Kainatın tek hakimi Yüce Allah(cc) Dünyamıza ne güzel düzen ve istikamet vermiştir. Değil mi?

Eğer mevsimler olmasaydı. Dünya hep soğuk ya da hep sıcak olsaydı. Yılın her günü yağmurlu  ya da hiç bulutlanma olmasaydı ve hep güneşli olsaydı inanın hayat yaşanmaz olurdu. Tekdüzelik ya da diğer bir deyişle monotonluk dediğimiz statik bir hayat olurdu ki buna hayat demek de yanlıştır aslında.

Çünkü sürekli aynı düzeyde ve dozajda hareketli olmak makine ve benzeri şeylere has bir aktivitedir. Programlanmış ve bu programın sınırları dışına çıkamayan cansız ve şuursuz varlıkların işidir. Suyun sürekli akması, güneşin doğması ve dünyanın dönmesi gibi. Bunların programı ise Yüce Yaratıcı tarafından yapılmıştır elbette.

Yerkürenin büyük bir bölümünde dört mevsimin yaşanıyor olması da Yüce Allah’ın ayrı bir lütfudur biz insanlara. Dikkat ederseniz tek mevsimin yaşandığı yerler yerleşim yeri değildir. Mesela kutuplarda ve sürekli yaz mevsiminin yaşandığı bölgelerde insanlar yaşayamazlar. Birinde kum ve kuraklıktan başka bir şey bulunmazken diğerinden don ve buzullardan başka bir şeyin mevcudiyeti mevzubahis değildir.

Her mevsimin de kendine göre güzellikleri vardır. İçinde bulunduğumuz yaz mevsimi kimilerine göre dinlenip eğlenme mevsimi, yan gelip yatma mevsimi, kimilerine göre de hasat ve bereket mevsimidir.

Bu algı ve tasavvur kişiden kişiye değişebileceği gibi bireylerin dünya görüşü, dini inanışı,yaşam tarzı ve mesleğine göre de değişiklik arz edebilir.

Okula gitmeyi ve öğrencilerine ders vermeyi ağır bir yük olarak telakki eden ve her sabah “kahrolsun yine mi okul? Veya sabah kalkar kalkmaz akşam olsa da yatsak.” Dizelerini terennüm eden fevkalade çalışkan bir muallim (!) içün yaz mevsimi bulunmaz bir fırsat ve hemencecik geçen bir zaman fasılasıdır.

Hakeza aile zoruyla okula müdavim, sadece 19,5 gün devamsızlığı bulunan, derslerinden yalnızca  13 tanesi zayıf olan acayip derecede başarılı bir talebe(!) içün de yaz mevsimi öğrencilerin tam olarak dinlenemediği kısacık bir zaman dilimidir.

Gayet çağdaş ve aşırı medeni bir laiko-sosyalist için de yaz mevsimi: açılma ve saçılma hakkını da kullanarak ve bir de terlememek için elbise ve örtüden sıyrılmak, karışık cinsten yaratıklara açık havuzlarda, özellikle bazı CHP li belediyelerin bir hizmeti olan kızlı -erkekli mahalle havuzu uygulamasından istifade etmek. Plajlarda zebaniler gibi güneşte kavrulmak, her türlü ortama açık denizlerde derinlere ve karanlık dehlizli uzaklara kulaç açmak, DEM li belediyelerin Kürtçe olarak sunduğu tango gösterilerine katılımda bulunmak olarak ifadesini bulabilir.

Ama biz Müslüman ve de dindar nesil için asla böyle olmamalı: okul ve de kış mevsimi boyunca eksik kalan işlerimizi tamamlamak, okul yokluğundan faydalanarak bol bol kitap okumak, akraba ve dost ziyaretlerinde bulunmak, camiye devam edip maneviyatımızı güçlendirmek.Kuran öğrenip öğretmek, tarla ve bağ-bahçe işlerinde ailemize yardımcı olmak ve benzeri bir çok iş yapıp okul açılıncaya kadar Alemle-i Cihan(!) olmak yaraşır.

Yaz mevsimini bereketli bir minval üzere geçirmenin nasip olması dileğiyle …