BİSMİLLAH
'Dünyanın en şanslı, hayırlı ve mutlu insanları hayra davet eden insanlardır' diyerek yazıma başlamak istedim. Çünkü bu meslek insanlığın en şerefli ve en müstesna insanları olan Nebiler/Resuller ve evliya/esfiyanın mesleği ve görevidir. Allah (c.c) buyurduğu gibi 'Sizden, hayra davet eden, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.' (Âl-i İmran, 104)
İşte ayete de geçtiği gibi hayra davet müminler üzerine bir farz olduğu gibi kurtuluşlarına bir vesiledir. Ayete dayanarak şunu söyleyebiliriz; kurtuluşun yani ebedi hayatın anahtarı hayra davettedir.
Peki, bu vazifeyi yapmazsak ne olur? Veya başımıza neler gelir? Bunun için kainatın en hayırlı, hayrın davetçisi olan Peygamberimize kulak vermeliyiz.
Bir hadîs-i şerîfte Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
'Bana hayat bahşeden Allah'a yemin ederim ki; siz ya iyilikleri emreder, kötülükleri önlersiniz, ya da Allah kendi katından üzerinize bir azap gönderir. O zaman dua edersiniz fakat duanız kabul edilmez.' (Tirmizî, Fiten, 9)
Hadise bakılırsa işler çok vahim, hem azap var hem de istekler cevapsız kalacak yani dualar boşa gidecek. Acaba İslam aleminin bu günkü düştüğü bu durum; her taraftan kuşatılması, beldelerinin harabe hale getirilmesi, tüm kafir ve müstekbirlerin top yekûn üzerimize çullanması ve dünya tarihinin en acımasız sahnelerin yaşanmasına uğramamız 'Hayra Daveti' terk edişimizden olmasın mı? Ayrıca cami ve mescitlerde, hatta Kabe'nin örtüsüne yapışıp kadın, çoluk/çocuk ve yaşlılarımızın avazı çıktığı kadar bağırıp çağırdığımız halde dualarımızın cevapsız kalışı bundan, 'hayra daveti' terk edişimizden olmasın mı?
Ben şahsen bütün bu musibetleri buna bağlıyorum. Çünkü ayet ve hadislerin söyledikleri çok açıktır. Bunun için biz Müslümanların yapacağı derhal aslı vazifemiz olan hayra davete koyulmalı ve zaman geçirmeden vazifemize başlamamız lazım ve elzemdir.
Evet, hayra davet insanı yani mümini en şerefli, en huzurlu, en kıymetli ve zengin kişi yapar. Evet, dünyanın en zengini hayrın davetçisidir. Çünkü o insanları Kainatın Sahibine çağırıyor, bundan daha büyük zenginlik olur mu?
Her ne kadar bazı alimlerin hayra davetin farz-ı ayn, bazıları da farz-ı kifaye demişlerse de bence bu çağımızda yaşasaydılar hepsinin kadın-erkek tüm Müslümanlar üzerinde farz-ı ayn olduğunu söyleyeceklerdi.
Bu sebeple tüm Müslüman hayrın davetçilerinin yapması gereken bazı hususları hatırlatmak isterim.

  • Her davetçi kendini hazır hale getirmeli ve kendine çeki düzen vermelidir.
  • Davetçi yeteri kadar bir donanıma sahip olmalı ve kendini yetiştirmelidir.
  • Davet için zaman planı yapmalı ve her an her yerde davetçi olduğunu unutmamalıdır.
  • Davetçi rol model olmalı, rol modelliği kendisi, eşi ve çocukları için de geçerli olduğunu bilmelidir.
  • Davetçi kendisini bir davet yapısı içine dahil edip o yapının metoduyla hareket etmelidir.
  • Davetçi kur'an ve sünnetten ayrılmamalı insanları Allah'a çağırmalıdır.
  • Davetçi yaptığı davetten dolayı bir ücret ve makam beklememeli fena fil dava-davetçisi olmalıdır.
  • Davetçi davet safhasında hiçbir kınayıcının kınamasından korkmamalı ve başına geleceklere sabretmelidir.
  • Son olarak davetçinin hedefi bu yolda Şahadete ulaşmak olmalıdır.

Vesselam