Yusuf TÜRK
Corona virüs gün geçtikçe şiddetini arttırarak yayılmaya devam ediyor. Yayılım
şiddetine orantılı olarak da tedbirlerin arttırılması lazım. Ama ne yazık ki bu
hususun ihmal edildiği ortadır. Söylemlere bakıldığı zaman tedbirlerin iyi
olduğu veya iyi olacağı izlenimi ortaya çıkıyor. Fakat pratiğe bakıldığı zaman
ise bir şeylerin tedbirleri sıklaştırmaya engel olduğu ya da bu hususun ihmal
edildiği ihtimalini akıllara getiriyor.
Söylemler, tedbirler, ihmaller vb. derken arada heder olan kim? Tabi ki
vatandaş, daha doğrusu heder olan insan hayatı. Herkes de biliyor ki sağlık
sektörü çok sıkıntı çekiyor ve bu sıkıntının en büyük sebebi tedbirlere devlet
olarak, toplum olarak ve fert olarak uymamamızdır.
Devlet işleri sıkı tutmaz ise vatandaş da işlerin yolunda olduğunu zannederek
gereğinden fazla normalleşiyor. Ve bu gereğinden fazla normalleşmenin sıkıntısını
da yine devlet çekiyor. Yani anlayacağınız kendim ettim kendim buldum.
Peki, tedbirleri sıklaştırmaya engel olan şey ne olabilir?
Bu soruya pek çok açıdan cevap verilebilir. Son zamanlarda bunun ile ilgili
olarak siyasi partilerin de kendilerine göre bazı açıklamaları oldu. Ama şu bir
gerçek ki hükümet insan sağlığını ülkenin bazı maddi menfaatlerine kurban
ediyor. Bu maddi menfaat ise yaz mevsimi olması hasebiyle tabi ki de turizmdir.
Yani tedbirler sıklaştırılırsa turist gider ya da Türkiye’ye gelecek olan
Turist sayısı azalacak ve devlet zarar edecek. Peki, bu, topluma reva görülür mü? Ya da devlet kim içindir sorusunun cevabı
nedir? Devlet turist için midir? Evet, Turist gelir ama böyle bir süreçte insan
sağlığı öncelenmeli değil midir?
Hastanelerden randevu alan vatandaşa mesaj yoluyla geri dönüt yapılıyor. Peki,
ne söyleniyor vatandaşa sizce? Corona ‘dan dolayı randevunuz iptal edilmiştir
diye dönüt yaplıyor. Düşünün bu hasta corona hastası değil ve kronik
rahatsızlığı olan gariban bir vatandaş ve düzenli muayene olması lazım, olamıyor.
Neticede belki bu vatandaş corona’dan değil kendi kronik rahatsızlığını tedavi
edemediği için vefat ediyor.
Özellikle bu durum Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’da ciddi manada kendisini hissettirmektedir. Bu durum ile alakalı olarak hükümetin bölge ve il hatta ilçe bazlı tedbir alması gerekir çünkü Van’ın durumuna bakıldığı zaman özellilke Edremit’in sahil kesimi resmen ana baba günü durumunda, yani anlayacağınız halk yaz mevsiminin keyfini çıkarayım derken keyifsiz bir vaziyetin oluşmasına sebep olur. Tabi, turizmi serbest bırakan, halka sahile inmeyin demez herhalde! Bu noktada, gereken tedbirlerin ihmal edilmeden ve bazı maddi çıkarlara takılmadan gereken neyse yapılmalı. Aksi takdirde ölümler çoğalıyor ve çoğalacak gibi. Hükümetin “Ölen ölür kalan sağlar bizimdir “ mantığında olduğunu da düşünmüyorum. Tedbirleri gereken şekliyle alamamaya her ne sebep oluyorsa bunun bir an önce kaldırılması gerekir. Hali hazırda ‘’Öncelik vatandaşın sağlığı olmalıdır’’. Vesselam…