece ramazan ayında tutulan oruçla, kılınan namazla ve verilen sadakalardan
ibaret görür. Zaten mevcut toplumda bu hastalığın yayılmasının bir nedeni de
geçmişteki büyüklerin düştüğü yanılgı değil midir?
Sadece Cuma namazı kılan, sadece bayram namazlarında camide görünen, sadece
ramazanda sadaka veren kişilerin çocukları da onları örnek alıyor ve geleceğin
büyükleri olarak piyasaya çıkıyor. Böyle bir maneviyatla ve böyle bir mantıkla
insanları ve kendilerini nasıl idare edecekler acaba… Gerçi, toplumun geneline
yayılmış bir hastalık olduğu için idaresi güç olmasa gerek. Çünkü neredeyse her
kes aynı mantıkta!
Dolayısıyla bu toplumun İslam’ın özünü anlaması gerekir. Kulluk vazifesinin
sadece ramazanda tutulan oruçtan, kılınan namazdan ve verilen sadakadan ibaret
olmadığını aksine hayatın her alanında ve her zamanında Allah’a kul olunması
gerektiğini anlaması lazım. Aksi halde bu vaziyet hayra alamet değildir.
Evet, Her Ramazan değil her ay, hatta her an Allah’a karşı kulluk vazifesini
yerine getirmemiz gerekir. Selam ve dua ile…
Yusuf TÜRK
HER RAMAZAN DEĞİL HER AY
Yorumlar