Dünyadaki insanları sınıflandırmak istersek herhalde iyiler ve kötüler diye sınıflandırmaktan başka bir seçimimiz olmayacaktır. Peki kimdir bu iyiler ve kötüler?
iyiler, hem kendileriyle ve hem de içerisinde bulundukları toplum ile barışık, yaratılış amacına uygun yaşayan, Allah'u teala'nın emirleri dışına çıkmayan insanlardır.
iyiler, insanların faydasına olan tüm faaliyetleri benimseyip uygulamaya koyanlardır. Konuşmaktan çok icraat sahibidirler. Teoriden çok pratik ve aksiyon insanlarıdırlar. Doğruyu başkalarının kınamasından asla çekinmeden pratize ederler. İnsanları sırf memnun etmek için değil, Allah razı olsun diye uğraş verirler.
iyiler, herkes uykuda iken onlar kıyamdadırlar. Herkes kendi tasa ve sıkıntısıyla uğraşırken, onlar içerisinde bulundukları toplumların sıkıntıları ile uğraşırlar. Kendileri ihtiyaç sahibi olsalar bile, başkalarının eksikliklerini tamamlamaya çabalarlar. İsar ve infak sahibidirler.
iyiler, her şart ve ortamda iyilik kervanlarını oluşturarak insanlara her daima umut olurlar, mustazaflara destek olurlar. İyilerin en bariz vasfı Hüda'nın af ve mağfiretine nail olmak adına her daima istiğfar halinde olmalarıdır. Aynı zamanda inzar ve tebşir denkleminde vasat ümmet olurlar. Peygamber öğretilerine bağlı olup bu sevda ile hakka baş verirler.
iyiler, Çağlarının karanlıklarını bir nur misali darmadağın ederler. Vampirleşmiş küfür odaklarını hakkın nuru ile bertaraf ederek insanlara kurtuluş ve gerçek özgürlük yolunu açarlar. Yeryüzünü zulüm ve kaostan arındırarak gerçek adalet ve düzeni kurarlar. Sahte özgürlük ve sömürü aracı düşünce ve yaşam felsefelerini tamamen red ederler. İnsanların yegane kurtuluş ve özgürlüklerinin Allah'ın dinini yaşamak ve yaşatmakta olduğu yaşam felsefesiyle hareket ederler.
Evet, bunlar ve sayısız güzellikler iyilerin vasıflarıdır. Şimdi de gelelim karanlığın yüzü kötülerin vasıflarına. Kötüler, hem kendileriyle ve hem de içerisinde yaşamlarını idame ettikleri toplumlar ile barışık değildirler. Onlar, yaşam amaçlarına uygun bir hayat felsefesini benimseyerek Allah'a abit ol azlar ve ibadetlerinin gereklerini asla yerine getirmezler.
Kötüler, insanların genel menfaatine olan hiç bir faaliyet içerisinde olmazlar. İcraattan çok konuşurlar. Konuşmakta üzerlerinde kimse yoktur. Faaliyete gelince avam tabir ile sıfırdırlar. Eğer yaptıkları bir şey var ise o da sırf birkaç kişiyi menfaatleri geri memnun etmek içindir. Yani kaşıkla Verirken kepçe ile geri almanın hesap ve telaşı içerisindedirler.
Kötüler, kendileri dışında hiç kimseyi düşünmezler. Yanı başlarında dünya yıkılsa, deprem ve seller olursa umurlarında bile değil. Yeter ki kimse onlara ilişmesin. Dar günün değil geniş günlerin adamlarıdırlar. İyilik adına üzerlerine toz kondurtmazlar. Yaptıkları iş bir habbe kadar ise o işi kubbe kadar gösterip en bariz Vasıfları olan yalan söylemekten asla çekinmezler.
Kötüler, sıcak ofislerinde, lüks stüdyolarında iyilik kervanına akla hayale gelmez itham ve iftiralarda bulunurlar. Halkların özgürlüğünden dem vururlar, halkların tüm değerlerine düşmanlık ederler. Yalan, iftira, kör düşmanlık, kaos ve yeryüzünde bozgunculuk en bariz vasıflarıdır. Hak namına hareket edenleri mağlup etmek için tüm insani Değerlerden hiç çekinmeden vazgeçebilirler. Bu hiç te kendilerine zor gelen bir faaliyet değildir. Bilakis şeytani stratejilerinin gereğini yapmaktalar.
Kötüler, ya 'sev ya da terket' şeytani düsturunu kendilerine yol ve yordam eylemişlerdir. Kendileri gibi düşünmeyenlere hayat hakkı tanımamaktadırlar. Bu düşünce ve stratejileri bile sahte özgürlük maskelerini belgelemektedir. Kaldı ki kendilerine muhalif olan kimi Yoldaşlarını bile hiç düşünmeksizin katledebilmektedirler.
Kötü denince aklınıza sadece Adem aleyhisselamın oğlu olan Kabil gelmesin, aklınıza sadece Firavun ve Nemrutlar gelmesin, aklınıza sadece cehaletin babası Ebu cehil gelmesin. Etrafınıza bir bakın ne kadar da içerisinde yaşadığı toplumun düşmanı Kabiller, Firavunlar, Nemrutlar ve Ebu cehiller olduğunu çok iyi göreceksiniz.
Şimdi iyilik kervanı ile kötülük zebanilerini tanıdınız mı?