Rahman olanın adıyla. Rahman’ın has ve halis kullarına selam olsun…

   Dikkat kelimesi hayatımızda önemli bir yer işgal etmektedir. Trafikte, fabrikalarda, askeri tesislerde, deniz ve ormanlık alanlarda hâsılı sayısız yerde bu kelime ile karşılaşırız. Bu kelime bizleri olası tehlikelere karşı uyarmakta belki de hayatımızı kurtarmaktadır. Dikkat kelimesi emniyet ve selametin sebebidir, desek yanılmayız…

   Hayatımızın her alanında, sadece coğrafik anlamda değil manevi anlamda da aslında bu kelime vazgeçilmezimizdir veya vazgeçilmemiz olmalıdır. Allah azze ve celle’nin her iki dünyamızın da selameti için belirlediği kaide, kural ve prensipler vardır. Örneğin trafikteki kurallara uymamız nasıl ki hayati öneme sahiptir, ilahi kurallara uymamız da hem hayati ve hem de uhrevi büyük öneme sahiptir. Dünyevi kurallara uyulmadığı zaman nasıl ki kargaşa, başıboşluk ve keşmekeşçıkıyorsa, ilahi prensiplere de uymadığımız zaman her iki dünyamız da darmadağın olur. Basit bir trafik kuralına uyulmadığı zaman bir süre hapis cezası veriliyor. Kaldı ki ebedi bir hayatın programı var önümüzde. Biz buna yani ilahi yasalara uymasak uhrevi cezalar kaçınılmazdır.

   Muhterem okuyucu kardeşim; sen bir esnaf, memur, öğrenci veya asker olabilirsin. İçerisinde bulunduğun konum itibariyle çok sıkı kural ve disipline muhatapsın. İşlerinin amir ve memur, patron ve işçi, öğrenci ve öğretmen, komutan ve asker dengesinde mükemmel yürümesini istiyorsan, senin için belirlenmiş olan disipline uymak zorundasın. Belirlenen kurallara uyduğun zaman rahat ve huzuru elde edeceğini yakinen tecrübe etmişsin ve de biliyorsun. Kurallara uymadığında ise işini, iş dostlarını, meslek ve ünvanını her an kaybedip belirli bir cezaya çarptırılabileceğini de bilmektesin. İşte bunun gibi sen ebedi bir hayatın kapısında bekliyorsun. Her an bu kapıdan içeri girebilirsin. Karşılaşacağın ceza ve mükâfatı dünyadaki davranışların belirleyiverecektir. Dolayısıyla her iki dünyanın da sahibi olan Allah’ın emirlerine ve yasaklarına uymakla mükellefsin.

   Dikkat kelimesi hayatımızın her alanına hâkim olmalıdır. Mesleğimiz, iş ve ünvanımız ne olursa olsun, Allah’ın meleklerinin her an bizimle beraber olduklarını ve tüm davranışlarımızı en ince ayrıntısına kadar kaydettiklerini hatırımızdan çıkarmamalıyız. Elimiz, dilimiz ve ayaklarımız harama yeltendiklerinde dikkat demeliyiz. Gözümüz ve gönlümüz harama meylettiğinde dikkat demeliyiz. İnsanlara zarar verebilceğimizde dikkat demeliyiz. Dikkat ey nefsim seni gören, işiten, duyan ve her halini zapturapt altına alan yaratıcın var, onun emirlerine uy, kitabına sarıl, abit ol, rahat edersin. Yoksa ebedi bir cehennemi boylarsın, diye nefsimizi her an ikaz etmeliyiz. 

   Hayatın keşmekeşi, sıkıntı ve musibetleri çoktur. Bu kalabalık dünyada bazen Rabbimiz ile baş başa kalalım. Farz ibadetlerimizin dışında sünnetlere de riayet edelim. Camide herkes dağıldıktan sonra bir köşeye çekilip tefekkür deryasına dalalım. İçten içe Rabbimize yalvarıp, dua, niyaz ve istiğfarda bulunalım. Günahlarımızdan nasuh bir tövbe ile tövbe edelim. Nefsimizi hesaba çekelim. Dünyevi problemlerden kurtulmak için, Allah’ın rızasına ermek için yine Allah’a sığınalım. Kendimize, ailemize, dost ve akrabalarımıza, dünya Müslümanlarına çokça dua edelim. Böylelikle mümkünse her gün bir tefekkür programımız olsun. Ayrıca peygamber Efendimizin yaptığı günlük zikirleri alışkanlık edinelim. Nasihat anlamında ailemizi ihmal etmeyelim. Ancak bu şekilde huzuru yakalayabiliriz.

   Hayatının her alanında dikkatli olan, Rabbülalemin’in belirlediği sınırlara DİKKAT edenlerden olma dileklerimle Allah’a emanet olalım…