Bismillah
Şehadet Allah’ın mümin kullarına bahşettiği bir ikram, bir mükafattır. Hatta Nebilerin gıpta ettiği bir rızıktır. Resul-i Ekrem, (s.a.v) şehadeti isteyerek duasında üç kere şehit olup dönüp tekrar şehit olmayı istemiştir.

Yeryüzünün en müstesna insanları olan ve Allah’a elçilik edecek bir makamda olan Peygamberlerin bile arzuladığı bu şehadete acaba nasıl ulaşılıyor. Şehadetin kodları, sırları nelerdir bir bileniniz var mıdır? Varsa söylesin. Çünkü; binlerce genç, yaşlı sıraya girmiş kavuşmayı bekliyor.

Benim tanıdığım bazı şehitlerin hayatlarını irdeleyip inceledim ve bazı kodlara ulaştım onları burada paylaşmak istiyorum.

Şehadet şüphesiz Allah’ın ikramıdır ve onu dilediğine verir. Ama bunun içinde bazı vasıfların insanda olması gerektiği veya bazı amellerin karşılığı olduğuna inanıyorum. Alnı bir kere bile secdeye gitmediği halde Müslüman olup şehit olanda var. Bir ömrü İslam davası içinde çürütüp yaşlandığı halde şehit olanda var. Ama size bir şey söyleyeyim mi? “Şehadet gençlere daha çok yakışıyor.”

Son üç şehide (Yasin Börü, Aytaç Baran, Sacit Pişgin) baktığımızda ortak bazı özelikler görüyoruz. Bu özellikler onlarda adeta hayatlarının nakışları olmuştur ve onları şehadete taşımıştır. Bu özellikleri dört başlıkta özetleyebilirim.

Birincisi; dünya ile ilgili bir hesaplarının olmayışıdır. Yani dünyada rızıkları dışında hiçbir endişe ve uğraşlarına rastlanmamıştır. Dünyayı ahiretin tarlası olarak görmüş ve insanlara da bunu sürekli telkin etmişler.

İkincisi; cömertlikleridir. ‘’Cömert adam yiğittir, yiğit adam cömertti’’ ilkesini onlarda görmeyen yoktur. Cömertlikleri adeta elindekilerini kardeşleri ile paylaşmış ve sürekli veren el olduklarınıgörmekteyiz

Üçüncüsü; itaatkarlıklarıdır. Hiçbir zaman kendilerine verilen görevi küçük görmeyip görev seçimi yapmamışlar. Nerede bir boşluk varsa orada şehitleri görmek mümkündür. Yani verilen görevleri hakkı ile yerine getirmek için ellerinden geleni yerine getirmiş ve tam bir “Dava Adamı” portresine sahip olduklarını görmekteyiz.

Dördüncüsü; güzel ahlak sahibi olmalarıdır. Hiçbir zaman hiçbir insanı incittikleri görülmemiştir. Yani Müslümanlara karşı tevazu sahibi, zalim ve kafirlere karşı şiddetli, izzet sahibiydiler.

Bunlar dışında da birçok özellikleri tabii ki vardır. Ama bana göre ana eksenini bu dört özellik ortak özelliklerindendir. İbadetlerini burada yazmaya gerek bulmuyorum. İnsan yaptığı ibadetlerle değil oluşturduğu karakter ve eylemler yani ameller ile değerlendirilir. 

Şehit Sacit’in de bu özellikleri taşıdığını yakın arkadaşlarının dili ile öğreniyoruz. Aynı şekilde tanıdığımız birçok şehidinde aynı özelliklerine ben şahidim.

Şimdi şehadet aşığı ve arzusunu taşıyan gençlere tavsiyem (ki ben bunları beceremedim) bu dört özelliği kendilerine rehber edinsinler. Hiçbir zaman dünya ile ilgili bir hesap yapmasınlar. Dünyayı bir araç olarak kullansınlar. Yiğitlik cömertlikten geçer, cömertliği en üst seviyeye çıkarsınlar. Kendilerine verilen hangi iş veya görev olursa olsun la mu, cim etmeden bu görevlere koşsunlar ve hiçbir müminin kalbini kırmasınlar. Müslüman dava arkadaşlarının sevgilisi olsunlar.

Bana göre şehadete giden yol buradan geçer. Allah şehadeti arzulayan kullarından eylesin ve bizleri şehadete kavuştursun.

Vesselam