Bazı isimler vardır ki anıldıkları zaman insanda büyük bir tesir bırakırlar. Bu ister mekân, ister zaman ve ister se de bir insan ismi olsun. Mesela şubat denilince islamın nadide gülleri aziz şehitlerimizi anımsarım. Selahaddin denilince aklıma islamın yiğit evladı Selahaddin Eyyubi ve Kudüs’ün fethi gelir. Ama Mescid i Aksa denilince aklıma şehadet, Selahaddin’in fethi, direniş, yiğit Hamas ve ümmetin malum hali gelir.
Malumunuz her Ramazan ayında olduğu gibi bu senenin Ramazan ayında da siyonistler Mescidi Aksa’yı necis ayaklarıyla kirlettiler. Her ne kadar Filistin’in yiğit evlatları bu mübarek mekânı korumaya çalışıyorlarsa da maalesef istedikleri sonuca ulaşamıyorlar. Yani tekrar siyonistler fırsat buldukça Mescidi Aksa’yı işgal ediyorlar. Filistin’deki kardeşlerimiz tüm imkânlarını seferber ettikleri halde maalesef siyonistler alçakça saldırılarından vazgeçmiyorlar. Ümmetin dağınıklığından cesaret alan bu mel’un kavim, hal böyle devam ettikçe de müslüman kardeşlerimize ve kutsallarımıza, ilk kıblemize saldırmaktan vazgeçmeleri mümkün görünmüyor.
İİT (İslam işbirliği teşkilatı), Arap birliği ve BMGK ( Birleşmiş milletler güvenlik konseyi) yine acil(!) toplanıp muhtemelen cılız bir sesle İsrail’i kınayacaklarmış. İistediğiniz kadar İsrail’i kınayın. İstediğiniz kadar protesto edin anlayacağı dilden cevap verilmedikçe bu kudurmuş kavim katliam ve cinayetlerine devam edecektir.
Her yıl İsrail mallarını bir süreliğine boykot ediyoruz, basına bir şekilde demeçler veriyoruz, gerek devlet nezdinde ve gerekse de STK’lar nezdinde İsrail’ tel’in ve protesto ediyoruz. Sonuç, malumunuz… Yani anlayacakları dilden konuşmasan sonuç hep aynı olur, cinayet ve katliamlar devam eder.
Bölgede söz sahibi olan Türkiye, İran ve eğer samimi iseler Suudi arabistan öncülüğünde Pakistan, Ürdün, Irak, Katar vb. İnsaf sahibi müslüman ülkeler önce İsrail’e destek veren başta ABD olmak üzere sözkonusu devletler ile tüm ilişkilerini kesip ortak bir Kudüs ordusu kurarak İsrail alçağına gerekli cevabı vermelidirler. Barışmış, eşit iki ülke modeliymiş, ılımlı politika imiş emin olun bu benzeri tüm politikalarınız beş para etmez. Caydırıcı olmazsanız, daha çok müslümanın kanı dökülür, mahremiyetlerimiz çiğnenir ve canımız yanar. Alçak siyonistler HER GÜN kadın, çocuk, genç ve yaşlı demeden müslüman kardeşlerimizi ya şehit ediyor veya zindana tıkıyor. Bununla da yetinmeyip evlerini tonlarca boba ile imha ediyor, topraklarını gasp ediyor. Hiç mi devlet olarak müslüman bir ülke gayrete gelmez. Peygamberimiz’in miraca çıktığı bu kutsal belde, birçok peygamberin medfun bulınduğu Kur’anın ifadesiyle mübarek mekân… Daha ne olması lazım ki istirhatimizi bi zahmet bozalım… Oradaki kardeşlerimiz büyük boykotlarla, işkence ve eziyetlerle, tarifsiz zahmetlerle direnişlerine devam ederlerken ümmet olarak daha neyi bekleyeceğiz?
Elbette ki STK’ların Mescidi Aksa konusundski hassasiyet ve çabaları çok kiymetli ve değerlidir. Fakat Sivil toplum kuruluşların manevra alanları sınırlıdır. Askeri seçenekleri ve güçleri yoktur mesela. Ama müslüman devletlerin askeri gücü, silah sanayisi ve teknolojileri vardır. Hiçbir endişeye kapılmadan İsrail hayduduna karşı askeri seçeneklerini mutlaka aktifleştirmelidirler. Eğer İsrail’e karşı askeri bir koalisyon kurulursa ve bu güç görevini icra ederse o zaman siz görün İsrail terör şebekesini.
Elbette ki Rabbimiz zalime bir süre mühlet verdikten sonra bir vesile ile zulmüne son verir. Bu konuda imanımız tamdır. Ama acı olan müslümanların dağınıklığı, müslüman ülkelerdeki idarecilerin büyük bir kısmının neme lazımcılığı ve benmerkezci bir hayat felsefesini benimsemiş olmamız. Eğer ümmet birlik ve beraberliğini becerebilse ne siyonistler ve ne de başka bir küfür şebekesi müslümanlara zarar verebilir. İsrail’siz yarınlar dileğiyle…