Hamd alemlerin rabbine (c.c) selat ve selam efendimiz (a.s)'a olsun.
İnşallah yazı dizisimizin bu kısmında ahir zamanda müslüman aileyi bekleyen tehlikeleri ve bunlara karşı alınması gereken önlemleri kısmen anlatmaya çalışacağız.

Bu bağlamda, öncelikle Müslüman ailede kadının ve erkeğin görevlerinden bahsetmek yerinde olacaktır sanırım. Müslüman ailede kadın, kocasına karşı iyi bir eş olmanın yanısıra iyi bir ev hanımı ve çocuklarının eğiticisi ve terbiyecisidir.

Bu demek değildir ki çocukla sadece kadın ilgilenecek, evinin geçinimini yapmak için helal rızık kazanmaya çalışan erkek de çocuktan sorumludur, işten eve gelen erkek eşiyle birlikte çocuğuna vakit ayırıp ona önce Kur-an'ı kerimden küçük süreleri ezberletmeli, sonra akılda kalan kısa hadisler öğretmelidirler.

Bunun yanında çocuğun yaşı, zekası ve idrak düzeyi dikkate alınarak eğitim metodu seçilmelidir. ileriki zamanda çocuğa abdestin nasıl alınacağı öğretilip namaza ve oruca alıştırılmalı, akaid, ilmihal, siyer ve ahlak kitapları okutulmalı, ilmi ahlaki ve zihni gelişimine katkıda bulunulmalıdır.

Zira daha küçük yaşta çocuğun körpe dimağına yerleşen dini ve ahlaki melekeler, birer huy ve haslet haline gelecek; böylelikle onun adı rüşvet almaya, hırsızlığa ve yolsuzluğa karışmayacak, dine düşman olmayacaktır. Aksine kalbi ve vicdanı onu kontrol altına alıp dinine insanlığa hizmet eden bir nefer haline getirecektir.

Unutmayalım ki, ailenin meyvesi olan çocuklarımız, yarınlarımız bizim eğitim atölyemizde şekil alıyorlar. O yüzden bizleri olduğu gibi taklit eden çocukların yanında söylediklerimize ve yaptıklarımıza dikkat etmek zorundayız.

Babaların, bu çağdaki çocuklarını vakit namazlarına, cuma ve bayram namazlarında kendi yanlarında birlikte camiye götürmeleri, yeme- içme adabını öğretmeleri, başkalarının hak ve hukukuna riayet etmeyi, arkadaşlarıyla iyi geçinip onlarla paylaşımda bulunmayı öğretmeleri, çocuğun benlik ve karakterine yerleşip onun gelişimine katkıda bulunması açısından elzemdir.

Aynı zamanda aile büyükleri iyi ve güzel hasletleri çocuklarına gösterip bu davranışları övmeli, çocuktan çıkabilecek olan kötü söz ve davranışlarla karşılaştıklarında bunları da uygun bir yöntemle çocuktan sakındırmalıdır.

Yine ileriki yaşlarda yavaş yavaş aileden kopacak olan ergen yaşa gelen çocuğun hayırlı arkadaş edinmesini sağlamalıdırlar.
Aileler, biricik sermayelerini ihmal etmemeli; çocuklarının kiminle vakit geçirdiklerine, kiminle oturup kalktıklarına önem vermelilerdir. Arkadaş seçiminde dindar, ahlaklı, ölçülü konuşan, ana- baba sözü dinleyen, akıllı, itaatkar kişiler seçilmeli, malayani konuşan, serkeş, asi davranan kişilerden çocuk uzaklaştırılmalıdır. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v) 'Kişi dostunun dini üzeredir. O halde her biriniz dost edindiği kişiye dikkat etsin' (Tirmizi, Zühd: 45) buyurmuştur.

Maalesef bugünün ana ve babaları evlatlarına, gidip mobilyacıda seçtiği kanepe takımı kadar dahi kadir kıymet vermiyorlar. En lüks ve en konforlu kanepeyi seçerken kullandıkları akılları, acaba evlatlarına arkadaş seçerken nerede? Veya nerede tatil yapacaklarını umursadıkları kadar evlatlarının baki hayatını umursayıp düşünseler, ebedi hayattaki tatil olan cenneti kaçırırlar mı?

Hiç şüphesiz ki ahir zamanda evlatlarımız bekleyen birçok tehlike vardır. İşte bu tehlikelerden biri internet ve cep telefonunun bilinçsizce kullanımı ve zamanının çoğunu bunlarla geçirmesidir.

Bugünün bireyi, teknolojik imkanlardan sınırsız şeklide faydalanıyor. İnternet ve cep telefonu gençleri teknolojik cazibesi altına almış durumda, o yüzden aileye arasında iletişim kopmuş, gençlerin kitap okuma oranı ciddi düzede azalmış, internet ortamında gereksiz, kirli ve zararlı bilgi çok olduğundan güvenlik açısından aile filtresi uygulaması yapılmalı, ebeveyn evlatlarının zamanını öldüren internet ve cep telefonu kullanımına sınırlama getirmeli, evlatlarıyla yüz yüze sohbet etme, sosyal aktivite, ders çalışma, kitap okuma saatleri belirlemelidirler.

Gerçek hayattan kopan gencin sanal ortamın tuzağına düşmemesi için internet kullanımı ebeveyn tarafından kontrol altına alınmalıdır. Şimdiki siber suçların internet yoluyla işlendiğini unutmayalım.

