Bismillah
Aziz okurlar, insanoğlu çok şey bilir ama az şeyin mahiyetini bilir. Adem(as)'dan bu yana insanoğlunun Kainatın Rabbi olan Allah karşısında mahcup oluşunun en büyük sebebi Allah'ın hikmet dolu emir ve yasaklarının mahiyetini idrak edememesidir. Halihazırda içinde yaşadığımız toplum içerisinde de örtüsüzlüğün yaygınlaşmasının sebebi bu olsa gerek. Peki, tesettür nedir?
Tesettür; bedenin, davranışların, sesin ve söylemlerin insan fıtratına aykırı olan tüm haramlara karşı örtünmesidir. Bir bayanın haramlara karşı alabileceği en tesirli önlemdir. Tesettür, Müslüman kadının haramlara, tehditlere ve saldırılara karşı kendisini muhafaza ettiği sağlam bir kaledir. Müslüman kadın bu kaleden çıkmamalı çünkü onun helal dairesi o kaledir. Kaleden çıktığı an saldırılarla ve tehditlerle karşı karşıya kalıp onlara yenik düşer. Bir devletin kalesi o devletin her şeyidir. Kale işgal edilirse devletin bütün toprakları ele geçirilmiş demektir. Aynı şekilde Müslüman bir bayanın örtüsü ele geçirildi mi, Müslüman bayanın şahsı da ele geçirilmiş demektir.
14 asır önceki tesettür anlayışı ile günümüz tesettür anlayışı çok farklıdır. 14 asır önceki tesettür, ibadet şuuru ile yapılan ve Kur'an'nın gölgesinde şekillenen bir tesettürdü. Günümüz tesettürü ise gösteriş şuuru ile yapılan ve modanın gölgesinde şekillenen bir tesettürdür maalesef. 14 asır önceki tesettürün gayesi Allah rızasını kazanmak iken günümüz tesettürün gayesi kendini birilerine beğendirme gayesi taşımaktadır. 14 asır önce örtünen Müslüman kadın, niçin örtündüğünün şuurunda olan ve gelen tehditlere ve saldırılara karşı direniş gösteren bir kadındı. Günümüzdeki kadın ise niçin örtündüğünün şuurunda olmayıp başı örtülü bedeni açık bir vaziyette olduğundan gelen tehdit ve saldırılara karşı direniş gösteremeyen bir kadın haline gelmiştir.
Günümüz kadınının örtünme şekli, '14 asır önceki İslam ile günümüzdeki İslam arasında herhangi bir fark var mıdır?' sorusunu akla getirmektedir. Din-i mubin olan İslam 14 asır önce ne idiyse şimdi de odur tabi. Değişen tek şey şartlar olmuştur. İşte günümüz kadınının kaybettiği ve yanılgıya düştüğü nokta burasıdır. Günümüz kadının inandığı İslam değişen şartlara göre şekillenen bir İslam olduğu için kurtuluş reçetesi olan İslam'ın emir ve yasaklarını anlayamamıştır. Bununla da kalmayıp kendileri gibi giyinmeyenlere ''GERİCİ'' demişlerdir. Eğer 14 asır önce Allah'ın razı olduğu şekilde giyinen Müslüman kadın gerici ise günümüz modern giyimli kadını da birkaç asır sonraki daha modern kadına göre de ''GERİCİ'' sayılacaktır. Allah'ın bütün Müslüman kadınlara emri şu şekildedir:
'Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunan (köleleri), erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış (cinsî güçten düşmüş) hizmetçiler yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz. (Nur suresi 31)'
Günümüz kadınının giyimi ile bu ayeti kerime karşılaştırıldığı vakit çıkacak sonuç şu olacaktır; moda ve modernizmin esiri olan günümüz kadını tesettürün mahiyetini ve hikmetini anlamamıştır. Mahiyetini anlamadığı İslam'ın sadece bir hakikati onu bütün art niyetli bakışların esiri kılmıştır.
Allah'ın emir ve yasaklarının hikmetini ve mahiyetini idrak eden ve bu yolda gelecek nesillere örnek olan mü'min hanımlara selam olsun. Allah'a emanet olun.