Aslına bakarsanız devlet ve mafya arasın bir ilişkinin olması düşünülemez. Ama ne yazık ki devlet denen mekanizma adalet kavramını eğer kişilerin düşüncesine göre tanımlamaya kalkarsa, izafi bir hale dönüşür izafi bir hala dönüşünce de kişilere göre bir adalet kavramı gelişir bu da ortaya çeşitli meşru olmayan ilişkiler ağının gelişmesine sebebiyet verir. Tarihsel olarak örneklendirecek olursak Hz Ömer ve sad bin ebi Vakkas ticaret için gittikleri İran'da o zamanın imparatoru ile karşılaştıkları hadise'den merhum Mehmet yavuz'un deyimi ile devlet için bir din aranıyorsa devletin dininin Adalet olması gerekir sözünden hareketle o zamanki imparator nuşirevan'ın özelliği de ortaya çıkmış oluyor. Hadise’yi kısaca bilmeyenler için aktarmışmış olayım. Adaleti ile tarihte yer edinmiş Ender şahsiyetlerden olan n uşirevan Hz Ömer ve sad Bin ebi vakkas'ın ticaret için gittikleri İran'da başka bir ülkeden gelenbir tüccarın akşam malları çalınır adamları öldürülür, tüccar da bunun üzerine soluğu nuşirevan'ın sarayı'nda alır. ve insanlarında duyacağı şekilde kendisine hitapta bulunur herkes senin adaletinin bu bölgede meşhur olduğunu belirtiyor benim dün akşam hem malların çalındı hem de adamların öldürüldü nerede senin adaletin diye şikayette bulunur. Bunun üzerine nuşirevan kendisinden yarına kadar müsaade ister ve hemen suçluların bulunması için emir verir kısa süre sonra suçlular bulunur malları iade edilir suçun elebaşı ise şehrin girişine asılır. Sabah şehirden çıkanlar asılan kişiyi görünce hayrete kalır çünkü asılan kişi kral nuşirevan'ın öz oğludur adaleti hiçbir şeye kurban etmezsen hem devletin devam eder hem de iktidarın. Yok eğer senin iktidarın üzerinden farklı güç odaklarının oluşmasına göz yumarsan tek dertleri Kendi menfaatleri olan bir takım grupların çıkar çatışmasında devre dışı kalmamak için her yolu mübah göreceklerinden kimsenin şüphesi olmasın.