Okullarda yarıyıl başladı. On sekiz milyon ilk ve ortaokul öğrencisi yeni döneme başladı. Yeni dönemin başlamasıyla sorunlar da kendisi gösteriyor. Birçok okulda öğretmen açığının olması bununla birlikte şubat döneminde özür grubu atamalarının yapılması, boş olan merkezi okulların öğretmen açığını kapatmasına karşılık taşradaki okullarda öğretmen açığı daha fazla artmıştır.

Milli Eğitim Bakanlığı genelde bu sorunları ücretli öğretmenlerle kapatmaya çalışması ne kadar doğru acaba? Farklı branştaki öğretmenleri kendi branşları dışındaki dersleri verdirmeye yönlendirmesi açık bir yanlıştır. Sadece derslerin boş geçmemesi ve maliyetin düşürülüyor olması mantığıyla hareket ediliyor olması son derece hatalıdır.

Bir örnek verirsek, imamların Din Kültürü veya Arapça ve benzeri derslere girmesi o dersin kalitesini nasıl etkileyeceği açıktır. İmamların bilgi konusunda donanımlı olmalarına karşın pedagojik yönden yetersiz olmaları derslerin amacına ulaşmasını engeleyecektir.

Bir an önce yeterli düzeyde öğretmen ataması yapılmalıdır. Sözleşmeli öğretmen ataması gibi bir tuhaf uygulamadan da kaçınılmalıdır.
Yeni müfredatın oluşması eğitimdeki sıkıntılı olan bazı konuları çözmesine karşılık asıl önemli olan bu müfredatın uygulanabilir olmasıdır.

Okullarda birçok dersin müfredattaki konuları yeterince uygulanamadığı bir gerçektir. Müfredat sadece taslak olarak kalıyor.
Örnek olarak Fen Bilimleri için laboratuarsız bir okulda müfredat ne kadar uygulanabilir ki? Öğrenciler ders konularını sadece teorik olarak öğrenebiliyorlar. Sınıf öğretmenlerinin ellerinde yeterli araç gereç olmaksızın öğrencileri ne kadar eğitebilecekleri malumdur.

Din Kültürü dersinde öğretmenin ibadetler konusunda teoriden öteye geçememesi ayrı bir sorundur.
Her okulda Din kültürü dersinin atölyesi sayılabilecek mescit bulunmamaktadır. Olsa bile okulun en berbat yerinde rutubetli karanlık bölgede öğrenciler asla buralara girmek istemezler ve girseler bile bu kötü şartlardaki mekanlarda ibadet etmek istemezler.

Yine Beden Eğitimi derslerinde kış bölgesi olan ilimizde sınıflarda ne kadar beden eğitimi işlenecek. Öğretmenler satranç, dart türü oyunlarla dersleri geçiştirmek zorunda kalıyorlar.
Meselenin özüne gelirsek, öncelikle okulların fiziki şartlarının iyileştirilmesi gerekir. Geçmiş yıllara nazaran iyileşme olsa da maalesef bu genelde merkezi okullarda olmakta, taşradaki okullar bu yönleriyle çok geri durumdadırlar.
Milli Eğitimin idari alanda yaptığı bazı iyileştirmelere karşılık özellikle sözleşmeli görevlendirmeyle müdür ve müdür yardımcılığı atamaları tam bir kaos oluşturmuştur.

Öğretmenleri adeta müdürlerin elinde oyuncağa çevirmiştir. Gerek sosyal medyada gerekse de yetkililer tarafından öğretmenlerin sürekli eleştirilmesi öğretmenlerin toplum içerisindeki saygınlığının yok olmasına neden olmuştur.
Toplumu şekillendiren öğretmenlere itibarlarının yeniden kazandırılması ve hak ettikleri değeri almaları gerekir.

Dünyada üstün bir konuma gelmek istiyorsak bilgiye önem vermeli bunu söz olarak değil eylem olarak da yapmalıyız.

Gereksiz projelerle kaynaklarımızı harcamamalı, okullardaki eksiklikleri gidermeliyiz. Hazırlanan müfredatın ve eklenecek olan yeniliklerin objektif olarak bilimsel ve kültürümüzle barışık olmasına dikkat etmeliyiz. Asıl bağımsızlık ve özgürlük kendi değerleriyle büyüyen, güçlenen bir topluluk olmaktır.
İkinci öğretim yılında tüm öğretmen ve öğrencilerimize sağlık, mutluluk ve başarı dileklerimle...
Allah'a emanet olunuz..