Anne ve babalar olarak rabbimiz bizlere ağır bir mesuliyet hamletmiştir. Ailemizin terbiyesinden biz sorumluyuz yani. Ahrette hesabı sorulacak büyük bir görevdir aile reisliği. Kendi şahsi hesabımızın dışında bir de maiyet ve riayetimizin dairesindekilerin hesabını vermek…

' Hepiniz çobansınız. Hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın kocasının, evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur… (Hadis- Buhari )

Çocuklarına vereceği İslami terbiye, edep ve adabın her iki dünyanın da saadeti olacağını hesaba katmadan ömür süren insan ne kadar da bedbahttır, ne kadar da paysızdır. Aslında İslami terbiye büyük bir tedbirdir. Çocuklarının terbiyesini ihmal eden insan, çocuğunun şerrinden nasıl emin yaşayabilecek? Çocukları tarafından başları kesilen ebeveyn biliyoruz. Çocukları tarafından kimsesizlik ve sefilliğe terk edilen, çöp yığınları arasında dar-ı bekaya göç eden ebeveyn duyuyoruz.

Çocukları tarafından huzur(suz) evlerine terk edilen ebeveyn okuyoruz. Çocuğu tarafından feci şekilde dövülen bir amca vardı. Aradan yıllar geçti. 'Men Dakka, duka' misali babasını döven bu nasipsizin de çocuğu tarafından bıçaklandığına şahit oldum. Siz de mutlaka bu tür birçok vakaya şahit olmuşsunuzdur.

Bahsettiğim misallerin sebebi inanın ebeveynlerin ihmalkarlıklarının neticesidir. Dünyasını imar etmeye çalışıp hem kendi ve hem de ailesinin iki dünya saadetini (İslami terbiyesini) ihmal etmenin faturası, hem dünyada hem de ahrette rezilliktir. Toplumların çöküşü, ahlaki yozlaşmanın neticesindendir. Bu çöküş de aileden başlar. Bu nedenle efendimiz aleyhisselatu vesselam aile reislerini çoban misali hasebiyle uyarmıştır.
Rabbülalemin bizi daha dehşetli bir şekilde uyarmaktadır, ' Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah'ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredileni yapan melekler vardır' (Tahrim suresi 6. Ayet meali)

Demem o ki; ey kardeşler biz, bize Rabbimiz tarafından emredileni kendimizin, ailemizin ve tüm insanların her iki dünya saadeti için ifa edelim. İnanın eğer kulluk görevlerimizi yerine getiremezsek dünya hayatımız bizim için cehennem olur, ahretimiz de elden gider. Askere ilk gittiğimde komutanlarımız bizlere şöyle hitap etmişlerdi: 'Askerliğin kurallarına uyarsanız hem zamanınız güzel geçecek hem de askerliğiniz çabuk bitecek. Şayet kurallara uymazsanız ne zamanınız güzel geçer ve ne de askerliğiniz biter.'

Dünyada beşeri bir nizamın bile böylesine kuralları varken ve bunlara uymak böylesine güzel neticeler verirken, varın asli kulluk vazifesini yerine getirmenin güzel neticelerini siz düşünün.
Sözün özü; çocuklarımızın içerisinde bulunduğu menfi halin müspete dönüşmesi adına en ufak bir çaba sarf etmiyorsak ey anne ve baba, suçlu olan biziz.

Çocuklarımız bize itaat etmiyor ise suçlu olan yine biziz. Çocuklarımız Rabbini ve peygamberini tanımıyorsa suçlu biziz. Çocuklarımız namaz ve niyazını bilmiyor ise inanın yine suçlu olan biziz. Çocuklarımızın İslami edep ve adabında, haya ve şuurunda bir noksanlık var ise suçlu başkası değil sadece ve sadece biziz.

Çocuklarımız bizim aynamızdır. Fıtratı İslam üzere olan çocuklarımızı lütfen İslami terbiye ile yetiştirelim. Eğer yetiştiremiyorsak İslami kurumlar olan medrese ve sair yerlere gönderelim. Veya imam hatip okullarına yönlendirelim.
Çocuklarını İslami terbiye ile yetiştirmeye çalışan ebeveynler olmak dileğiyle Allah'a emanet olalım.