Kulluk vazifesi, doğum ve ölüm arasındaki süre içinde gerçekleşen bir vazifedir. Her ne kadar doğum ve ölüm arasında gerçekleşse de ölümden sonra da bu vazifenin neticesiyle karşılaşacağız. Bu açıdan doğum ve ölüm arasındaki bu vazifeyi ifa ederken dikkat etmemiz gereken birçok husus vardır. Ama ben bunlardan sadece birini ele alıp izah etmeye çalışacağım.

Ele alacağım bu konu kulluk vazifesinin temiz bir şekilde ifa edilmesinde ciddi bir etkiye sahiptir. Her ne kadar zahiri olarak vücudun bir uzvunu ilgilendirse de asıl itibariyle etkilemediği bir uzuv yoktur. Bizim için de işin zahirinden ziyade işin aslı önemlidir. Asıl olanı merkeze alırsak zahir olan da düzelir.

Evet, kulluk vazifesini ifa ederken dikkat etmemiz gereken hususlardan biri de şüphesiz ki Harama Nazar Etmeme hususudur. İnsan bedeni öyle bir mükemmellikle yaratılmış ki maddi ve manevi bir uyum söz konusudur. Yani insan bedeni maddi anlamda bir sıkıntıya duçar olduğunda bedenin manevi yönü de bundan nasibini alır. Aynı şekilde manevi anlamda bir musibete duçar olduğunda da bedenin maddi yönü de bundan nasibini alır. Bu açıdan bakıldığı zaman insan bedeninde önemi ve konumu itibariyle öne çıkan uzuvlar vardır. Şüphesiz bu uzuvlardan biri de ‘GÖZ’ uzvudur.

GÖZ, insanın maddi hayata bakan penceresidir. Bunun yanında her bakışın ev hükmünde olan insan bedenine etkisi farklıdır. Yani harama bakmışsa etkisi farklı, helale bakmışsa etkisi farklı olur. Bir ev hükmünde olan insan bedeninin penceresi ‘GÖZ’dür. Diğer uzuvları ise bu pencereden bakılan manzaraya göre maddi ve manevi durumları değişim gösterir. Dolaysıyla GÖZ çok ciddi bir konumdadır. Nitekim Halk arasında şöyle bir deyim var ’’ Perde evin namusudur’’ insan bedeninin penceresi hükmünde olan GÖZ uzvunun da bir perdesi mutlaka olmalıdır. Aksi halde perdesi açık bir evin mahremiyeti nasıl ki risk altında ise aynı şekilde beden evinin penceresi olan GÖZ’ün de haram manzaraya karşı bir perdesi olmalıdır. Her hangi bir harama bakma durumunda söz konusu perde devreye girmeli ve bedenin manevi atmosferini muhafaza etmelidir.

Konu ile alakalı olarak Allah-u Zülcelâl Nur suresinin 30’uncu ayetinde’’ Mü’minlere deki; gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar. Ve ferçlerini (edep yerlerini) de muhafaza etsinler. Bu onlar için daha temizdir. Şüphesiz ki Allah, onların yaptıklarından haberdardır.’’ Bir sonraki ayet olan 31’inci ayette ise; ’’ Mü’min kadınlara da de ki; Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar ve ferçlerini (edep yerlerini) de muhafaza etsinler.’’ Şeklinde buyurarak harama nazar etmenin hem mü’min erkekler hem de mü’min kadınlar için yasak olduğu vurgulanmıştır. Ayetler dikkatli bir şekilde incelendiğinde şu husus göze çarpar; ‘gözelerini harama bakmaktan korusunlar’’ ifadesinden sonra ’’ ferçlerini (edep yerlerini) muhafaza etsinler’’ ifadesi gelmektedir. Yani harama nazar konusuna dikkat edilmediği vakit harama nazarın bir sonraki aşaması veya ilerisi olan edep yerlerinin muhafazası risk altına girebilir. Söz konusu risk ile karşı karşıya gelememek için harama nazar yapılmamalıdır.

Yine konu ile ilgili olarak Siyer-i Nebi’de şöyle bir olay geçmektedir; bir gün Sad bin Ebi Vakkas peygamberimizin yanına gelerek şöyle der; ‘’Ya Resulullah benim için öyle dua et ki, dua ettiğimde duam kabul edilsin.’’ Bunun üzerine Peygamber efendimiz şöyle der;’’ Ey Sad, gözlerini haram bakıştan koru’’ daha sonra Sad bin Ebi Vakkas için dua eder. Sonraları Sad bin Ebi Vakkas’ın duaları sürekli makbul olmuştur. Bu olayda dikkatimizi çeken husus şudur; peygamberimizin kişinin duasının kabulünde harama bakmanın ne derece önemli olduğunu vurgulamasıdır. Yani harama çok nazar eden birinin duasının kabulü söz konusu olamaz. Ancak samimi tövbe ederse o başka… Dua ki insanın rabbiyle irtibatını sağlayan yegâne iletişim aracıdır. Harama nazar rabbimizle yapacağımız iletişimin engellenmesine sebep olur. Onun için çok dikkatli olunmalıdır.

Günümüzde harama nazar etme hususu çok artmış durumda. Yani günümüz Müslümanların bu konuya çok daha dikkat etmesi gerekir. Bilhassa günümüz Müslüman gençlerinin bu hususa çok daha dikkat etmesi gerekir. Çünkü gençlerin nefisleri, kendilerini harama bakmaya sevk etme konusunda daha güçlüdür. Dolaysıyla gençlerin imanlarının da daha güçlü olması gerekir. Nitekim eğitim-öğretim sürecinin başlamasıyla üniversitelerde, liselerde, dershanelerde okuyan gençlerin bulunduğu ortamlarda harama nazar ihtimali çok fazladır. Bu nazar gençlere, ahreti unutturabilir. Ahretin unutulması ise sonucu hüsran olan bir ömür anlamına gelir.

Allah (cc) bizi ve neslimizi harama nazardan muhafaza etsin. Kalbimizi ve ayaklarımızı kendi yolunda sabit kılsın. Âmin