Kasım ayı Sahabe ayı. Bu seneki etkinliklerde müstesna şahsiyetlerden hususan Hz.Zübeyr b. Avvam(ra) ile Hz.Rukiyye(rha) yad ediliyor.
Hz. Zübeyr’in(ra), Siyer’de neredeyse bulunmadığı, gönderilmediği, görevlendirilmediği bir yer yok gibi.
Onlardan birisi dikkat çekici. Hicret ettiği Medine’de bir süre kasaplık da yapmış.
Ve Hendek savaşıyla beraber anlaşmalarını bozarak ihanet eden Beni Kureyza’lılar Sad b. Muaz(ra)’ın hakemliğine razı olduklarında O’nun verdiği hüküm infaz edilecek.
Nedir o? Savaşçı erkeklerinin başlarının gövdelerinden ayrılması.
Bunların sayısı da 600 ila 900 arasında. Kim yapacak bunu. Ehil birileri lazım.
Eh kasaplık yaptığına göre Hz. Zübeyir(ra) neden olmasın..
Cennetle müjdelenmek de boşuna değil hani..
İhsan Süreyye Sırma Hoca, bir konuşmasında Çağrı filminde neden Medine’deki yahudi kabilelerin hiç geçmediğini sormuştu. Rahmetli Mustafa Akkad yaşasaydı herhalde bir izahı olurdu ya. Cevabı malum olan mevzularla baş ağrıtmaya gerek yok.
Şimdi biz bir soru soralım.
Peygamberler(asm) yahut sahabiler -radıyallahü anhum ecmain- bedenleriyle şimdi dirilseydi mevcut hadiseler karşısında ne yaparlardı?
Bunun cevabına geçmeden Hz. İsa’nın Allah’ın izniyle dirilttiği ölüleri hatırlayalım.
Biliyorsunuz Hz.İsa(as) biiznillah o dönem yakın zamanda ölmüş üç kişiyi diriltir. İnkarcılar, bunların öleli bir veya birkaç gün olduğunu belki gerçekte ölmemiş olacaklarını söylerler. Bunun üzerine o tarihlerde ölümünün üzerinden dört bin yıl geçen Hz.Nuh(as)’ın oğlu Sam’ı diriltir. Sam, kabirden kalkar, Hz.İsa(as)’ın hak peygamber olduğuna şahitlik eder ve oradakilere de Hz.İsa(as)’a inanmalarını ister. Ardından Hz.İsa(as)’dan, kendisine tekrar ölüm acısını vermemesi için Allah-ü Teala’ya dua etmesini ister ve uyuyarak tekrar ölür.
Yani değil bindörtyüz küsür yıl, dört bin sene de geçse, Hakkın şahitliği değişmez.
Sad b. Muaz(ra) bedeniyle yeryüzüne tekrar gelse herhalde bugünkü lanetli işgalciler hakkında farklı bir hüküm vermezdi.
O sahabeyi kiram, Hayber’de ne yapmışlarsa elbette ki bugün de istikametlerini hiç bozmadan aynısını yaparlardı.
Bu arada bir parantez açalım.
Lanetli terörist işgal rejimi şu anda tüm algı operatörleriyle sahada. Ve her türlü asimetrik propaganda ve manipülasyon tekniklerini deniyor.
Fonladığı buradaki elemanlarına önce işgal rejimine ihracat yapan firmaların listesini veriyor. Ardından: “bakın bunlar iki yüzlü hem kendileri ihracat yapıyor, hem de halkı boykota çağrıyorlar diye iftiralarla yaygara yayıyor.”
Mesela bir diğer teknik de şu: “İşgal rejimine karşı olanlar tüm yahudileri öldürmek istiyorlar” diye yine iftiralar paylaşarak kendilerini temize çıkarmaya çalışıyorlar.
Bunun için yine Siyer’den şu yaşanmış olayı şuraya not edip gözlerine sokalım:
Medine’de Tu'me b. Übeyrik adında biri, bir gece müslüman komşusundan un çuvalı içinde zırhı çalıp bir yahudinin yanına bırakırken yolda çuvalın deliğinden un döküldüğünü fark etmez. Olay soruşturulur, Tu'me almadığına yemin eder. Un izi takip edilir ve zırh yahudinin evinde bulunur. Yahudi, bunu Tu'me'nin getirdiğini söylese de Tu’menin kabilesi yahudinin hırsızlığına şahitlik ederler ve Tu'me'yi savunup Peygamberimiz(sav)’den Müslümanlık adına Yahudilerle mücadele etmesini rica ederler. Bunun üzerine Nisa suresi 105-109 ayetleri iner ve Efendimiz(sav)’e “Sakın hainlerin savunucusu olma!” denir. Dikkat edin, o yahudinin uğradığı iftira için ayet iniyor ve temize çıkarılıyor.
Elhamdülillah şirkten ve nifaktan Allah’a sığınan müslüman zihin, adalet ve hakkaniyetin sapla samanı birbirinden ayırma olduğunu bilir ve Allah’tan korkar.
Ortada kimi ateistlerden, kimi putperestlerden, kimi hristiyanlardan, kimi sözde müslümanlardan ve kimi yahudilerden; azgınlaşmış klikler, güç odakları, organize kitleler, örgütlü gruplar var. Bunların ortak yönü küresel iktidarın dayanağı olan siyonist kötülüğün emrinde olmaları.
Aynı kaledeler. Dertleri, düşünceleri, hedefleri aynı. Kinlerinin, hırslarının, nefret oklarının yönü aynı.
Fakat onlarla aynı cephede olmayan, yüzmilyonlarca hristiyan var, nice yahudi var, nice ateist, solcu ve diğer dinlerden ve düşüncelerden kesimler var.
Şimdi işgal rejimi bunların hepsini tek tek ikna etmeye çabalıyor.
O tren kaçtı. Hangi tünele?
Onu da “Filistin’liler toprak satmış” diye burada nefek (nifak) kazan füveysıkalar bulsun.