Yeryüzünde her milletin kendine göre kıymet verdiği bir
beldesi vardır. Bu belde mevcut millet için mukaddes olduğundan beldeye yönelik
her türlü yanlış davranış ve hakaret kabul edilmez. Fakat bu beldelerin
çoğunluğu zaman içerisinde insanlar tarafından verilen değerden dolayı belde
halkları tarafından mukaddes sayılmıştır. Yani kısacı bu beldelerin çoğu beşerî
bir değere sahiptir.
Ama bunun yanında yeryüzünde kıymetli olup ve kıymeti
beşerî olmayıp tamamen ilahi kaynaklı olan beldeler vardır. Söz konusu beldelerden
biri de şüphesin Kudüs ve Kudüs’te yer alan Mescid-i Aksadır. Mescid-i Aksanın
mukaddes oluşu ile ilgili en açık delil Allah’ın kitabı olan Kur’an-ı Kerim’e
konu olmasıdır. Konu ile ilgili ayet de şu şekildedir; Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir
gece Mescid-i Haram'dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya
götüren O (Allah) Yücedir. Gerçekten O, işitendir, görendir. (isra suresi 1.
ayet) bu ayette de görüldüğü gibi Mescid-i Aksa Kainatın Rabbi olan Allah (cc) tarafından
mukaddes bir belde olarak ilan edilmiştir. Yani bu beldenin mukaddes oluşu
beşeri bir yetki ile olmamış olup tamamen Allah’ın (cc) ayeti ile mukaddes hale
gelmiştir. Biz Müslümanlar için bir şeyin önemi Kur’an’da vurgulanmış ise
mukaddes oluşu için yeterlidir.
Yıllardan beridir bu
mukaddes belde için Müslümanlar ciddi bir mücadele vermiş, veriyor ve vermeye
devam edecek Allah’ın izniyle… Hz. Ömer (radiyallahu anhu) Kudüs’ü fethederek
İslam Ümmetinin göğsünü kabartmıştır. Hz. Ömer, ilahi dinler tarafından kutsal olan
Kudüs'e görkemli bir merasimle değil tevazu ile girmiş, şehirde ilk olarak
Mescid-i Aksa'yı ziyaret edip Hz. Davud'un mihrabında dua etmiş. O sırada
Bilal-i Habeşten ezan okumasını istemiş. Bilal de halifeyi kırmayıp ezan okumuş
ve Kudüs’ü Ezan-ı Muhammed’i ile tekrar ihya etmiştir.
Hazreti Ömer’den sonra
tekrar Müslümanların hakimiyetinden çıkan Kudüs’ü tekrar Hristiyanların elinden
Selahaddin-i Eyyubi Kurtarmıştır. Bu fetih de o günün Müslümanlarının göğsünü
kabartmış ve İslam düşmanlarının kalbine korku salmıştır. Selahaddin’in bu
fethi, Kudüs’ün sahipsiz olmadığını gösterdi.
Günümüzde de mukaddes
belde olan Kudüs’ü Siyonist İsrail’in saldırılarına karşı koruyan Selahaddin’in
torunları olan Müslümanlar var
elhamdülillah… Kudüs varlığı Dünya Müslümanları için çok ciddi bir öneme
sahiptir. O işgal edilirse Ümmet işgal edilmiş demektir. Çünkü Kudüs bir
zamanlar Müslümanların ilk kıblesiydi. Şimdi ise Dünya Müslümanları için
Direnişin Kıblesi haline gelmiştir. Kudüs’teki direniş İslam Ümmetini temsil
eden bir direniştir. Orada işgalci Siyonistlere direnen Müslüman mücahitlere
her türlü maddi ve manevi desteği esirgememek gerekir.
Bu bağlamda Dünya Kudüs
Günü münasebetiyle yapılan kitlesel basın açıklamaları çok önemli ve
anlamlıdır. Yapılan basın açıklamaları Kudüs’teki Müslümanlar için bir moral
olmaktadır. Bunun yanında diğer Dünya Müslümanların da uyanık kalmasını vesile
olmaktadır. Dolasıyla Kudüs için yapılan her türlü olumlu çalışma kıymetlidir
ve basit görülmemelidir. Türkiye genelinde yapılan bu basın açıklamasına en üst
merciden maddi ve manevi destek verilmelidir.
Bu duygu ve düşüncelerle
Dünya Kudüs Günü’müz mübarek olsun. Diyor ve Kudüs’ün özgürlüğü için mücadele
eden Müslümanları selamlıyorum. Allah yar ve yardımcıları olsun. Şu ana kadar
Kudüs’ün özgürlüğü için mücadele edip şehit düşen bütün şehitlerimizi de
rahmetle anıyorum.