“Ey iman edenler! Sizden biriniz dinden dönerse, şunu iyi bilsin ki Allah o şahsın yerine, kendisinin sevdiği ve kendisini seven insanlar getirir. Bunlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı zorlu kimselerdir.” (Mâide sûresi, 54)

Kendini büyük görmekle büyük olunmuyor. Büyüklük tevazu ile elde edilir. Büyüklüğün göstergesi insanların sevgisidir. Çocuklar ve gençler seni seviyorsa sen büyüksün başka bir çabaya da gerek yoktur. Çünkü çocuk ve gençlerin sevgisinde menfaat ve yalakalık yoktur.

Sen kendini ne kadar büyük görürsen çevren de o kadar seni küçük görür. İnsan kendine bir değer vermeli ve büyüklüğü inancına, fikirlerine, davasına vermelidir. Onu büyüten inancı ve davasıdır. Dava ve fikirleri ne kadar büyükse; o oranda kendisi de büyür ve toplumda kabul görür. Kendisini değil davasını büyütmelidir. ‘Ben’ diye başlayan her söz kişiye zarar verir ve muhatabı karşısında küçülmesine sebep olur. Onun için kapısı çalınana Mevlâna Hazretleri kimsin? Diye sorunca muhataba benim cevabına karşı “burada benlerin yeri yok, bizlerin yeri var” diye onu içeri almamıştır.

Her hâlükârda kendini öne süren kendisini öven ve kendisini büyük görenler; baş aşağı zemine çarpıp kısa sürede yok olup gitmişlerdir. Bu kaide sünetullahtır, her insan için geçerlidir. Ama Müslüman dava adamı için bu süre daha kısa ve düşmesi daha çetindir.

Sen kendini kime karşı büyük görüyorsun, kimi kendinden küçük görüyorsun? Eğer dava kardeşini görüyorsan bu zaten külli zarardasın ve hemen bu alanı, tavrı terk et. Yok diğer insanlara karşı yapıyorsan da oda hatadır. Kendini değil seni büyüten davanı öne sür. Hem sen hem davanı büyütmüş olursun.

Kardeşine karşı zillet içeresinde olmalısın. Yani halı, paspas olmalısın. Kardeşin senin üzerine basıp geçmelidir. Kafir ve düşmana karşı izzet içerisinde olmalısın. Sana basacak hiç hiçbir alan bulmamalıdır. Kafir ve düşmanın bize basacak alan da bizim büyüklük hasletimizden kaynaklandığını unutma.

Tevazu her işin başıdır. Her faaliyet ve eylem tevazu ile başlar. Kendi nefsini hor ve hakir görmek dava ve kardeşlerini kendinden büyük görmek; tevazunun ta kendisidir. Tevazu; kendini sefalet içine koyup boyun büküp etrafta dervişvari, pejmürde bir şekilde dolaşmak değildir. Bilakis; temiz ve güzel görünmek ama “libası şık ahlakı şık” olmalısın.

Tevazu; tüccarı zengin, abidi amir eder.

Tevazu; kadını sultan, erkeği merdan eder.

Tevazu; şehadete açılan yol olur. Peygambere komşu eder.

Kısacası tevazu; insanı insan, belki de sultan eder.
Vesselam.