Yapılan araştırmalara göre kadınların yarısı, belki de daha fazlası eşlerinden şiddet görmektedir. Boşanmalar yıldan yıla hızla artmaktadır. Dağılan yuvalar, sahipsiz kalan kadın ve yüzbinlerce çocuk, büyük risklerle karşı karşıya kalmaktadır. Zaten yaşlılar kendi kaderlerine çoktan terkedilmişler. Bu hususta tablomuz karanlık. Böyle devam ederse, gelecekte halimiz, daha vahim olacaktır.

Avrupa uyum yasaları çerçevesinde çıkarılan sözüm ona ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesi kanunları ile de bu hal, içinden çıkılmaz bir girdaba dönüşmüş. Toplumumuzun özellikle de kadınlarımızın ifsadı için çalışan gizli yapıların da sinsi faaliyetleri bu yaramızı daha da derinleştirmektedir. Netice de ailemizde hakim olması gereken İslami yaşam tarzı, yerini maalesef Avrupai bir yaşam tarzına bırakmıştır. İnsan yaşadığı gibi inanmaya başlar gerçeğince, yaşantımız gibi düşüncelerimiz de batıya benzedi, battıkça batıyoruz.

Oysa evlerimiz cennet bahçelerimizdir. Dışarıdaki baskı ve stresten bunalınca, sığınacağımız yerler huzur dolu yuvalarımızdır. Evin hanımı başta olmak üzere evde varsa, yaşlılar ve çocuklar da neşe içerisinde yaşamalıdır.

Huzurlu bir yuva için biraz merhamet yeterli olacaktır. İnanın ki evlerimize bu ruhu ve bu hayatı, ancak şefkat ve merhamet ile kazandırabiliriz. Çünkü aile hayatının hayatı, şefkat ve merhamettir.

Şefkat ve merhametin hakim olduğu, sevgi ve saygı ortamında yetişen çocuklarımız da doğal olarak bu güzel erdemlerle büyür, böylelikle başarılı,topluma faydalı, hayırlı evlatlar olurlar.
Merhametini yitirmiş bizler, tekrardan kaybettiğimiz şefkat ve merhameti elde etmek için, Ahireti ve kul hakkını sürekli hatırlamalıyız. Kuran ve sünnete göre bir yaşamın tavsiye edildiği, Müslümanların bir araya geldikleri cami, dernek, vakıf… gibi mekanların müdavimi olmalıyız.

Merhamet, kişinin kendisine veya başkalarına acıması ve iyilikte bulunması, yardım etmesidir. Merhamet, güçlünün, idare edenin eli altındakilerine karşı şefkatle yumuşak davranıp onları kucaklayıp, korumasıdır.

Merhamet, yüce yaratıcımızın bize verdiği ruhtan bir cüz'dür, cevherdir. Rahman isminin bir tecellisidir. Nasıl ki Rabbimizin rahmeti dünya içerisindeki tüm canlıları kapsıyorsa, biz kullarının da huzur dolu bir ev için merhametimizin tüm aile fertlerini kuşatması gerekmektedir.

Özellikle, Allah'ın emaneti olan eşlerimize karşı hassas davranmalıyız. 'Mümin bir erkek, mümin bir kadına hoşuna gitmediği bir huyu sebebiyle kızmasın' hadisi gereğince, hata ve kusurlarına karşı sabırla, şefkatle nasihat etmeliyiz. Unutmayalım ki aile tecrübesi, erkekte olduğu gibi kadında da zamanla gelişmektedir.

Merhamet için bazen de empati kurmak gerek. Kız kardeşlerimiz, teyze ve halalarımız da başka erkeklerin eşleridir. Başkalarının onlara nasıl davranmasını istiyorsak, bizim de eşlerimize o şekilde davranmamız gerektiğini düşünmemiz lazım.

Eşlerimizi dertli veya üzgün gördüğümüzde, dertlerine çare bularak, derman olmalıyız. En azından dertlerini dinleyerek, üzüntülerini hafifletmeliyiz. Onlar üzgün olduğu için bizim de üzüldüğümüzü onlara duygu dolu sözlerle ve lisanı halimizle hissettirmeliyiz.

Konuştuklarında onları susturup duygu ve düşüncelerini bastırmamalı, onları rencide ederek yıpratmamalıyız. Aksine, eşlerimize fikirlerinin değerli olduğunu, kendileriyle bazen istişare ederek, hissettirmeliyiz. Bu şekilde kendilerine öz güven de vermiş oluruz.

Onlara karşı adil olmalıyız. Kendilerine haksızlık eden anne ve babalarımız bile olsa, asla müsaade etmemeli, onları himaye edip, korumalıyız. Aynı şekilde anne ve babalarımızı da onların haksızlıklarından koruyacağımızı onlara hissettirmeliyiz.

Bu yazımızı okuyan bazı bayanlar, eşlerimiz bu söylediğiniz şekilde bizimle ilgilenmiyor. Bize şefkat ve merhametlerini sergilemiyorlar, diyebilir. Şu unutulmasın ki insanların çoğunun gerçek kişiliği zor zamanlarda ortaya çıkar. Allah etmesin zor bir duruma düştüğünüzde sizin de erkekleriniz yanı başınızdan ayrılmayacaktır. Belki de o zaman eşinizin size olan şefkat ve merhametini göreceksiniz.

Her şeye rağmen biraz merhametten bile mahrum olanlara sonunuz hayır değil, diyorum. 'Merhamet etmeyen merhamet olunmaz' hadisi herkesin aklını başına alması için yeterli bir ikazdır. Unutulmasın ki herkes bir gün yetkisini, gücünü ve idaresini kaybeder. İşte o gün muhtaç olup arayacakları şefkat ve merhamet nazarlarını göremeyeceklerdir. Çünkü ne ekersen onu biçiyorsun. Bazen de rüzgar ekenin payına fırtına bile düşüyor.

İnsanların geneli, acımayana acımaz, iyilik etmeyene iyilik etmezler. Erkeklerden, hanımlarına veyahut kaynana veya kayınbabalardan gelinlerine merhamet etmeyenler çok olmuş. Yaşlılık ve hastalıklarında ise muhtaç oldukları şefkat ve merhameti maalesef hanımlarından-gelinlerinden görmemişlerdir. Kendilerine acınmamıştır.
Ama her şeye rağmen kötülüğe iyilik er kişinin karıdır.

İmanlı kadınlar şefkat ve merhamet kahramanıdır. Zamanında kendilerine haksızlık edip, merhamet ve şefkat göstermemiş sonradan zayıf ve hasta düşmüş, yaşlanmış eşleri veya kaynana-kayınbabalarına, karşılığını rablerinden bekleyerek şefkat ve merhamet göstermek, onlara daha çok kazandıracaktır. Merhamet etmeyene acıyan İmanlı kadınlar, Allah'ın rahmet ve merhametine daha yakın olacaklardır.

O yüzden hem dünya hem de ahiret huzurumuz için biraz merhamet diyorum.