Malum olduğu üzere Güneydoğu ve Doğu anadolu bölgerindeki kuraklık ile ilgili bir yazı kaleme almıştım. Söz konusu kuraklık etkisini tam olarak gösterdi ve kuraklık gelip çattı. Bir önceki yazıda kuraklığın oluşturacağı muhtemel risklere karşı yapılması gereken hususlara değinmiştim. Şimdi ise muhtemel olan risklerin birçoğu gerçekleşti. Yani kuraklığın faturası aşağı yukarı belli oldu diyebiliriz.

Kuraklık faturasının ağırlığını tarla sahibi ve emek sahibi çiftçilerimiz iyice hissetmeye başladılar. Bir yıl boyunca binbir emekle ektiği tarlasından hiçbir verim alamaması kendisi için büyük bir imtihandır. Çünkü ektiği malum ürünle varsa borçlarını yoksa elde edeceği kar ile başka işler yapmayı hedeflemiştir. Ama maalesef, verim almak üzere ektiği tarlasından borçlu olarak çıktı. Nitekim Tarlasına yaptığı yatırım istediği dönütü vermedi ve haliyle ciddi bir zarar tablosu ortaya çıktı.

Bu durumda çiftçi kardeşlerimiz yalnız bırakılmamalıdır. Çünkü Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri de tarım arazilerinden elden edilen gelirledir. Çifçinin zarar etmesi demek Türkiye’nin zarar etmesi anlamına geliyor. Dolayısıyla kuraklığın olumsuz etkilediği çiftçiler yardımsız bırakılmamalıdır. Devlet olarak çiftçilerin bu durumu imkânlar dâhilinde ele alınmalı ve makul bir destek paketi sunulmalıdır. Çifçilerin önümüzdeki ekim döneminde ekeceği ürünün cinsine göre bir hibe paketi sunulabilir. Ya da ekim ihtiyacını giderecek miktarda nakit yardımı yapılabilir. Tabi bunları yaparken kuraklığın etkilediği bölgelerin tarımsal durumu göz önünde bulundurulmalıdır. Çünkü her bölgenin kendine göre bir iklimi, kendine göre bir tarımsal ürün yoğunluğu vardır.

Evet, Türkiye emek sahibi herkesi sahiplenmelidir. Nitekim sanat dünyasındaki insanların mağduriyet yaşaması üzerine belli bir nakit yardımı ve iş olanağı sağlandı. Aslında sanat dünyasındaki bu insanlar o kadar da mağdur değildirler. Çünkü her hangi bir aç kalma veya açıkta kalma meselesi ortada yoktu. Asıl mesele ise düşen refah seviyelerini tekrar aynı seviyeye getirmekti. Diğer tarafta ise Türkiye’deki her insanın emeğinden faydalandığı ve emeğine muhtaç olduğu çiftçi kardeşlerimiz var. Bunların yaptığı da bir sanat olup ve kendileri de birer sanatçıdırlar. Ama bunlar düşen refah seviyelerine tekrar ulaşmak için yardım talep etmiyor. Aylarca verilen bir emeğin kuraklık sonucu heba olması ve gelir kaynaklarının yok olması onları yardıma muhtaç hale getirmiştir. Yani tarladan her hangi bir gelir gelmemesi durumunda aç kalabilecek hatta açıkta kalabilecek küçük çaplı arazilere sahip çiftçilerimiz vardır.

Müzik alanındaki sanatçılara yapılan yardımın çok daha fazlasını çifçilerimiz hak ediyor ve bu hakları kendilerine verilmelidir.

Vesselam…