M.Ali Doyar
Allah'ın adıyla
AHİRET GÜNÜNE İMAN
Ahirete inanmak, imanın bir şartıdır. Ahiret; son veya sonra anlamına gelip evvelin zıddı anlamındadır. Ahiret kavramıyla, ölümden sonraki ebedi hayat kastedilmektedir.
Ahirete iman; bu dünya hayatı son bulduktan sonra insanın diriltileceğine, bu dünyada yaptıklarından dolayı hesaba çekilip durumuna göre cennete veya cehenneme konacağına ve orada ebedi olarak yaşam süreceğine kesin bir şekilde inanmak demektir.
Kur'an'ı Kerim'de, birçok yerde Allah'a imandan sonra Ahirete iman zikredilmektedir. Bu da, Ahirete imanın insan hayatında önemli bir yer teşkil ettiğini göstermektedir. Gerçekten de insan açısından ahiret iki önemli hususu içermektedir.
Birincisi; ahiret, insanın asıl yurdu ve ebedi hayat süreceği yerdir.
İkincisi; ahiret, insanın ya huzur ve saadet yeri olan cennette ya da azap yeri olan cehennemde ebedi hayat süreceği yerdir.
İşte bu bakımdan ahiret, insanı ilgilendiren önemli bir meseledir. Çünkü önünde ebedi bir hayat var ve bu hayatı cennette geçirmek söz konusu olabildiği gibi cehennemde geçirmek de söz konusudur. Bu, insanın dünya hayatındaki inanç ve yaşamıyla doğrudan alakalıdır. Yani insan, cennette veya cehennemde hayat sürmeyi bu dünya hayatında kendi seçimiyle ortaya koymaktadır.
Bu yüzdendir ki Allah (cc); Âdem'den (as) Muhammed'e (sav) kadar sayısını ancak kendisinin bildiği peygamberler göndermiş ve her dönemde insanlara bu hakikati bildirerek onları uyarmış ve bu dünya hayatının bir imtihandan ibaret olduğunu haber verip yapmaları ve kaçınmaları gereken hususları beyan etmiştir.
Onlara kendisini tanıtmış, insanı nasıl ve niçin yarattığını beyan etmiş, insanı bu dünyada bir hayat sınavından geçirdiğini, bu dünyanın son bulacağını, bütün insanları tekrar dirilteceğini ve bu dünyada yaptıklarından dolayı hesaba çekeceğini, kendisine iman edip emrettiği şekilde bir hayat sürenleri cennete, aksini yapanları cehenneme koyacağını ve artık ahirette ölümün olmayacağını bildirmiştir.
Bu ayetlerden birkaç tanesi şu şekildedir:
'Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık. . . '(Duhan 38–39)
'Hanginizin daha iyi amel işlediğini denemek için ölümü ve hayatı yaratan O'dur. Ve O; Aziz'dir, Gafur'dur. ' (Mülk 2)
'Kıyamet günü mutlaka gelecektir, bunda hiç şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu buna inanmazlar. ' (Mü'min 59)
'İman edip salih amel işleyenler ve Rablerine gönülden boyun eğenlere gelince, işte onlar cennet ehlidir. Onlar orada ebedi kalırlar. ' (Hud 23)
'Ahirete inanmayanlara gelince, onlar için de elemli bir azap hazırlamışızdır. ' (İsra 10)
Bu konudaki iki tane hadis de şu şekildedir:
Ebu Hüreyre'nin (ra) bildirdiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: 'Allah teala hazretleri ferman etti ki; 'Ben, salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırına hiç gelmeyen nimetler hazırladım'. ' (Buhari, Müslim, Tirmizi)
Ebu Hüreyre'nin (ra) bildirdiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: 'Yaktığınız ateş var ya, bu, cehennem ateşinin yetmiş cüz'ünden bir cüz'dür' (Buhari, Müslim, Tirmizi)
KADERE, HAYIR VE ŞERRİN ALLAH'TAN GELDİĞİNE İMAN
Kadere, hayır ve şerrin Allah'tan geldiğine inanmak, imanın bir şartıdır.