Bilişim suçlarının belli başlıları; kimlik bilgilerini virüs yoluyla ele geçirip banka dolandırıcılığı yapma, sosyal paylaşım siteleriyle evlenme vaadiyle kandırmalar, tehdit ve şantaj yoluyla kişilik haklarına saldırı, sanal ortamda yasadışı bahis oynatan milyon dolarlık ciro yapan kumar sitelerinin olmasıdır.

Durum böyle olunca, evlatlarımızı bekleyen tehlikelerin mutlaka farkında olmamız ve gerekli önlemler almamız gerekir.
Yüce Allah, Tahrim Suresi 6.ayet-i kerimede 'Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.' fermanı ilahisiyle ebeveynlere sorumluluk yüklüyor, anne ve baba nasıl dinin emirlerine uyup yasaklarından kaçınıyorsa, kendi çocuklarının bundan sorumlu olduklarını emir buyuruyor.

'Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah'ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır.' (Tahrim/6) Ahir zamanda evlatlarımızı bekleyen tehlikelerden biri de; Müslüman ülkelerdeki incil arasına dolar koyarak gençleri kandırmaya çalışan misyonerlerin yaptıkları misyonerlik faaliyetleriyle İslam dininden uzaklaştırıp Hristiyanlaştırma çabalarıdır.

Bizim üzerine kızdığımız, yumuşak davranmak yerine şiddete başvurduğumuz evladımıza elin Hristiyanı gezi kamplarında, kafelerde, gençlik kulüplerinde, alışveriş ve spor merkezlerinde, kültür ve dayanışma dernekleri gibi yerlerde dostça davranıp yakınlık kurarak onu kazanmaya çalışırlar. Bu amaçla arkadaşlık oluşturmada çeşitli kurumlar misyoner örgütlerince vasıta olarak kullanılmaktadır.

Bu çerçevede, dışarıdan bakıldığında sıradan sosyal hizmet veren kurumlar olarak görünen kültür evleri, yetenek geliştirme ve dil kursları, dostluk evleri, bazı turizm ve danışmanlık büroları gibi kuruluşlar misyonerlerin hedef seçtikleri çevreyi tanımaları ve yerel halkla arkadaşlık ilişkileri geliştirmeleri açısından ideal ortamlarıdır.

Görüldüğü üzere eğer biz evlatlarımıza yumuşak bir üslupla, samimi bir şekilde İslam dinini öğretemezsek, Allah muhafaza yabancı misyonerler kendi tahrif edilmiş Hristiyanlık dinini öğreterek bizden koparmaya çalışırlar.

Onun için iş işten geçmeden yavrularımızı akidesini sağlam temellere oturtmalıyız. Gözümüzün arkada kalmaması için onları öyle bir yetiştirmeliyiz ki her türlü dini, ahlaki ve fikri tahribata karşı sarsılmayan bir iman, sahih bir ilim ve yüksek bir ahlakla donansınlar.

Ahir zamanda bizleri ve evlatlarımızı bekleyen diğer önemli bir tehlikeyse; İslam düşmanlarının aile müessesesini hedef alan gayrı meşru ilişkileri özendirme, erkeği kadının şehvetine köle ettirip karşı cinslerin nikahsız, flört hayatı yaşayarak medeni olacağı aldatmacası ortaya atması. Gençlerin dini ahlaki ve fikri tahribattan korunması için itikadlarının sağlam, aile ve mukaddesatlarına bağlı, iffet ve namuslarını koruyan biri olmaları gerekir.

Aynı şekilde İslam düşmanlarının hedefi gençleri bar, disco gibi eğlence yerlerine özendirmeleri, çılgınca ve sınırsızca zevk ve eğlencenin peşinde koşan bir nesil oluşturmalarıdır.

Din düşmanı Karl Marks'ın, ahlak düşmanı Nietsche'nin, evlilik ve aile düşmanı Emile Durkheim'in fikirlerini kendilerine rehber edinen bu yapılar gençleri fuhşa, içkiye ve uyuşturucuya müptela kılmak için televizyon programları tertipleyip bu yönde yayın yapan gazete ve dergi çıkarırlar. Kadını bir ticari meta haline getirip vitrinlerde sergilenen cinselliği üzerinden karlarına kar katarlar. Aile, evlilik, ahlak, namus, din bunların en sevmedikleri kavramlardır.

İslam ülkelerindeki gençlerin dinsizleştirilip ahlaktan yoksun bırakılması, iki cinsin de serbest yaşamasının özendirilip aile kurmanın nefret ettirilmesi onların en büyük idealleridir. Yahudiler birçok protokollerinde hedefledikleri planları açıklamışlardır. Mesela bir protokolde Yahudiler şöyle diyor:
Yahudiler dışındaki halkların saptırılmasında, ahlaken çökertilmesinde ve tembelleştirilip aptal hale getirilmesinde itibar etmediğimiz prensip ve yolların kullanılması ile imkan bulduk.

Hasıl-ı kelam erkek ve kız evladımızın küçükken mayasının sağlam olması, onların birer bahçıvanı olarak biz ebeveynlerin çiçeklerimize gözümüz gibi bakmamız gerektiği sonucu ortaya çıkıyor.

Evlatlarımıza zamanı verimli kullandırıp kitap okuma alışkanlığı kazandırırsak belki de internet ve cep telefonuyla fazla mesai yapıp vakitlerini öldürmezler.

Evlatlarımızın dini ve ahlaki eğitimi üzerinde çok fazla durmalıyız. Aksi takdirde, gençliğin verdiği asilik ve cehaletten, kötü arkadaşın şerrinden, misyoner ve masonların aldatmacalarından, bozuk ve kirli düşüncelerden, maneviyat zayıflığından, ahlaki yozlaşmalardan onu kurtaramayız.