Yusuf Türk
Geçen haftaki yazımızda nafile namazların bazılarına değinmiştik. Bu hafta da
bayram namazlarına değineceğiz.
Bayram namazı, biri ramazan bayramında diğeri kurban bayramında olmak üzere
yılda iki defa kılınan iki rekâtlık bir namazdır. Bayram namazı Hanefî
mezhebinde, cuma namazının vücûb şartlarını taşıyan kimselere vaciptir. Şafiî
ve Mâlikîler'e göre müekked sünnet, Hanbelîlere göre ise farz-ı kifâyedir.
Bayram namazının sıhhat şartları, Hanefîlere göre, hutbe hariç, cuma namazının
sıhhat şartları ile aynıdır. Sadece hutbenin hükmü bakımından aralarında fark
vardır. Yani cuma namazında hutbe sıhhat şartı olduğu halde, bayram namazında
sünnettir. Yine hutbe cuma namazında namazdan önce, bayram namazında ise
namazdan sonra okunur. Şâfiîler'e göre kadınlar da bayram namazı ile
yükümlüdürler. Şu var ki bu namazın cemaatle kılınması şart olmayıp, bireysel
de kılınabilir, fakat camide cemaatle kılınması daha faziletlidir.
Bayram namazının diğer namazlardan kılınış bakımından farkı, bunun her rekâtında
üçer fazla tekbir olmasıdır. Bu fazla tekbirlere “zait tekbirler” denir. Bu ilâve tekbirler vacip olup birinci rekâtta
kıraatten önce, ikinci rekatta kıraatten sonra alınır. Tekbirle birlikte eller
kaldırılır ve yanlara bırakılır (ref ve irsal). İlk rekâtta iftitah
tekbirinden sonra eller bağlanır (itimâd) ve “Sübhâneke” okunur. Bundan sonra
imamla birlikte zait tekbirlere geçilir. İmamın tekbiri diğer tekbirlerde
olduğu gibi sesli, cemaatin tekbirleri ise alçak sesle olur. Allahü ekber
denilerek eller kaldırılır ve yanlara salınır, üç kere “sübhânellah” diyecek
kadar beklendikten sonra yeniden tekbir alınır; aynı şekilde eller kaldırılır,
yanlara bırakılır ve biraz beklendikten sonra bu rekâttaki zait tekbirlerin
sonuncusu olan üçüncü tekbir alınır ve bu defa eller bağlanır. Cemaat susar,
imam gizlice eûzü ve besmele çektikten sonra açıktan okumaya başlar. Fatiha’dan
sonra bir sure daha okur, rükû ve secdeden sonra ikinci rekâta kalkılır.
İkinci rekâtta imam, Fatiha ve arkasından bir sure okuduktan sonra üç defa
tekbir alınır ve eller yanlara salıverilir. Dördüncü tekbir rükûa geçiş tekbiri
olup bu tekbirle rükûya gidilir ve namaz tamamlanır. Diğer mezheplerde tekbir
sayısı ile ilgili farklı uygulamalar da vardır.
Namazdan sonra imam minbere çıkar ve hiç oturmaksızın hutbe okur. Cuma
hutbesindeki hamdü senaya bedel olarak bu hutbede, Allâhü ekber, Allâhü ekber;
lâ ilahe illellâhü vallâhü ekber. Allâhü ekber ve lillâhi'1-hamd der, cemaat bu
tekbirlerde imama eşlik eder. İmam, cuma hutbesinde olduğu gibi, hutbeyi iki
hutbe yapıp arasını kısa bir oturuşla ayırır. Bayram namazına giderken yolda
tekbir getirilir. Bu tekbirler ramazan bayramında sessiz, kurban bayramında ise
açıktan yapılır. Camiye varıldıktan sonra her ikisinde de namaz vaktine kadar
hep birlikte tekbir alınır. Camide vaaz ediliyorsa oturup sessizce dinlenir.
Bayram namazının vakti, güneşin doğuşu sırasındaki kerahet vaktinin çıkmasından
sonradır. Bir mazeret sebebiyle bir beldede bayram namazı birinci gün kılmamışsa,
ramazan bayramı 2. gün, kurban bayramı ise 2. gün yine kılınamazsa 3. gün
kılınabilir. Ancak bayram namazı özürsüz olarak terk edilmişse artık kılınmaz,
kurban bayramı ise kerahetle birlikte 2. veya 3. gün kılınabilir.
Bayram namazının ilk rekâtına zait tekbirlerin alınmasından sonra yetişip
imama uyan kimse, iftitah tekbirini aldıktan sonra Sübhâneke okumaz, hemen zait
tekbirleri alır. Eğer imam rükûda iken yetişmiş ise bu takdirde, ayakta tekbir
alıp imama iktidâ eder ve hemen rükûa gider ve rükû teşbihlerinin yerine zait
tekbirleri ellerini kaldırmaksızın orada yapar. Yetiştiremezse zait tekbirler
ondan düşmüş olur. İmama ikinci rekâtta yetişmiş olan kimse ise imam selâm
verdikten sonra, kılamadığı birinci rekâtı kaza etmek için kalktığında zait
tekbirleri kıraatten sonraya bırakır.
Peygamberimizin,
kurban bayramının arefe günü sabah namazından başlayarak bayramın 4. günü
ikindi namazına kadar, ikindi namazı da dâhil olmak üzere farzlardan sonra
teşrik tekbirleri getirdiğine dair rivayetler bulunmaktadır. Ebu Yusuf ve
Muhammed'e göre arefe günü sabahından bayramın 4. günü ikindi namazına kadar
23 vakit, her farzın selâmından sonra teşrik tekbiri getirmek, kadın erkek ve
seferi mukim ayırımı olmaksızın her mükellefe vaciptir. Hanefi mezhebinde
fetvaya esas olan görüş budur. Teşrik günlerinde kazaya kalan namaz, yine o
günlerde kaza edilirse teşrik tekbirlerini de kaza etmek gerekir. Bunun
dışında teşrik tekbirleri kaza edilmez. Ebu Hanife’ye göre ise bu tekbirler,
kurban bayramının arefe gününden 1. gün ikindi namazına kadar sekiz vakit,
cemaatle kılınan farz namazlardan sonra vaciptir. Dolayısıyla bu vaciplik
cemaate katılması gerekmeyen seferî ve mukim kişiler için söz konusu değildir.
Teşrik
tekbirleri, Şafii ve Hanbelî mezhebine göre sünnet, Maliki mezhebine göre ise
menduptur. Yazımıza
kaldığımız yerden devam edeceğiz. Allah’a emanet olun