Kader; kelime olarak ölçü, ölçme, miktar, takdir ve tahsis etmek anlamlarına gelir, miktar ve hududu ifade eder.
Kazanın kelime anlamı; bir şeyi hükme bağlamak, tamamlamak, icat, meydana getirmek anlamlarına gelir ve yapılanı ifade eder.
Dolayısıyla kader; meydana gelmiş ve gelecek her hadise için Allah'ın takdir ettiği plan ve program anlamına gelir ve bu, Allah'ın ilim ve İrade sıfatına bakar.
Kaza ise; meydana gelmiş ve gelecek her hadiseyi, Allah'ın, takdir ettiği plan ve programa göre yaratması anlamına gelir ve bu, Allah'ın Kudret sıfatına bakar.
Kader ve Kaza konusunda şu hususların sürekli hatırda bulunması gerekir;
1–Allah'ın ilmi her şeyi kuşatmıştır. O'nun bilmediği hiçbir şey yoktur ve hiçbir şey O'nun bilgisi dışında değildir.
2–Kainatta cereyan eden her şey Allah'ın dilemesiyle olur. O'nun dilemediği hiçbir şey olmaz.
3–Allah, bütün kainatı yaratmış ve büyük–küçük her şeye bir düzen ve şekil vermiştir. Dolayısıyla kainatta cereyan eden her şey, Allah'ın kendisi için belirlemiş olan program dahilinde vücut bulur.
4–Allah, insanı bu dünyada bir hayat sınavından geçirdiğinden, hayrı da şerri de yaratmış ve bu nedenle insana bir irade (seçme hürriyeti) vermiştir ki, seçimini yaparak tercihini ortaya koysun.
5–İnsan, irade sahibi kılındığı için kendi amellerini kendisi seçmekte ve dolayısıyla bunlardan dolayı sorumluluk taşımaktadır.
6–Kader ve kaza konusu hakkında insanlar tam ve yeterli bilgiye sahip değillerdir. Allah (cc) bu konuda insana yeterli bilgi vermemiştir. Onun için kader ve kaza konusu tam olarak idrak edilememektedir. Nasıl ki; ruh, cennet, cehennem, melekler ve cinler ile ilgili verilen bilgilerle onların varlığını idrak edebiliyor ancak varlıklarının mahiyetini tam olarak idrak edemiyorsak kader ve kaza da böyledir. Bu nedenle kader ve kaza konusunda rasgele ve rahat bir şekilde konuşmamak gerekir.
Bu dünya hayatı insan için imtihan yeridir ancak bazı şeyler vardır ki o konularda insanın herhangi bir isteği veya etkisi yoktur ve dolayısıyla bunlardan sorumlu değildir. Bazı şeyler de vardır ki insan onları kendisi tercih edip yapmaktadır ve dolayısıyla bunlardan sorumludur.
Mesela; İnsanın ana rahminde şekillenmesinden, büyüyüp gelişmesine, konuşma, görme, duyma, hissetme ve hareket etmesine kadar her şey bir program dahilinde meydana gelir. Bu gibi şeylerde insanın hiçbir tesiri ve iradesi söz konusu değildir. Bundan dolayı bu gibi hususlardan sorumlu da değildir. Ancak inanç ve amellerinde seçimini kendisi yapmaktadır. Bu konuda Allah (cc) ona bir irade hürriyeti vermiş ve kendisi bunları tercih edip yapmaktadır. Bundan dolayı da sorumluluk sahibidir. Örneğin; insanın namaz kılması emredilmiştir. Ancak insan namaz kılıp kılmama konusunda seçimini kendisi yapmaktadır. Eğer kılarsa sorumluluktan kurtulur ama eğer kılmazsa sorumluluk altında kalır ve suçlu olur.
Allah'a emanet olun.