Geçen haftaki yazımızda namaz öncesi şartlar ile ilgili fıkhi bazı
hükümlere değinmiştik. Bu hafta ise namazın içindeki farzlara(rükünlara)
değineceğiz.
1-İftitah tekbiri; ‘’İftitah’’
açılış ve başlangıç, ‘’tekbir’’ ise yüceltme anlamına gelir. İftitah tekbiri
namaza başlarken ‘’Allah’u Ekber’’ yani ‘’Allah en büyüktür’’ cümlesini
söylemeye denilir. Namaza başlamak üzere tekbir alırken ellerin kulak hizasına
kadar kaldırılması sünnettir.
2-Kıyam; Ayakta durmaya denilir. Ayakta
durmaya gücü yetenlerin namazlarını ayakta kılması farzdır. Namazda ayakta
durmayı ifade eden kıyamı icra ederken Kur’an’dan gerekli asgari miktarı
okuyacak kadar bir süre ayakta kalmak gerekir.
3-Kıraat; Sözlükte; okumak anlamına
gelen kıraat, ‘’Kur’an okumak’’ demektir. Namazda bir miktar Kur’an okumak
gerekir. Namazda kıraat ise bir sure veya üç kısa ayet ya da bu üç ayete denk
bir ayet okumak demektir.
4-Rükû; Sözlükte; eğilmek anlamına
gelir. Namazın ana unsurlarından olan rükû, ellerle dizleri tutacak şekilde öne
doğru eğilip sırtı düz hale getirmektir. Hz. Peygamberin (sav) uygulamasına en
uygun rükû şekli, sırt ve baş bir satıh oluşturacak biçimde eğilmektir.
5-Secde; Sözlükte; ‘’itaat,
teslimiyet ve tevazu içinde eğilmek, yere kapanmak, yüzü yere sürmek’’
anlamlarına gelmektedir. Namazın her rekâtında belirli uzuvları yere veya yere
bitişik bir mahalle koyarak iki defa yere kapanmak namazın rükünlerindendir. Hz
Peygamberin (sav)uygulamasına en uygun secde yüz, eller, dizler ve ayak
parmaklarının üzerine olmak üzere yedi uzuv üzerine yapılanıdır.
6-Ka’de-i ahire; Son oturuş
demektir. Namazın sonunda selam vermeden önce ‘’Tahiyyat’’ duasını okuyacak
kadar durmaktır.
Namazın şart ve rükünleri demek olan farzlar, namazın olamazsa olmazlarıdır. Bunlardan
herhangi biri terk edilirse kılınan namaz sahih olamayıp yeniden kılınması
gerekmektedir.
Namaz;
Huzurdur; Çünkü namaz kılan kimse
namaz esnasında dünya ile meşgul değildir ki dünya dert, keder ve imtihan yeri
olup kalıcı bir huzur bulabileceğimiz bir yer değildir.
Kalkandır; Çünkü’’Muhakkak ki namaz
kötülükten ve fuhşiyattan alıkoyar’’(Ankebut/) ayeti namazın kalkan oluşunun en
açık ve en büyük delilidir. Kulluğun gereklerinden bir tanesi de kulun
kendisini haramlardan uzak tutmasıdır ki haramlardan uzak durabilmemizi
sağlayacak en yüce ibadet namazdır.
Miraçtır; Çünkü’’Namaz mü’min’in
miracıdır.’’ Hadis-i şerifi buna en büyük delildir ki Hz. Peygamber miraç
hadisesinde Allah ile buluşmuştur. Yani namazını gereği gibi (farzlarına, sünnetlerine
ve adabına riayet ederek kılmak)kılan bir Müslüman, kendisinin miraçta olduğunu
düşünerek namazını kılmalıdır. Allah ile buluşmanın adresi, bir tevhid eylemi
olan namazdır.
Tevazudur; Çünkü ‘’O mü’minler ki
namazlarında derin bir saygı hali yaşarlar’’(Mü’minun/2) ayeti bunun açık
delilidir. Kişi namazda kendi hiçliğini ve rabbinin yüceliğini anlar. Ve
böylelikle, rabbine yakın olduğunun şuurundadır ki o an anlatılamaz tasvir
edilemez, çünkü o makam Âlemlerin rabbi olan Allah’ın huzurudur ve tevazünün
doruk yeridir.
Namazlarında derin bir saygı içinde olan mü’minlerin çoğalması dileği ile
Allah’a emanet olun…
Haftaya namazın içindeki farzlar ile alakalı fıkhi bazı konulara değineceğiz…