Türkiye siyasetinde kim asıl, kim vekil; kim efendi, kim hizmetkâr, belli değil.
Türkiye’de çok farklı bir siyaset anlayışı var. Halkımız da bu siyaset anlayışına prim verdikçe, yoz siyaset anlayışı adeta temel ve ana damar siyaset anlayışına dönüştü. Türkiye’deki siyaset anlayışı, vatandaş tarafından tasvip edilmediği halde kanıksanır bir hale geldi. Türkiye siyasetinin kokuşmuş karakterinden düzelme umudunu kesen vatandaş, artık durumu olduğu gibi kabullenme ihtiyacı hissetti. Bunu gören politikacılar da kendilerini ve siyaset zeminini düzeltmek ve yıllardır kronikleşmiş yoz anlayışı değiştirmek için hiçbir çaba harcamadı.
Şimdilerde Türkiye siyasetinde yeni bir soluk olan ve meclise 4 milletvekili gönderen HÜDA PAR, farklı ve sıra dışı siyaset anlayışı ile dikkatimizi çekiyor. Sadece seçimden seçime milletvekili görmeye alışık olan halkımız, neredeyse her gün içlerinde olan vekilleri gördükçe şaşırmaktadır. Ve halkımız yeni bir siyaset anlayışının mümkün olduğunu ve siyasete dair umutların bitmediğini bu sayede görmektedir. Milletvekillerinin, halkın efendisi değil; vekil ve hizmetkarı olduğunu bizatihi sahada göstermektedir. Hele Batman milletvekili Serkan Ramanlı’yı gördükçe bir Diyarbakırlı olarak gıpta ediyorum ve adeta insanın Batmanlı olası geliyor. Neredeyse çalmadık kapı, ayak basmadık yer ve sıkılmadık el bırakmayan Ramanlı, Batman’ın evladı olarak Batman’ın sorunlarını çözmek için sürekli koşturuyor. Sayın Ramanlı’ya haksızlık etmeyelim; sadece Batman’da değil başka yerlerde de kendisini görmekteyiz.
Serkan Ramanlı’yı örnek olarak gösterdik ama tüm HÜDAPAR milletvekilleri aynı anlayış ve pratiği ortaya koymaktadır. İşte yıllardır biz böyle vekiller bekliyorduk. Biz, halk olarak bu siyaset anlayışını benimseyip öne çıkardıkça milletvekilleri ve politikacılar da kendilerini düzeltmek zorunda kalacaklardır. Her milletvekili bilmelidir ki, o konforlu koltuklarından kalkıp da gece gündüz halkın arasında dolaşmadıkça ve halkla bütünleşmediği müddetçe bu millet de kendilerini unutacaktır. Halkımız, kendilerinin asıl; seçtiklerinin ise vekil olduğunu politikacılara öğretmelidir.
İhaleci ve rantçı siyaset anlayışı yerine; dava eksenli, memleket sevdalısı hizmet anlayışına destek olmalıyız. Yani siyaset ve yönetim anlayışını şekillendirmek, sessiz yığınların ezici gücü ve tercihine bağlıdır. Biz çaresiz değiliz. Bize dayatılan yönetim anlayışını çaresiz kabul etmek yerine, yöneticilerin adil ve dürüst bir siyaset çizgisini benimsemelerini sağlayabiliriz. Önümüzde yerel seçimler var. Hür kadroların daha şimdiden ortaya koydukları dürüst siyaset anlayışı bizleri bir hayli heyecanlandırdı. Bu anlayışı, yerel seçimlerde de sergileyecekleri noktasında güçlü bir umut beslediğimiz Hür kadrolara belediyeleri emanet edip hizmetlerinden istifade etme imkanı bizim elimizde. Hizmet eksenli bir siyaset anlayışına sahip olan Hür kadroların, fırsat oluşması halinde milletimize keyfiyeti yüksek bir hizmet sunacakları kuşkusuzdur. Perşembenin gelişi, çarşambadan bellidir. Aziz halkımız, yapacağı tercih ve ortaya koyacağı irade ile siyasete ve yönetim anlayışına damga vurabilir. Sadece çok küçük bir imkân ile bu keyfiyette bir siyaset anlayışı ortaya koyan bir parti, çok daha geniş imkânlar ile bu halka hangi hizmetleri yapmaz ki?