Öyle bir duygu ki Sevmek ve nefret etmek veya sevildiğini ya da nefret
edilen biri olduğunu hissetmek, sizi bambaşka bir insana çevirir. Farkına bile
varamazsınız. Her birimizin bir sevgi deposu olduğunu ve mutlaka doldurulması
gerektiğini unutmadan yaşamayı bilmemiz veya öğrenmemiz gerekecek. Bugün
kimimiz anne baba, kimimiz de anne veya baba adayı olduğumuz bilincini
üzerimizde taşımak zorundayız. Farkına varmadığımız her günümüz geleceğimizden,
gelecekteki güzelliklerden çaldığımız veya çalacağımız zamanlar dilimini
kapsayacaktır.
Neden mi böyle söylüyorum? Çevremize bakalım, sevgi ile büyüyen nesil ile
sevgiden, şefkatten ve merhametten uzak büyüyen neslin yaşamlarına bakalım.
Hangi nesil bize gelecek vaat ediyor? Hangisi göz göre göre hem kendi geleceğini
hem de toplumun geleceğini hüsrana sürüklüyor? Elbette Konuyu yine en önemli
noktaya getireceğim ve çocuklarınızı Sevin diyeceğim. Dedim ya ‘’her bir
insanın bir sevgi deposu vardır ve mutlaka doldurulması gerekir.’’ Siz
çocuklarınızın Sevgi deposunu doldurmazsanız o sevgi deposunu, sizi ve
neslinizi sevmeyenler sahte sevgilerle doldurmuş gibi yapıp elinizden
çocuklarınızı koparacaklardır. İnanıyorum ki çocuklarınızı sevin diye yazılan
her cümleyi okuduğunuzda, ‘ben zaten oğlumu, kızımı seviyorum neyden söz ediyor
Bu adam?’ Diyorsunuzdur. Ki bu noktada ben de sizlerle aynı düşünüyorum.
Bizlere bu cevabı veren veya verebilecek her kardeşime istisnasız katılıyorum.
Hatta evladını sevmeyen anne baba olmadığına inanıyorum. Fakat burada da siz
bana katılacaksınızdır. Çocuklarımıza canımızı feda edebilecek seviyede olan
sevgimizi gösterme konusunda bencil davranıyoruz. Onları seviyorken kendi
İçimizden ya da onların anlamadığı dilden sevgimizi gösteriyoruz. Bunu çoğu
zaman görüyorum. Görüyoruz.
Bir kardeşimiz anlatıyor diyor ki; ‘’Ben
babamın bana küçüklüğümde sarılmasına hasretim. Bana çocukluğumda, beni sevdiğini söylemesine hasret büyüdüm. Evet babam
şu an beni sevdiğini söylüyor bana sarılıyor ama çocukluğumda Söylemediği ve
bana sarılmadığı için içimdeki o boşluğu hiç dolduramadım, bir defa sarıldığını
hatırlıyorum ve her hatırladığımda içim sızlıyor. Babam bir sağlık problemi
için hava yolu ile farklı bir ile gidecekti ve havalimanında bana sarılmıştı.
Aslında sarılan o değil bendim ama sağ olsun demek ki onun da içinden sarılmak
geçmişti ki uzunca sarıldı. O sarılma hissini hala göğsümde hissediyorum’’
diyordu. Değerli okuyucularım bu söylediklerimi siz kendi çocukluğunuza giderek
okuduğunuzda aynı şeyleri düşüneceğiniz gibi şimdi evlatlarınız da aynı duyguları
yaşıyorlardır.
Yıllar önce okumuştum bir grup kız çocuğu şöyle diyorlar; ‘’Anne babalarımız
bize sevgilerini göstermede neden bu kadar cimrilik gösteriyorlar? Ve başkaları ile konuşurken takındıkları
yumuşak ses tonunu neden bizden gizliyorlar? Kıymetli anne ve babalar bir grup
kız çocuğu diyorum ama bu bizlerin de çocuklarının şikâyetiymiş gibi görelim.
Çünkü kendini bizlere kapatan çocuklarımız, bizim dışarıdaki insanlara ve
kendilerine karşı olan tavrımızın farklılığını,
kendilerine kapatılan kapılar olarak görüyorlar. Sürekli sert ve dinlemeyen bir anne veya baba
olarak gördükleri için ebeveynlerine karşı bir güven kaybı yaşıyorlar. Ve zaten annemin, babamın beni taktığı yok.
Onlarla niye oturayım Ne konuşayım ki… deyip kendilerini bizlere kapatıyorlar.
Gelin bugün artık bundan vazgeçmenin zamanı geldi diyelim. Bakın Allah Resulü
(Aleyhisselatu-Vesselam);
‘’Çocuklarınızı çok öpün. Her öpücük karşılığında cennette bir dereceniz
artar.’’ buyuruyorken de çocuklarımızın ilgiye, sevgiye ihtiyacının
karşılanması gerektiğini anlatmış olmuyor mu? Demek ki çocuğumuza gösterdiğimiz
ilgi de, sevgi de bizi Allah katında yükselten bir vesiledir.
Çocuklarımızı, onları sevmeyenlerin sahte sevgilerine
muhtaç etmemek duasıyla…
Vesselam.
BABA BENİ BİRAZ SEVER MİSİN?
Mustafa ÖZTÜNÇ
Yorumlar