Allah'ın adıyla
Allah'a (cc) ve ahirete iman etmiş Mü'minler olarak ibadetlerimize çok önem vermeli ve bunları hakkıyla yerine getirme hususunda hassas davranmalıyız. İmtihan diyarı olan şu dünyada insanın ibadet etmekle mükellef olduğunu ve hayatın ancak ibadet ile anlam kazanacağını hiçbir zaman hatırdan çıkarmadan hareket etmeliyiz. Nitekim Kur'an'ı Kerim'de: 'Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım' (Zariyat 56) buyurulmaktadır.
İslam'da ibadet üç şekilde yapılır. Bunlar;

a) Beden ile yapılan ibadetlerdir ki namaz ve oruç bu kısma girer.

b) Mal ile yapılan ibadetlerdir ki zekat bu çeşit bir ibadettir.

c) Hem beden hem de mal ile yapılan ibadetlerdir ki hac böyle bir ibadettir.

Müslüman olarak bizler; Allah'ın (cc) hiçbir insanın ibadetine ihtiyacının olmadığını, bilakis bütün insanların her yönüyle Allah'a (cc) muhtaç olduğunu, ibadet etmekle Rabbine karşı kulluğunu yerine getirdiğine bilmeli ve bu şuurla hareket etmeliyiz.

Ancak yapacağımız ibadetlerin hakkını verebilmek ve Allah'ın (cc) razı olacağı şekilde yerine getirebilmek için öncelikle bu ibadetler hakkında gerekli bilgiyi detaylı bir şekilde öğrenmeliyiz. Özellikle namaz, zekat, oruç ve hac ibadetleri ile ilgili farz ve sünnetleri öğrenmeliyiz. Her konuda olduğu gibi bu konuda da bizim için en güzel örnek Allah Rasulü olduğundan, O'nun hayatını iyice öğrenmeli ve bu konulardaki uygulamalarına bakmalıyız.

Namazı nasıl kılmış, orucu nasıl tutmuş, ailesi içindeki yaşantısı nasıl olmuş, arkadaşları, komşuları, akrabaları ile münasebetleri nasıl olmuş, bunları öğrenmeli ve kendimize bunlara uydurmalıyız. Nitekim Kur'an'ı Kerim'de bu konuda bize şu şekilde yol gösterilmiştir: 'Andolsun ki Resulullah sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir' (Ahzap 21)

Peygamber (sav), namaza çok önem verirdi ve vakitlerinin önemli bir kısmını namazla geçirirdi. Namaz konusunda O (sav), şöyle buyurmuştur: 'Namaz gözümün nuru ve süruru kılındı' (Nesai)
Onun için bizler; namazları mazeret olmadıkça ilk vakitlerinde kılmalı, imkan olursa camiye gidip cemaatle kılmalı, eğer böyle bir imkan yoksa evde veya bulunduğumuz yerde cemaatle kılmaya gayret göstermeliyiz. Bu konuda rivayet edilen hadislerden ikisi şu şekildedir: Resülullah'a (sav), 'Hangi amel efdaldir?' diye sorulmuştu, şu cevabı verdi: 'İlk vaktinde kılınan namaz!'(Ebu Davut, Tirmizi, Müslim, Buhari)

İbnu Ömer (ra)'den şöyle rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurmuşlardır: 'Cemaatle kılınan namaz, ayrı kılınan namazdan yirmiyedi derece üstündür. ' (Buhari, Müslim)

Farz namazlarla yetinmemeli, Allah'a (cc) yaklaşmak ve rızasını kazanmak için vesileler aramalıyız. Dolayısıyla farz namazlara tabi olan sünnetleri kılmalı, bunları geçerli bir mazeret olmadan terk etmemeliyiz. Teheccüt, duha, evvabin, vitr, teravih gibi namazları devamlı kılmayı alışkanlık haline getirmeliyiz.

'Ey iman edenler! Allah'tan korkun. O'na yaklaşmaya vesile arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz. ' (Maide 35)
Orucun kişiyi Allah'a (cc) yaklaştıran büyük bir vesile olduğunu, aynı zamanda nefsi terbiye edip nefsin kötü arzularına karşı güçlü bir kalkan olduğunu bilerek, nafile oruçlara önem vermeliyiz.

Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: 'Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Kim Allah Teala yolunda bir gün oruç tutsa, Allah onunla ateş arasına, genişliği sema ile arz arasını tutan bir hendek kılar. '' (Tirmizi)
Bundan dolayı geçerli bir mazeretimiz yoksa Ramazan ayındaki farz oruç ile yetinmemeli, Rabbimize daha çok yaklaşmak ve nefsimizi oruç ile terbiye etmek için nafile oruç tutmalıyızr.

Hz. Aişe (ra) anlatıyor: 'Resulullah (sav) pazartesi ve perşembe günlerinde oruç(la sevap) arardı. ' (Tirmizi, Nesai, İbnu Mace)
Hz. Ebu Zerr (ra) anlatıyor: 'Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Kim her ayda üç gün oruç tutarsa işte bu, yıl orucu olur. Allah Teala hazretleri bu hususu te'yiden kitabında şu ayeti indirdi: 'Kim bir hayır işlerse o kendisinden on misliyle kabul edilir' (En'am 160). Bir gün on misliyle kabul ediliyor. ' (Tirmizi, Nesai)

Mali durumumuz müsait ise ve bu sebeple bize zekat düşüyorsa, zamanında ve hassasiyetle bunun hesabını yapmalı ve zekatımızı zamanında vermeliyiz. Zekat haricinde ise infakta bulumalı ve malımızı temizlemeye gayret etmeliyiz.

«Onlar (O Mü'minler) ki ğayba iman ederler, namazı hakkıyla kılarlar ve onlara verdiğimiz rızıklardan infak ederler» (Bakara 3)
Aynı şekilde mali durumumuz müsait hac farizasını yerine getirmek için hacca gitmeye çalışmalıyız. Özellikle de genç iken gitmeye ve geciktirmemeye çalışmalıyız.

Hiçbir zaman Rabbimizi hatırımızdan çıkarmamalı ve bu konuda gaflete düşmemeliyiz. Her an Allah'ı (cc) hatırlamalı ve hem kalbimizle hem de dilimizle O'nu zikretmeliyiz.
'Dikkat edin, kalpler ancak Allah'ı zikretmekle huzur bulur' (R'ad 28)
Allah'a emanet olun.