Bir seherin şafağında baharın
müjdesidir mescid. Baharın çiçekleri secde, bülbülü ise sacittir. Kuran,
sacidin nağmeleri, melekler ise şahitleridir. Dua dua yükselir göğe ruhlar,
esfelden eşrefe bir yolculuğa… Alınlar secdeye alçaldıkça, ruhlar yükselir semaya.
Dünyanın türlü ızdırabından bir
kaçıştır, özgürlüğe varıştır mescid… Dünyanın nice hali vardır. Geneli ise
insana sadece yüktür. Sen dünyaya yarlandıkça, dünya sana bar ( yük ) olur.
Dünyadan istediğini umman insanoğlu maalesef hasaretten başka bir hâsılat elde
edemez. Sen dünyaya daldıkça, dünya sana nazlanır. Sen ardından koştukça, o
senden kaçar. Sana bir veren dünya, senden on ve hatta yüz alır. Ve nihayetinde
büyük bir hasret bırakır kalpte. Bu hasrete kapılan insanoğlu büyük bir
hastalığa müptela olur. Elde ettikçe, daha çok ister. Mal, mülk, araba,
şatafatlı bir hayat… İster bu hale dünyevileşme deyin, ister maddeperestlik
deyin. Ne derseniz deyin bu insan tipi kaybolmuştur ve kaybetmiştir. O “ ARAYAN BULUR” felsefesinin zıddındadır.
O, kaybettiğine karşılık neyi bulmuş, bulsa bulsa başına büyük ve tarifi
imkânsız, dermansız bir bela bulmuştur…
Ey türlü belalara müptela garip ve o
kadar da nasipsiz insan, sen bin yıl da arasan huzuru, onu maddede bulamazsın.
Madde insanoğluna hiçbir zaman huzuru temin edememiştir. Belki maneviyat ile
beraber huzuru vermiştir. Dikkat edin, mütevekkil olan bir fakire misafir
olduğunuzda, evindeki huzuru hemen farketmişsinizdir. Ama ve lakin gözünü hırs
bürümüş zenginin şatafatlı, bir o kadar da gösterişli sofrasına davetli
olduğunuzda ne bir tat alırsınız ve ne de bir huzur bulursunuz o sofrada.
Huzur arayanlar, mescitlere koşsun,
huzura hasret kalanlar mescidlerin manevi atmosferine varsın, huzuru doyasıya
solmak isteyenler, mescidleri mesken edinsin.
Tekvir suresi 26. Ayette Rabbimiz “ Fe Eyne Tezhebune” diyor. Siz nereye
kaçıyorsunuz, nereye gidiyorsunuz ey insanlar diyor. Rabbinizden başka kaçacak
bir yer mi var ki, rabbinizi unutup onun yarattıklarına umut bağlıyorsunuz.
Ondan başka size gerçek ve ebedi dost mu var ki, onu tanımaktan, ona itaat
etmekten ictinab ediyorsunuz. Yazık değil mi insanlığınıza ve insaniyetinize ki
Rabbiniz sizi ahseni takvim olarak yarattı fakat siz illa esfele derelerine
atlıyorsunuz. En yüksek makamdan en düşük seviyeye düşüyorsunuz…
Bakın rabbimiz ne güzel buyuruyor “ Ya
Eyyuhel İnsanu Ma Ğarreke bi Rabbikel Kerim”( İnfitar 6. Ayet) Kerim olan
yani sana karşı sınırsız cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir, diyor
Rabbimiz. Seni geçici dünya ile aldatan nedir? Seni, senden daha çok sevip her
türlü nimetine garkeden Rabbine karşı ne oluyor ki bu kadar lakayt kalıp
emirlerine itaat etmiyorsun? Bu üç günlük dünya menfaatine değer mi, yani…
Ebedi bir hayata karşılık birkaç günlük dünyaya aldanmaya değer mi aziz
kardeşim…
Öyleyse ey memur kardeşim, ey esnaf kardeşim, ey genç, yaşlı kardeşim, dünyada
huzuru, ahirette de ebedi saadeti bulmak istiyorsanız, yüzünüzü dünyadan
çevirin ve Allah’a ulaşmanın en güzel sembolü olan mescitlere koşun. O mesctler
ki ebedi bir hayatın girizgâhıdırlar. Ne mutlu kalbinde mescit aşkı
taşıyanlara, ne mutlu mescitler ile ihya olanlara…
Bu Vesile İle Son Günlerde Tekrar
Mescidi Aksa Ve İçerisinde İbadet Eden Müminlere Saldıran Terör Çetesi İsrail
Haydutlarını Telin Eder, Er Geç Bu Haydutların Büyük Bir Bela İle Yeryüzünden
Silinmelerini Züntikam Olan Rabbimden Niyaz Ederim… Selam ve Dua İle