Geçen haftaki yazımızda namaz öncesi şartlara değinmiştik. Bu hafta ise namaz öncesi şartların fıkhi bazı hükümlerine değineceğiz. Bu hükümler günlük hayatta namaz ile ilgili aklımıza takılabilecek sorulara cevap bulma açısından önemlidir.
Setr-i Avret hakkında;
a) Bir erkeğin vücudunu saran şeffaf bir elbise ile namaz kılması caiz değildir. Namazda giydiği elbise vücut hatlarını gösterecek şekilde şeffaf olmayıp ama dar ise, bu şekilde namaz kılarsa mekruhtur. Erkeğin kısa kollu gömlek ile namaz kılması sahihtir. Kolları sıvalı bir şekilde namaz kılmak bütün ulemaya göre mekruhtur.
b)Kadınlara gelince; vücudun rengini gösteren elbise ile namaz kılamazlar. Saçın rengini gösteren tülbent ile namaz kılamaz. Örtünün şartı vücudun renginin ve hatlarının görünmesine mani olacak kalınlıkta ve genişlikte olmalıdır. Aksi halde örtünme sayılmaz ve bu halde namaz kılınırsa iadesi gerekir. Kadın ince çorap veya ince eşarp ile namaz kılarsa namazı sahih olmaz.
İstikbal-i Kıble hakkında; Kıblenin hangi tarafta olduğunu bilmeyen biri, yanında kıble yününü bilen biri varsa ona sorması gerekir. Kıbleyi bilen biri varken ona sormayıp kendisi ictihad ederek kıble yönünü tayin ederse ve yöneldiği yönün kıble olmadığı ortaya çıkarsa kişinin namazı iade etmesi gerekir. Kıble yönünden 45 derece sağa-sola sapmalar kıbleden sapma sayılmaz.45 dereceden fazla bir sapma söz konusu ise kıbleye yönelme şartı aksamış olur.Kıblenin hangi tarafta olduğunu bilmeyen biri,kıble yönünü soracak birini bulamaz ise yıldız, güneş, rüzgar gibi doğal alametlere dayanarak kıble yönünü tayin etmeye çalışır ve tespit ettiği yöne yönelerek namazını kılar.Sonradan tespit ettiği yönün kıble olmadığı ortaya çıksa bile, kişi kıbleyi bulma noktasında bazı alametlere dayanarak yönünü tayin ettiği için namazı yeniden kılması gerekmez.Ancak namaz esnasında kıble yönünün yanlış olduğunu anlarsa namazını bozmadan doğru yön olduğunu düşündüğü cihete dönerek namazını tamamlar.Binek üzerinde kıbleye yönelme hususuna gelince;Zaruret durumlarında binek üzerinde namaz kılmak caizdir.Örneğin kişi tirende yolculuk yapıyorsa ve tirenin durması söz konusu değilse kişi oturduğu yerden namazını kılar.Bir kimse namaz esnasında herhangi bir özür olmaksızın göğsünü kıbleden çevirirse namazı bozulur.Hastalık, düşman veya yırtıcı hayvan korkusu gibi sebeplerle kıbleye dönme imkanı bulamayan kimse, kendisi için en rahat yön hangi yön ise o tarafa döner.
Vakit hakkında; Bir namazın özürsüz olarak vaktinde kılınmaması ve ileriki bir vakitte kaza edilmek üzere ertelenmesi doğru bir yöntem olmayıp günahtır. Unutma veya uyku gibi mazeretler sebebiyle namaz kılınmamış ise uykudan uyanıldığında veya hatırlandığı anda kılınması gerekir. İhmal edip ve tembellik edip kılınmamış bir namaz söz konusu ise İslam âlimleri bu konuda namazın kaza edilmemesi gerektiğini söylemişlerdir, çünkü ihmal ve tembellik mazeret değildir. Ve bu durumda kişinin günahından tevbe etmesi gerekir. Namazın kılınmasının mekruh olduğu vakitler;Hiçbir namazın kılınmayacağı üç mekruh vakit vardır;1-Güneşin doğmasından yükselmesine kadar(güneşin doğmasından yaklaşık 45 dakika sonraya kadar) 2-Güneş tam tepedeyken 3-Güneşin batma esnası(Güneşin kızarıp gözleri kıpıştırmadan rahatlıkla bakılacak hale geldiği vakittir.)
Niyet hakkında; Hanefilere göre; dil ile niyet etmek şart değildir. Vesveseyi def etmek için yapılacaksa dil ile niyet etmenin sakıncası yoktur. Şafiilere göre; dil ile niyet getirmek menduptur. Ta ki dil bu hususta kalbin tercümanı olsun. Malikilere göre; Niyeti dil ile getirmek meşru değildir. Vesvese var ise onun def’i için niyeti dil ile getirmek menduptur. Hanbelîlere göre; Onlar da Şafiilerin görüşündedirler.