Hz. Âdem’den günümüze kadar bildiğimiz veya bilmediğimiz birçok kıssa gerçekleşmiştir. Ama gerçekleşen bunca kıssaya rağmen insanlar gaflet içinde yaşamaya devam etmiştir. Gerçekleşen kıssalar insanların ibret alması için birer kılavuz iken insanlar ibret almak yerine adeta gerçekleşen kıssanın aynısının başına gelmesini arzular gibi davranmıştı, davranıyor ve davranacak gibi…

Günümüze kadar o kadar kıssa vuku bulmuş ki bizler saymaya kalksak herhalde bitiremeyiz. Her ne kadar tarih kaynaklarında söz konusu kıssaların bir kısmı yer alsa da bir kısmı da tarihi kaynaklarda yer almamaktadır. Ama bunca kıssa gerçeklemişken insanların ders ve ibret almamasındaki hikmet ne olabilir?

Evet, işin üzücü tarafı da bu zaten… Önceki neslin başına gelenler sonraki nesil için bir nimettir. Yaşanmış olumsuz olayların insanların hayatında bir daha gerçekleşmemesi için sonraki nesil olaydan kendi payına düşeni almalı ve kendilerinden sonraki nesle de kıssadan hisse yapma ahlakını miras bırakmalıdır.

Evet, yukarıdaki sorunun cevabını birkaç madde halinde vermeye çalışalım;

1- Kıssaya sebep olan şeylerin insanlar tarafından unutulması; unutmak insanoğlunun fıtratına yerleştirilmiş bir nimettir. Ama bu unutkanlığın nimet olması gerçekleşen olayların acı ve keder yönünün insanları çok meşgul etmemesi ve haliyle hayatını zehir etmemesi içindir. Gerçekleşen olayların bir daha yaşanmaması içinse insanların olaya sebep olan veya olabilecek olan şeyleri unutmaması gerekir. Aksi halde kıssanın gerçekleşmesine sebep olan şeyler olayın bir daha gerçekleşmesine sebep olacaktır ki bu durum önceki olaya nazaran daha acı bir netice verir. Çünkü tekrarı yaşanan musibet insanın aciz bedenine çok ağır gelir.

2- Nefsin ve öfkenin esiri olmak; tarihten günümüze kadar birçok kıssa, ya bir anlık öfkeden ya da işi kötülüğü emretmek olan nefsin esiri olmaktan kaynaklanmaktadır. Nefsin ve öfkenin tesirinde kalmış bir toplumun önceden yaşanmış bir kıssayı bir daha yaşaması an meselesidir.

3- İnsanların meselelere çözümcü yaklaşmaması; hayat içerisinde insanların başına gelen birçok kıssanın sonraki süreçlerde bir daha gerçekleşmesi insanların meselenin çözüme kavuşturulmasına yönelik çözümcü davranmamasıdır. Bölgemizde dahi gerçekleşen kan davalarında kan davasının devam etmesi insanların çözümcü davranmak yerine yangına körükle gitme ahlakına sahip olmasındandır. Bu mantıkla hareket eden hiç kimse hayırlı bir netice alamamıştır.

4- İslami yaşantının toplum içinde azalması; gerçi en büyük sebep budur. Çünkü kıssadan hisse edinme ahlakını en iyi veren nizam İslam nizamıdır. Onun dışındaki her türlü nizam, hissesiz kıssaların bitmediği bir toplumun yetişmesine sebep olacaktır. İslam ise, hayatın her alanına sirayet eden bir nizamdır. Hayatın her alanına sirayet bir nizamın insanları her yönüyle terbiye etmesi ise mümkündür ki bunu tarihten biliyoruz. Yani delil getirmeye hacet yoktur.

Meselenin detayına indiğimiz de kıssaların tekrar etme sebeplerini çoğaltabiliriz. Ama ana hatlar itibariyle sebepler bunlardır. Fakat şu bir gerçektir ki hali hazırda toplum içerisinde kıssadan hisse edinme ahlakı zayıflamaktadır. Söz konusu zayıflama ise gerçekleşmiş olan kıssaların tekrar gerçekleşmesi sonucunu doğuracaktır. Bilhassa toplum içerisinde bilinçli ve İslami ahlaka sahip olan Müslümanlar bu konuda çevresini bilinçlendirmelidir. Bu bilinçlendirme o kadar önemlidir ki gelecek neslin yaşanmışı bir daha yaşamamasına vesile olacaktır. “Hadiselerden ibret almayanlar kendileri hadiselere ibret olurlar”

Kıssadan hisse ahlakına sahip bir toplum olma temennisiyle…