Malum olduğu
üzere Dünya Müslüman Âlimler Birliği tarafından Ramazan’ın son haftası Dünya
Kudüs Haftası olarak ilan edildi. İlan edildiği günden bu yana Müslümanlar, Her
Ramazan’ın son cuması Cuma namazından sonra kitlesel basın açıklamaları
yapıyorlar, yapacaklar inşallah. Bu etkinlikler ile işgalci Siyonistlerin
Filistin ve Kudüs’e yönelik saldırılarına karşı Müslümanların sessiz ve
tepkisiz olmadığı ifade ediliyordu. Evet, bu etkinlikler güzel ve yerinde
etkinliklerdir. Ama bu etkinliklerin Kudüs’ün azat olması için bir anlam ifade
etmediğini dile getirenler de vardır. Fakat bu etkinlikler için böylesi bir
ifade kullanmak oldukça yersizdir. Bilakis bu etkinlikler ile Müslümanlar hep
beraber işgalci Siyonistlere tepki amacıyla ve Kudüs’e olan bağlılıklarını
ifade etmek için bir araya geliyorlar.
Dediğimiz bu
etkinler küçümsenemez ama yeterli değildir. Daha doğrusu sivil halkın
yapabileceği ancak bu olabilir. Bunun ötesi,
elinde güç ve yetki bulunduran Müslüman ülkelerin liderlerinin
yapabileceği bir şeydir. Bu konuda ellerinden geleni yapmamaları onlar için
yeterli bir ayıptır. Çünkü Allah (cc) kullarına sadece yaptıklarının hesabını
sormaz! Bunun yanında yapabildiği halde yapmadıklarının da hesabını sorar.
Sivil halk bu noktada yapabildiğini yapıyor. Asıl iş ise Müslüman idarecilerin
elindeki güç ve imkân ile yapılabilir.
Evet, bu
konuyu gündeme getirmemin sebebi ise malum olduğu üzere gündemde, Siyonist
işgal rejimin1967’de Kudüs ve Mescid-i Aksa bölgesini işgal etmesinin ardından
gerçekleştirdiği işgal gününü ’Kudüs Günü’ olarak kutlamasının olmasıdır. İşgal
günü kapsamında Yahudiler, Siyonist rejim bayrakları ile Kudüs’ün Eski Şehir
bölgesinde sözde ‘Bayrak yürüyüşü ’ düzenliyor. Kutlamayı organize eden işgaldi
Lehava örgütünün başı terörist Bentzi Gopstein, sosyal medya üzerinden tüm
Yahudilere yaptığı çağrıda, Siyonist rejimin sözde bayramı olarak bilinen 28
Mayıs ‘ Kudüs Günü’ nde Mescid-i Aksa’
ya baskın düzenlemeyi ve alçakça Kubbetus Sahra’yı yıkmaktan bahsetti.
Terörist çete birkaç ay önce yaptığı yürüyüşte
Araplara ölüm sloganları atmıştı. Bu sloganlar ile sadece bir ırkı karşılarına
almaya çalışıyorlar. Ama Kudüs sadece Arapların davası değil aksine
yeryüzündeki bütün Müslümanların davasıdır. Kudüs’ü bir ara Hz. Ömer Hıristiyanların ellerinden aldı ki Hz.Ömer bir
Araptı. Daha sonra Selahaddin-i Eyyübi de tekrar Hıristiyanların elinden aldı
ki Selahaddin Eyyübi ise aslen Kürt idi. Yani Kudüs her hangi bir ırka has
kılınacak bir mesele değildir.
Bu bağlamda bütün Müslümanlar, Lehava örgütünün yaptığı bu açıklamaya tepki
vermeye davet ediyorum. Kubbetus
Sahra’yı yıkmanın mümkün olmadığını ve Müslümanların buna asla müsaade etmeyeceğini
görmeleri gerekir. Aksi halde Müslümanların sessizliği onlara cesaret
vermektedir.
Kudüs gündemden düşmemelidir. Müslümanlar daima
işgalci Siyonistlere karşı teyakkuzda olmalıdır. Yahudilere karşı maddi ve
manevi güçlerini hazırlamalıdırlar. Onlar ile anlayacağı dil ile cevap
vermelidirler. Kudüs’ün sahipsiz olmadığı ıspatlanmalıdır.