Son dönemlerde ekonomik sıkıntının da vermiş olduğu neden ile zaman zaman insanlar Servet sahibi kişilerin harcamaları konusunda ne kadar da elinin açık olduğu konusunda tartışmaya giriyorlar. Sınırsız bir özgürlük anlayışının beşer kanunuyla teşvik edildiği düşünüldüğünde, çokta garipsenecek bir tavır değildir. Çünkü beşeri düzenlerde kişi kazandıktan sonra, özellikle kapitalist sistemde dilediğini dilediği şekilde harcama hürriyetine sahiptir.

Fakat İslam'a baktığımızda Allah azze ve celle belli bir düzen çerçevesinde bu malın harcanmasını ister. Konuyla ilgili İsra suresinde 26 - 29 ayetlerde şöyle bir ibare yer almaktadır; Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar şeytanın kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine karşı nankördür. Elini boynuna  bağlamış olarak kalma büsbütün de açık tutma. Sonra kınanır hasret pişmanlık içerisinde kalırsın. Şüphesiz senin Rabbin rızkı dilediğine genişletir yayar ve daraltır, gerçekten o kullarından haberi olandır görendir.

Ayetlerin tefsirine ilişkin Pakistanlı islam alimi Mevdudi  şu görüşlere yer verir; Bu üç madde kişinin kazanç ve servetini sadece kendisine harcaması için ayırmaması gerektiğini vurgulamaktadır. Kendi ihtiyaçlarını normal bir şekilde karşılamak ve akrabalarının, komşularının ve diğer muhtaç insanların haklarını vermek için elinden geleni yapmalıdır. Bu tür davranışlar İslam'ın toplumsal hayatında birlik,  sevgi ve adalet ruhunun doğmasına yardımcı olacaktır.

 Böylece her akraba diğerleriyle birlik olacak,  her zengin yakındaki fakirlere yardım edecek ve her yolcu kendisini cömert ev sahipleri arasında şerefli bir misafir olarak bulabilecektir. Hak kavramı o denli geniş kapsamlıdır ki, her birey tüm diğer insanların kendisi ve serveti üzerinde hakları olduğunu kabul etmeli ve onlara iyilik yapmadığı; bilakis onların haklarını verdiği gibi bir duygu içinde yardım etmelidir. Bu durumda, eğer bir kimse yardım edebilecek durumda değilse karşısındakinden  özür dileyecek ve Allah'a, onun kullarına yardım edebilmesini sağlayacak Servet vermesi için dua edecektir.

Elini boynuna bağlı olarak asma diye kelimesi kelimesine tercümen edilen cümle, cimri olma anlamına gelir. Onu büsbütün’ de açıp saçma ise, savurgan ve müsrif olma  anlamına gelir. Eğer 27 29.  ayetler birlikte okunursa, Kuran’ın  insanlardan orta yolu takip etmelerini, yani ne servetin dönüşümünü ve dağılımını engelleyecek denli cimri, ne de kendi ekonomik durumlarını çökertecek denli  savurgan olmamalarını istediği anlaşılır. Devamı gelecek