Bismillah
Aziz okurlar, canlı ya da cansız herhangi bir varlık hakkında sahip olunması gereken malumatların başında o varlığın niçin yaratıldığının veya niçin yapıldığının bilinmesidir.
Varlık hakkında sorulan bu sorunun ''niçin yaratılmış veya niçin yapılmış'' cevabı yaratılış veya yapılış gayesine ne derecede uygun ise o derecede faydalı ve verimli olur. Dolayısıyla bir varlığın yaratılış veya yapılış gayesine uygun hareket etmek en az o varlığın kendisi kadar önemlidir. İnsanoğlunun imtihan sahasında huzursuz ve mesut olamamasının temelinde bu hususu yani yaratılış gayesine göre hareket etmemesi gelmektedir. Şöyle, tarihe bir göz attığımızda ve özellikle Kuran'da ismi geçen kavimlerin hayatına baktığımızda imtihanı yani yaratılış gayelerine uygun hareket etmemeleri ve gelen peygamberleri inkar etmeleri huzursuz, mutsuz hatta helak olmalarına sebep olmuştur. Örnek verecek olursak Ad kavminin insanları cisim olarak çok büyükmüş ama onlar bu büyük cisimlerini insanlara zulmetmek için, yol kesmek için, insanlara eziyet vermek için ve insanların mallarını gasp etmek için kullanmış. Ama Allah o büyük cisimlerini zulmetmeleri için vermemişti aksine kendi yolunda kullanmaları insanlara yardımcı olmaları gayesi üzerine vermişti. İnsanoğlu bir nimete ulaştığı zaman kendi eliyle ulaştığını düşünür ve bu düşüncesinden dolayı o nimeti kendi çıkarlarına ve menfaatine göre kullanır ve netice itibarıyla hem kendisine hem çevresine hem de o nimete zarar vermiş olur.
İnsanoğlunun yaratılan bütün nimetlerin kendilerine bir gaye üzerine verildiğini boş yere yaratılmadığını bilmesi gerekmektedir. Nitekim Allah u Teala Al-i İmran suresinin 191. ayeti kerimesinde''rabbimiz sen bunları boşuna yaratmadın'' diye buyuruyor. Ve bu husus akıl sahiplerinin özelliklerinden sadece bir tanesi olarak Kuran'da zikredilmektedir. Allah'ın vermiş olduğu bir nimeti Allah'ın razı olmadığı bir şekilde kullanan bir kişi eğer bunu bilinçli bir şekilde yapıyorsa Allah'ın boş iş (Haşa) yatığını söylemiş olur.
Biz bunu sadece Allah'ın yaratmış olduğu varlıklar için düşünmemeliyiz. İnsanlar da bazen icat yaparlar; örneğin bir ilaç icat ederler sadece icat etmekle kalmazlar onun yani ilacın kullanma amacını ve kullanım şeklini de reçetede yazarlar. O ilacın yapılış gayesi insanların fayda görmesi ve şifa bulması içindir. Bir hasta düşünelim, hastalığı için doktora başvuruyor. Doktor da o hastalığına uygun olarak bir ilaç yazıyor ve yazmakla beraber nasıl kullanacağını da söylüyor. O hasta bu ilacı kullanım şekline aykırı bir şekilde kullanırsa ne olur? Muhakkak kendisine zarar vermiş olur. Peki, bu durum ona ders olmaz mı? Olabilir ama bazen iş işten geçmiş olabilir ve hastalığı ciddi bir hastalık değilken ciddi bir hastalığa dönüşebilir. Hatanın bu durumundan haberdar olan yakınları o ziyarete geldiklerinde hastaya söyleyecekleri ilk şey ne olur sizce?
-Sen keşke doktorun dediği şekilde kullansaydın cümlesi olur tabi
Kalkıp, keşke demek yerine iyi ki böle yaptın demezler herhalde.
Aziz okurlar Allah zariyat suresinin 56. ayetinde:''Ben insanları ve cinleri sadece bana kulluk etsin diye yarattım'' buyurup insanları ve cinleri yaratma gayesini net ve açık bir şekilde sunuyor.Fakat insanların çoğu yaratılış gayesinin dışında başka her şeyi yapıyor maalesef. Ahretteki karşılığı ağır olacak tabi…
Allah'a, yarattığı gaye üzere kulluk yapmak dileğiyle…
Allah' emanet olun.