İnsanoğlu hayatı boyunca Allah tarafından gönderilen peygamberlerin rehberliğine muhtaç olmuştur. Çünkü bu peygamberler gönderildiği insanlara, Allah’ın razı olduğu şekilde yaşamayı ve sırat-ı mustakim üzere kalmayı öğretiyordu. Bir insan için yeryüzündeki en önemli şey sırat-ı mustakim yani ‘dosdoğru yol’ üzere kalmak ve bu yolda vefat etmektir. Bu yol üzere vefat etmenin neticesi ise Allah’ın izniyle sahil-i selamet olan cennet yurdudur.
Evet, Allah tarafından gönderilen peygamberlerin en güzeli ve sonuncusu olan Hz. Muhammed (sav) özelde biz Müslümanlara genelde ise bütün insanlığa rehber olarak gönderilmiştir. Diğer peygamberlerde olduğu gibi Hz. Muhammed de gönderildiği insanların hem dünyalarını hem de ahretlerini imar etmeye çalışmıştır. Tabi bu iki kelime yani ‘Dünya ve Ahret’ hayatı arasında dengeyi sağlamak ve bu denge üzere kalmak ve de bu denge üzere ölmek hiç de kolay değildir. İşte Hz. Muhammed (sav) bu zorlu işi başarma uğruna elinden geleni mükemmel bir şekilde ifa edip görevini layıkıyla sonlandırmıştır.
Söz konusu kutlu vazifeyi sürdürdüğü müddetçe gönderildiği insanlara dünya ve ahret arasındaki dengeyi sağlama açısından birçok ders ve öğütler bırakmıştır. Bu güzel öğütlerinden yani hadis-i şeriflerinden bir tanesi de şöyle; ”Dünya ahretin tarlasıdır.” Bu mübarek öğüt gönderildiği insanların dünya ve ahret hayatı arasındaki dengeyi sağlamasını bilmesi açısından gayet yerinde bir öğüttür. Yani dünya ve ahret arasındaki dengeyi sağlamak isteyen bir Müslüman, dengeyi nasıl sağlayacağını düşünüyorsa bu öğüt onun için bir kılavuzdur.
Bu durumda dünya hayatı asıl hayat olan ahret hayatı için azık toplama yani çalışma ve ter dökme yeridir ki ahrette kurtuluşa erişebilinsin. Ahret hayatı da söz konusu dünya hayatında verilen emeğin karşılığını bulma yani hâsılatı toplama yeridir. Dünya hayatında çalışması gereken bir Müslüman bunun yerine keyif sürerse ya da hayatı, dünya hayatından ibaret görürse ahrette hüsrana uğramış kimselerden olur ve hâsılatı cennet değil cehennem azabı olur.
Günümüzdeki Müslümanların haline bakıldığında, dünya hayatını cennet gibi yaşamaya çalışıyorlar. Ama mükâfat bir çaba ve emeğin sonucunda verilir. Fakat günümüz Müslümanları ahrete nazaran tarla hükmünde olan dünyayı çalışma ve ter dökmek yeri olarak görme yerine keyif ve eğlence yeri olarak görüyor. Bu hal ise her iki hayatı yani dünya ve ahreti zararla sonuçlandırma anlamına gelmektedir.
Dünya tarla ve bizler bu tarlada işçileriz
Tarlada çalışmak bizim asıl işimiz
Asıl işimizi bırakırsak ahrette zarar ederiz.
Allah’ım, bizleri dünyada sana layıkıyla kulluk eden ve ahrette senin rızana nail olanlardan eyle. Amin