Dava sahiplenmek,
sahip çıkmak, kabullenmek
Biz insanlar
yaratılış gayesi olarak gerek maddi gerekse manevi birçok dünya süsü ve metası,
eşyası için çabalar ve sahipleniriz. Aslı olarak birçoğumuz sahip olduklarımıza
önem ve değer verir koruruz. Örneğin bir arabası olan insan günlük, haftalık,
aylık ve yıllık olarak bakımları vb gibi eksiklerini gözetir takibe alır ve
çoğumuz not dahi alırız.
Birçoğumuz
arabayı kapının önüne park eder ve bazen defalarca dışarı baktığımız olmuştur.
Sabah uyanır uyanmaz hemen arabanın sağına, soluna göz atar tekerleklerini
kontrol eder yağına bakarız.
Gel gör ki Allah
cc bize sonsuz nimetlerde bulunmuş, bizleri yaratılanların en şereflisi ünvanı
nı vermiştir. Dünyada kalıcı bir şekilde kalacak gibi dünyalık için çalışır
dünyalık için savaş içindeyiz.
Şöyle bir soru
kendimize soracak olursak; Biz bu dünyaya sadece dünyalık zevk ve metalardan
faydalanmak için mi geldik. Belki birçoğumuz hayır cevabını veririz. Madem hayır
ise cevabımız ve mademki çoğunluk olarak bir imtihan için geldiğimizi
bildiğimiz halde neden imtihanı sadece dille idrak ediyoruz. Neden imtihan
gereği aslı görevimiz olan kulluk vazifemizi bir arabaya verdiğimiz önemi
gayreti sarf etmiyoruz.
İslam davası
dünya var olduğundan günümüze sancılı, meşakkatli, zorluklarla gelmiştir. Bu
dava o kadar yüce bir dava ki sahiplenen insan kendini, ailesini, malını
kısacası her şeyini feda etmektedir. Dava lezzeti belki iliklerine kadar inen
insanlar dava ile uyanır dava ile kalkarlar.
Dünyada elde ettikleri
metaları davası için hiç tereddüt etmeden feda ederler. Birçoğu hayatını feda
eder şehadet şerbetini tadarlar bir kısmı da zindanlarda ve hicrette davalarına
bedel öderler.
İslam
davası belirttiğimiz gibi çok aziz ve çok önemlidir. İslam davasının bize ihtiyacı yoktur. Aksine bizim
İslam davasına ihtiyacımız vardır. Maalesef birçoğumuz bu aziz davanın önemini
bilmemekteyiz. Yanı başımızda İslam
davasını hor gören, dil uzatan, gericilik gören vb birçok münker ile karşı
karşıya geliyoruz. İşin garip kısmı artık bunlar günümüzde meşru hale geldi ve
birçoğunu görmemezlikten, duymamazlıktan geliyoruz. Zaten şeytan ve
askerlerinin istediğide bu değilmi? .
Maalesef
hakikat bu, bizler davamızı sahiplenmedikçe, dünyalık araçlarımıza evimize,
arabamıza işimize çoluk çocuğumuza verdiğimiz önemi davamıza vermedikçe gereği
gibi sahip çıkmadıkça davamız gözümüz önünde yobaz gerici bir unsara döner ve
kaybedenlerden oluruz. Allah muhafaza.
Al-i İmran, 85. ayet: Allah cc Kim İslam'dan
başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba
uğrayanlardandır. Demektedir. Başka bir
ayette Rabbimiz Bu dünya
hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte
asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı. (Ankebut).
“De ki: Eğer babalarınız,
oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar,
kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan,
Resûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah,
emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar topluluğunu hidayete
erdirmez.” (Tövbe 24)
Ayetlerden
de anlaşıldığı kadarıyla Allah CC bizi sadece kendine kulluk için yaratmıştır.
Gelin
hep birlikte Allah’ın ipine sım sıkı sarılalım Allah’ı anan mescidler, ortamlar
kuralım gençlerimize sahip çıkalım ailemizi koruyalım sadece Allah’a kulluk
bilincimizi yerine getirelim.
“Ey iman edenler! Allah’tan gerektiği gibi korkup (fenalıklardan, inkâra sapmaktan) sakının ve siz ancak Müslüman olarak can verin.”
“Hepiniz birden
Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, sakın ayrılıp bölünmeyin. Allah’ın üzerinizdeki
nimetini anın; hani bir zamanlar birbirinize düşmandınız, kalplerinizin arasını
uzlaştırdı da, O’nu bu nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Ateşten bir çukur
kenarına geldiniz de Allah sizi ondan kurtardı. Doğru yolda yürüyesiniz diye
Allah size böylece ayetlerini açıklar.”
ALİ – İMRAN 102-103