Hamd alemlerin Rabbi, gönderdiği elçileri ve kitapları yeryüzünde adalet ve barışın teminatı kılan Allah'a olsun. Salat ve selam, gönderilen elçilerin efendisi adalet ve barışın öğretmeni Hz. Muhammed (sav)'in, pak ehlinin, ashabının ve onun günümüz takipçilerinin üzerine olsun.
Aziz okurlar, insanoğlu yaratıldığı günden bu yana nice sevinçli ve hüzünlü olaylara şahit olmuş.

Ve bu olaylar içerisinde hüzünle neticelenen olaylar insanların iç aleminde kapanamayacak derin yaralar açmıştır. Bilhassa Doğu ve Güneydoğuda Müslümanların iç aleminde derin yaraların açılmasına sebep olmuş ve husumetle neticelenen olaylar meydana gelmiştir. Bu olaylar bölge halkının ve özellikle husumetli tarafların birçok İslami anlayış ve sorumluluğunu yitirmesine sebep olup tarafları kendi içerisinde huzursuz ve mutsuz etmiştir. Bu husumetli tarafların barıştırılması İslam dinine tabi olmanın bir sorumluluğudur. Çünkü Allah-u Zülcelal , 'Müminler ancak kardeştir, kardeşlerinizin arasını bulun ve Allah'tan korkun ki size merhamet edilsin''(Hucurat-10) diye kitabında ferman buyurarak Müslümanlara bir ödev vermiştir. Aziz okurlar, bu tür husumet olayları çözülmeye çalışılırken bazı hususlara dikkat edilmesi gerekir ki olay istenilen sonucu versin. Dilerseniz dikkat edilmesi gereken hususlara şöyle bir göz atalım;

1-Nedensellik ilkesi: Olaylar tahlil edilirken olayın gerçekleşme sebebinin her yönü ile bilinmesi olayın çözümü için son derece önemlidir. Nedensellik ilkesi tarih biliminde de en çok önemsenen konular arasında yer alır. Peki, neden bu kadar önemli? Bu soruyu bir örnekle açıklayalım; bir hasta düşünün ki hastalığının çözümü için doktora başvuruyor ve başlıyor şikayetlerini sıralamaya. Doktorun, hastanın şikayetlerini bitirdikten sonra soracağı ilk sorusu, 'Neden?'' sorusu olacaktır. Çünkü bu soru, doktoru hastalığın kaynağına götürecektir. Ve doktor işin kaynağına inince yapacağı tedavi de daha sağlam olacaktır. Bu bağlamda bölgedeki husumetli ailelerin arasında sulhu sağlamak için husumetin nedeni iyice araştırılmalı ki istenilen sonucu verebilsin.
2- Aracı olacakların seçimi: Sulhu sağlamaya vesile olacak kişilerin seçimi, istenilen sonucu vermesi açısından önemlidir. Peki, niye önemli? Bu soruyu da bir örnek ile izah edelim; bir hasta düşünün ki şikayeti diş ağrısıdır. Diş ağrısı için diş doktoruna görünmesi gerekirken cildiye doktoruna görünmesi diş ağrısı için bir fayda sağlamayacaktır. Husumetli tarafların arasındaki husumetin çözümü için seçilecek kişilerin işin ehli olmasına dikkat edilmesi son derece önemlidir. Aracı olacak kişilerin dünyevi herhangi bir menfaatleri olmamalı ve bu işi sadece Allah rızası için yapmaları gerekmektedir.

3-Sulhun beslendiği kaynak: Sulh yapılırken taraflar arasında adaletle hükmetmekiçin kaynağın seçimi de diğer iki madde gibi çok önemlidir. Doktorun hastasını tedavi ederken önereceği çözümün fayda vermesi o doktorun sağlam bir kaynaktan beslendiği anlamına gelir. İnsanlık tarihi boyunca meydana gelen bir çok olayın çözümü kişisel, toplumsal ve devletsel menfaatlere kurban edilmiş ve çözülmesi gereken olay yıllarca devam etmiştir. Yani çözümün beslendiği kaynak tek kelimeyle ''menfaat'' olmuştur. Halbuki Müslüman bir halk, sorunlarının çözümü için en sağlam kaynak olan Kur'an ve Sünnete başvurmalıdır.

4-Takibatını yapmak: Sağlam bir sulhun sağlanması ve gelecek nesillere örneklik teşkil etmesi açısından aracıların olayın takipçisi olması da çok önemlidir. Ve dikkat edin! bazı hastalar 'takipli hasta'' diye adlandırılıyor. Bu da hastanın durumunun ciddi ve takibinin elzem olduğu anlamına gelir. Bu örnekte de olduğu gibi husumetli taraflara çözüm sunulduktan sonra taraflar düzenli ziyaret edilmeli ve sıkıntıları dinlenmelidir.

Evet, aziz okurlar, bölgemizde husumetli olan bir çok aileler var. Bu aileler çözüm için o zamanın güç sahibi ve kendilerini bölgede adaletin teminatı olarak nitelendiren fakat söz ve eylemleri birbirine hiç uymayan örgütlere başvurdular. Bu yapılar kominizim ve sosyalizm gibi İslami olmayan fikirlerden beslenmiştir. Husumetli taraflar bu örgütlere barışın sağlanması için başvurmuşken onlar bunu maddi kazanç elde edecekleri fırsatlara çevirdiler ve taraflardan bir servet değerinde para istediler. Netice itibariyle verdikleri çözüm gayri İslami, geçici, yanlış ve pahalıya mal olan bir çözüm olmuştur.

Anlayacağınız, husumetli tarafların derdi bir iken iki olmuş, kominizim ve sosyalizmden beslenen bu örgütlere başvurduklarına bin pişman olmakla beraber, silahlı bir örgüt olmaları hasebiyle doğru olamayan çözümlerine itiraz da edememiş ve 'ne umduk ne bulduk'' deyip evlerine geri dönmüşlerdir. Buradan bölgedeki husumetli ailelere sesleniyorum! Sizler Müslümansınız aranızda herhangi bir husumet meydana geldiği zaman, husumeti iyi tahlil eden, sebeplerini iyi araştıran, Kur'an ve sünnete göre hareket eden, işin ehli olan, işin takipçisi olan ve bu saydıklarımızın tamamını sadece ve sadece Allah rızası için yapan Müslüman camialara başvurun. 'Peki, böyle birileri var mı?' diye sorarsanız ben de 'olmaz olur mu?' derim.

Bu noktada Hüdapar camiasını, bölgede bir çok husumeti giderdiğinden dolayı tebrik ediyorum, çalışmalarını taktir ediyor ve çalışmalarının devamlı olmasını umut ediyorum. Bölgedeki husumetli tarafları barıştırması yüklendiği misyonun yani İslam'ı referans almalarının bir gereğidir zaten. Sosyal medyayı takip edenler mutlaka Hüdapar'ın husumetleri giderdiğiyle ilgili haberlere rastlamıştır. Bu arada Hüdapar Doğu-Güneydoğudaki tek İslami camia değildir tabi, ama bu hususu gündemlerine alıp üzerine çalışma yaptıkları kesin.

Müslümanların derdiyle dertlenen ve derman olaya çalışan çağımızın Muhammedilerine selam olsun. Allah'a emanet olun.