Bir Müslümanın en önemli özelliği; İnandığı gibi yaşamak… Tüm mesele bu...
Sorun tam da burada: İnandığımız gibi yaşamıyoruz…
Neye inanmışsan ona göre hayatını idame ettirmelisin yoksa sana başka bir şey derler.
Bir buçuk milyarı bulan müntesibiyle dünyaya hükmetmesi gereken Müslüman toplum maalesef ayaklar altında. Katledilen, yerinden yurdundan sürülen, aç bırakılan, yerlerde sürülen, paramparça edilen zavallı Müslümanlar!

Birbirine düşman edilen, birbirinin kanın dökmekte bir beis görmeyen, cehalet batağına düşürülmüş garip Müslüman.
İnandığı dini kaynağından yani bizzat Allah'tan, O'nun buyruklarından, vahiyden, vahyin bizzat uygulayıcısı peygamberinden değil de başkalarından öğrenen Müslümanların bu duruma düşmeleri kaçınılmaz sondu.

Böyle de oldu. Kur'an tevhide çağırdı, birlemeye çağırdı, Allah'tan başka bütün putları, tağutları, ilahları reddedin dedi ama Müslümanlar Allah'la beraber ne kadar put, tağut, velhasıl ilah edindiği ne süprüntü varsa heybesine doldurdu.

Kur'an birliğe çağırdı, ırklar, renkler, diller, beyaz siyah zenginliğinizdir; bunlar sizi ayıran değil birleştiren unsurlardır dedi. Müslüman dinlemedi herkes kendi tarafına çekti, üstünlüğü takvada değil ırklarda, dillerde, kültürlerde aradılar. Bitiş süreci böyle başladı.

Kuran en güzel ahlaka çağırdı. Doğru olun, dürüst olun, sakın yalana bulaşmayın, asla emanete hıyanet etmeyin, borcunuza, sözünüze, ahdinize, eşinize dostunuza sadık kalın dedi.
Günümüz Müslümanının genelde güzel ahlakla hiç işi olmadı,
Doğrulukla, dürüstlükle adamakıllı tanışmadı bile,
Yalan dolan günlük rutini,
Emanet öz babasının malı,
Borcunu vermese de, verdiği sözü tutmasa da, ahdini yerine getirmese de, sorun değil,
Eşini, dostunu aldatmada sıkıntı yok, Allah affeder. Yüce Rahmet sahibi!
Böyle oldu Müslüman. Ne yazık.
Müminlerin özelliklerini anlatan ayetlere ne kadar ters değil mi?
En güzel ahlakı anlatan hadislerle birebir zıt.
Asrı saadetten asrı zulmete geldik.
Ülkede beş vakit namazını kılan Müslümanların sayısı yüzde 10'nu bile bulmuyormuş!
Sabah namazı çok daha düşük seviyelerde.
Cuma namazlarındaki kalabalığa bakıp Elhamdülillah memleket Müslüman, umutsuzluğa gerek yok diyecekken, bu kadar müminin neden diğer vakit namazlarına gelmediklerini hatırlarsın efkarla!
Ramazanda coşkulu ibadetlerle coşan, gündüzü oruçla geçirip, iftar, sahur sofralarındaki huşuya bakıp memleketimiz Müslüman çok şükür dedikten sonra, geri kalan mübarek 11 ayı hatırlayınca nasılda kasavet basar, hüzün yakar yüreğini.

Zekat istenirse verilir oldu. Genel olarak Müslümanlar ne kadar maldan, hangi maldan, kime ve ne zaman zekat vermesi gerektiğini bilmiyor bile.
Hac kültürel bir ibadet oluverdi. Zamanı gelince gideriz, Hacı lakabını alabilme yarışına döndü. Turistik bir geziye dönüştü İslam'ın beş şartından biri.
Kelime-i Tevhidi yaşaması, yaşatması gereken, doğruluk ve dürüstlük abidesi olması gereken Müslüman!

İnancını bütünüyle kuşanan, imanı göklere varan, ameli yeryüzüne kök salan, iyiliği anlatıp kötülükten sakındıran, kalbinde Mümine zerre kadar kin ve adavet bulunmayan Müslüman.
Edep haya timsali olması gereken Müslüman!
Yüreğinde eğrilik bulunmayan, olduğu gibi görünen, her hayırlı kapının eşiğinde biten Müslüman.

Onlar yani müminler;
Allah'ın adı anıldığında kalpleri ürperen, asla şirk koşmayan, namuslarını (ırzlarını)koruyan, zinaya asla yaklaşmayan, namazlarını huşu içinde ve doğru olarak kılan, anne ve babalarına öf bile demeyen, boş şeylerden tümüyle yüz çeviren, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir.

Yine onlar;
Asla zanda bulunmayan, cahillerle asla tartışmayan, kınayıcının kınamasından korkmayan, asla yalan söylemeyen, emanetlerine ihanet etmezler, söz verdiklerinde sözünde duran, zekatlarını hakkıyla verenlerdir.

Onlar; Yetimin hakkını asla yemezler, yolda kalmışlara yardım ederler, kafirlere karşı sert, birbirlerine karşı merhametlidirler, insanların kusurlarını affederler.
Onlar yalnızca 'Ona dayanıp güvenirler, kafirler ile Allah yolunda savaşırlar, darlıkta da bollukta da infak ederler, kızdıkları zaman öfkelerini yenerler, başkalarının ilahlarına sövmezler, haksız yere bir cana kıymazlar.

Allah'ın ayetlerini az bir pahaya satmazlar, hakkı bile bile gizlemezler, inananlara 'sen mü'min değilsin' demezler, resullerden hiçbirini birinden ayırt etmezler, yeryüzünde alçak gönüllü olarak yürürler.

Onlar: ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yaparlar, helal ve temiz olan şeylerden yerler, asla yalan şahitlik yapmazlar, dillerini eğip bükerek(geveleyerek )konuşmazlar, insanlar arasında adaletle hükmederler, yoksulluk yüzünden evlatlarını öldürmezler.

Onlar: yeminlerini hiçbir zaman bozmazlar, adaklarını yerine getirirler, ahdini yerine getirirler, anlaşmayı bozmazlar, yakınlarına(akrabalarına)yardım ederler, yolda kalmışlara ve hastalara yardım ederler.

Onlar: yoksullara ve esir düşenlere yardım ederler, zorda, darda ve savaş anlarında sabrederler bakara, verilen rızıktan yerli yerince harcarlar, geceleri az uyurlar, onlar o gün yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar.
Onlar: insanlara iyiyi emreder, kötülükten de alıkoyarlar, açıklanınca hoşlarına gitmeyecek şeyleri sormazlar, yapacakları işlerde kendi aralarında danışırlar, onlar gerçekten felaha kavuşanlardır
Dinleyip itaat edenlerden olmak üzere, Allah'a Emanet Olunuz.