İnsanlar hayatlarını sürdürürken bir düzen ve intizama ihtiyaç duyarlar. Bu düzen ve intizamın da sağlanması kendiliğinden olan bir şey değildir. Düzen ve intizama ihtiyaç duyan insanoğlu olduğu gibi düzeni ve intizamı da icra eden odur. Çünkü insanoğlu düzen ve intizamın olduğu yerde hayatını sürdürebilir. Aksi halde insan, düzen ve intizama hasret bir şekilde bu dünyadan göçer gider.

Bizler, düzen ve intizamın en güzelini peygamberlerin hayatlarında görürüz. Çünkü onları yeryüzünün ve içindekilerinin rabbi olan Allah (cc) terbiye etmiş ve insanların düzen ve intizam içinde yaşamaları için onları görevlendirmiştir. Yüce rabbimiz yarattığı her şeye bir düzen ve intizam vermiştir. Bu düzen, kâinat yaratıldığından beridir bozulmamıştır. Bu da yüce rabbimizin ne derece kudretli olduğunu ve her şeyi hikmetle yaptığını gösterir.

Allah (cc) insanoğlunun hayatını düzene nasıl koyacağını öğrenmesi için onlara peygamberler göndermiştir. Bu nebi ve resuller Allah’tan aldıkları emir ve yasaklar ile insanların hayatlarını bir düzene koymaya çalışmışlardır. Yeryüzünün en başarılı önderleri olan bu nebi ve resullerin yolunu takip edenler kendilerini bir düzen ve intizamın içerisinde bulmuşlardır. Aksi yönde hareket eden diğer insanları ise karmaşanın hâkim olduğu bir hayatın kurbanı olmuşlardır.

Konu ile ilgili olarak Allah (cc) Nisa suresi 59’uncu ayette; ’’Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir’’ şeklinde buyurarak kendisine ve resulüne itaat ile birlikte mevcut Müslüman önderlere de itaati emretmiştir. Bu önderler Allah’ın belirlediği çizginin dışına çıkmadığı müddetçe kendileri itaat edilmelidir. Görüldüğü üzere Müslümanlardan olan idareciler Allah’ın kitabına gündem olmuştur. Dolayısıyla Müslüman önderlerin varlığı biz Müslümanlar için büyük bir nimettir. Çünkü onlar peygamberlerden sonra insan hayatının düzen ve intizam içinde sürmesi için mücadele ederler.

Malum olduğu üzere Allah (cc) yeryüzündeki en şerefli görevi peygamberlerine vermiştir. Ama son peygamber Hz. Muhammed (sav) ile birlikte peygamberlik halkası son bulmuştur. Peygamberlerden sonra bu görevi önder konumunda olan Müslüman idareciler ve Peygamberlerin varisleri olan İslam Âlimleri devralmıştır. Haliyle yeryüzünün düzen ve intizamını sağlama görevi söz konusu idareciler Âlimlere kalmıştır.

Bu noktada geçmişten gönümüze birçok İslam önderi gelip geçmiştir. Yaşadıkları süre zarfında bu düzen ve intizam için çok mücadele etmiştir. Bir kısım zindana düşmüş, bir kısım muhacir olmuş, bir kısmı şehid olmuş. Yeryüzünde fitne ve fesat çıkaran İslam düşmanlarının karşınsında cephe almış her Müslüman önder mutlaka yukarıda değindiğimiz merhalelerden geçmiştir. Bu şekilde kendinden önceki peygamberlerin izinde olduklarını ispatlamışlardır.

Yukarıda değindiğimiz merhaleler basite alınacak hususlar değildir. Her merhale üzerinde ayrı ayrı konuşulacak konulardır. Bilhassa günümüz Müslümanları ve özellikle idareci -Âlim pozisyonunda bulunan şahsiyetlerin bu tecrübe birikiminden mutlaka istifade etmelidir. Çünkü onlar batıla karşı mücadele etmiş ve bu noktada ciddi tecrübeler edinmişlerdir. Hayatlarının her bir merhalesi biz Müslümanlara kılavuzluk yapacak niteliktedir. Allah (cc) bizleri Müslüman önderlerin birikim ve tecrübelerinden istifade etme gayretinde olanlardan eylesin. Âmin

Bu vesileyle 19 Ekim 2003 tarihinde vefat eden ve İslam önderlerinden biri olan Aliya İzzetbegoviç’i rahmet yâd ediyor ve makamının âli olmasını yüce Allah’tan niyaz ediyorum.