ALTINCI İLAÇ (a): Ey ağrılardan şikayet eden hasta! Senden soruyorum, geçmiş ömrünü düşün ve o ömürde geçmiş mutlu günleri ve bela ve ıstıraplı vakitlerini hatırla. Herhalde ya oh, ya ah diyeceksin. Yani kalbin veya dilin 'Elhamdulillah, şükür' veya ' eyvah yazık oldu' diyecek. Sana hamd ve şükrü ettiren, başından geçmiş musibetlerin sona ermesidir. Çünkü elemin sona ermesi, lezzet veriyor(…)

Madem bir günlük meşru olmayan lezzet bazen bir sene manevi eziyet çektiriyor ve geçici olarak bir günlük hastalık ile gelen cefa, çok günler sevapla beraber sona ermesindeki manevi lezzeti vardır. Senin başındaki şimdilik bu geçici hastalığın neticesi ve içyüzündeki sevabı düşün. 'Bu da geçer ya Hu!' de, şikayet edeceğine şükret.
ALTINCI İLAÇ (b): Ey dünya zevklerini düşünüp hastalıktan ıstırap çeken kardeşim!

Bu dünya eğer daimi olsaydı ve yolumuzda ölüm olmasaydı, ayrılık ve yokluğun rüzgarı esmeseydi, musibetli ve fırtınalı istikbalde manevi kış mevsimleri olmasaydı, ben de seninle beraber senin haline acıyacaktım. Fakat madem dünya bir gün bize 'Haydi dışarı' diyecek, feryadımıza kulağını kapayacak, o bizi dışarı kovmadan, biz bu hastalıkların uyarmasıyla şimdiden dünya aşkından vazgeçmeliyiz(...)

Hem madem dünyanın zevki, lezzeti devam etmiyor, hususen meşru olmazsa, hem geçici, hem elemli, hem günahlı oluyor, o zevki kaybettiğinden hastalık bahanesiyle ağlama. Belki hastalıktaki manevi ibadet ve ahirete bakan sevabı düşün, zevk almaya çalış.

YEDİNCİ İLAÇ: Ey sıhhatinin lezzetini kaybeden hasta! Senin hastalığın sıhatteki ilahi nimetlerin lezzetini kaçırmıyor. Belki manevi lezzeti tattırıyor ve fazlalaştırıyor. Çünkü devamlı olan şeyler, tesirlerini kaybeder. Hatta hakikat ehli 'Her şey zıddıyla bilinir.' demişler. Mesela karanlık olmaz ise, ışık bilinmez, lezzetsiz kalır. Soğuk olmazsa, sıcaklık anlaşılmaz, zevksiz kalır. Açlık olmazsa, yemek lezzet vermez. Mide harareti olmazsa, su içmek zevk vermez.

Hastalık olmazsa, sağlıklı olmak, zevksizdir. Hastalık olmazsa yine sıhhat lezzetsizdir(...)
Sana soruyorum, bu hastalık senin başında veya elinde veya midende olmasaydı sen başın, elin ve midenin sıhhatindeki lezzetli, zevkli ilahi nimeti hissedip şükreder miydin? Elbette şükür değil belki düşünmeyecektin. Şuursuz bir şekilde belki o sıhhati gafletle günahlarda geçirecektin.

SEKİZİNCİ İLAÇ: Ey ahiretini düşünen hasta! Hastalık sabun gibi günahların kirlerini yıkar, temizler. Hastalıkların günahlara kefaret olduğu sahih hadis ile sabittir(...) Günahlar ebedi hayatta daimi hastalıklardır. Bu dünya hayatında bile, kalp, vicdan ve ruh için manevi hastalıklardır. Sen eğer sabredip, şikayet etmezsen şu geçici bir hastalık ile daimi pek çok hastalıklardan kurtulursun(...)

Evet Allah'ı tanımayanın dünya dolusu bela başında vardır. Allah'ı tanıyanın dünyası nurla ve manevi sevinçle doludur, derecesine göre iman kuvvetiyle hisseder. Bu imandan gelen manevi sevinç, şifa ve lezzet altında, sınırlı maddi hastalıkların acısı erir, ezilir...
Devam edecek...