Geçen haftaki yazımızda kullanım durumlarına göre suların üç kısmını sizlerle paylaşmıştık. Bu hafta da kaldığımız yerden devam edeceğiz.
-İçine karışmış temiz şeyler nedeniyle bozulan su; Bu geçen hafta zikrettiğimiz üçüncü kısım su çeşidinin tamamlayıcısıdır. Temiz şeylerin karışmasıyla bozulan su, kullanılmış su gibi temizdir. Ancak, temizleyici değildir. Bu durumdaki ölçü şöyledir; eğer bozulma, mutlak su denilmesine engel ise temizleyici değildir. Aksi durumda temizleyiciliği devam eder. Az değişme durumunda ise, en sahih görüşe göre yine temizleyicidir. Şayet su, bir yerde uzun bir süre durduğu için durduğu ve geçtiği yerdeki çamur, yosun, kireç ve benzeri şeylerle bozulmuş ise yine temizleyicidir. Çünkü suyun bunlardan korunması zordur. Suya karışmış bu maddeler kasıtlı olarak atılmış ise o suyun temizlik vasfı gitmiş olur.
4-Kulleteyn’den az
olup içine necis(pis) bir şeyin düştüğü veya kulleteyn olduğu halde bozulup
pislenen su;Kulleteyn ile ilgili mezheplerin farklı görüşleri
vardır;Hanefilere göre durgun suyun derinlik ve hacminden çok yüzey genişliği
önemlidir.Hanefilere göre durgun su avuçlandığında elin dibe değmeyecek
derinlikte olması kaydıyla,yüzeyinin yaklaşık olarak 50 m2 olmasıdır.Şafii
ve Hanbelilere göre ise hacminin iki kulle(yaklaşık 206 litre ) ve daha fazla
miktarda olması halinde havuz hükmünü alır.
Bu su çeşidi
az ve çok olmak üzere ikiye ayrılır. Az su, etkileyici ve necis bir şeyin
bulaşmasıyla pis olur. İster vasıfları değişsin ister değişmesin durum aynıdır.
Çünkü peygamber efendimiz;’’Su kulleteyne ulaşınca pis olmaz’’(Ahmet bin Hanbel,Ebu
Davud,Nesai) diye buyurmuştur.Hadisten anlaşılan budur.Hadisten de anlaşıldığı
üzere su kulleteynden az olursa necasetten etkilenir.Kulleteyden az olan suya
kanı akıcı olmayan sinek ve böcek gibi hayvanlar düşerse su necis olmaz.Çünkü
bunlardan korunmak zordur.Bu konu ile ilgili fıkıh kitaplarında ayrıntılı bilgi
mevcut olup Alimlerin bu konu ile ilgili farklı görüşleri vardır.
Özet olarak
şu kanıya varabiliriz; fakihlerin bu konudaki yaklaşımları incelendiği vakit,
onların suyun asli özelliğini korumasına önem verdikleri hem de içine küçük bir
pislik düştü diye bol miktarda suyun kullanılamaz olmasını önlemek istedikleri görülür.
Böyle olunca suyun teminindeki kolaylık ve zorluk suya düşen pisliğin tür ve
miktarı da göz önünde bulundurulmak kaydıyla mezheplerin bu konudaki farklı
görüşlerinin bir ruhsat olarak değerlendirilebileceği, kişilerin kendi kültür,
imkân hatta kalbi mutmainlikleri açısından bu ruhsatlardan birini seçebileceği
söylenebilir.
İslam’da
temizliğin mahiyeti yazımıza haftaya devam edeceğiz. Allah’a emanet olun…