Bismillah

Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. (Fatiha suresi 2)

Sözlükte “iyilik, güzellik, üstünlük ve erdemlilikle niteleme, övme” mânasına gelen hamd isim ve masdar olarak kullanılır. Dilciler hamd, şükür, medih ve senâ kelimeleri arasında sıkı bir münasebetin bulunduğunu kabul ederler. Bazı âlimler hamd ile şükür arasında anlam bakımından fark gözetmezken dilcilerin çoğunluğuna göre şükür, kişinin kendisine yapılan bir iyiliği bilip sahibine övgü ile mukabelede bulunması ve bunu diğer insanlara da duyurmasıdır.

 Şükür ve teşekkür hem Allah’a hem de kullara yapılır ama Hamd yalnız Allah’a mahsustur. Hamd hem şükrü ve de sena/övgüyü de içinde barındıran Kur’an’i bir lafız ve yalnızca Allah’a atfedilebilir.

Şimdi hamd lafzına mümince bir bakışla bakalım.

Hamd; Alemleri yoktan var eden Allah’a aittir.

Hamd; yeri göğü yaratan ve içinde mahlukları barındırana aittir.

Hamd; seni insan olarak yaratana aittir.

Hamd; seni ümmeti Muhammed’in (s.a.v) bir ferdi olarak yaratana aittir.

Hamd; sana göz, kulak, dil, el ve ayak verene aittir.

Hamd; sana nefes alıp vermeni yiyip içmeni sağlayana aittir.

Hamd; sana eş, dost ve evlat verene aittir.

Hamd; dünyayı temaşa edip düşünmeni ve fikir yürütmeni sağlayana aittir.

Hamd öyle bir sözdür ki hangi ilim ve bilim dalı gelirse karşılığında başka bir söz bulamaz. Hamd insan olduğun için, Müslüman olduğun için, nefes verip aldığın için, düşündüğün için, yürüdüğün için, gezip temaşa ettiğin için, anne ve baban için, evlat ve akrabaların için, dost ve arkadaşların için uzatabildiğin kadar uzat için, için…

O yüzden her Müslüman günde en az on yedi defa bu güzel sözü yani elhamdülillah demek zorunda kalıyor.

Peki Hamd etmeyen ve bundan bigâne yaşayanlara ne demeli? Veyl olsun hamdsız yaşayana ve bundan yüz çevirenlere olsun.

Bunun için her zaman ve her yerde ElhamdülillahiRabbil Alemin demeli ve günlük virdimizin içine koymalıyız.
Vesselam