Bismillah
Hayat rehberimiz, yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'i; seveni ve düşmanlık
edeni diye iki farklı zümre açısından değerlendirebilliriz. Sevenleri de iki kategoride ele alınabilir; biri Kur'an'ı yaşayan diğeri sadece seven.
Düşmanlarına gelince...Onlarda
iki kısma ayrılır; biri
bilinçli diğeri bilinçsiz düşmanlık eden
kesimdir.
Önce düşmanlara bir
bakalım.Bilinçli bir şekilde
düşmanlık edenler, Kur’an’ı
araştırmış; ne olduğunu bilen,
nefislerine ağır geldiğini, O'nauyduklarında saltanatlarını, zevklerini, egolarını terk edeceklerini bilenlerdir. Bu
sınıf Kur'an'ı yok etme ve O'ndan kurtulma yoluna girmişlerdir. Bu durum, asırlardır böyle devam etmiştir. Kur’an’ın ilk nazil olduğu yıllarda, Mekke müşrikleri de bu tavrı
sergilemiştir. Ancak bunun
yanında “Bu bir insan kelamı değil
ve her sözü hakikattir” deme itirafında da bulunmuşlardır. Örneğin müşriklerin ele başı Ebu Cehilin;
“Ey Muhammed! Vallahi senin bize okuduklarının hepsi doğrudur ama biz yine Sana inanmayacağız
ve Senin ile savaşacağız” şeklinde beyanlarını görüyoruz. Asrımızda da çağdaş Ebu Cehillerin bu manada sözler veya tavırlar sergilediklerini görmekteyiz. Eğer Kur’an’a ittiba
ederlerse tüm egolarını, sapık fikirlerini zevk ve sefalarını bırakacaklarından, bunun yerine Kur’an’a düşmanlık yolunu
seçmişlerdir. Bu hususta
ellerindengeleni yapıp asırlardır Müslümanları Kur’an’dan uzaklaştırma plan ve
oyunlarını sergilemektedirler.
Çünkü, onlar
biliyorlar ki Kur’an bir anayasadır.
Kur’an, fakir ve zengini bir tutar;
Mazlumun hakkını
zalimden alır,
İnsanların değil,
Allah’ın koyduğu kanunlara göre yaşatır,
Saltanat sahibi ile
tabaayı aynı adalet terazisinde
yargılar, .... vs.
Bunların akıl hocası
İblis de Hakikati bildiği halde düşmanlık etmedi mi? Rabbinin karşısına
dikilip düşmanlığını ilan etmedi mi? Kur'an'a düşmanlık eden ins-i şeytanlar dan da başka bir şey beklenmez.
Bilinçsizce düşmanlık edenlere
gelince; onlar büyüklerinden ne duydular ise ona inanır ve fazla kurcalamadan biat ederler. Bazıları piyon görevini görüp
Kur’an’ı meydanlarda yakıp hakaret ederler.Aslında Kur’an’ı okuyup anladıklarında O'na iman edip hizmetine girebilirler. Bu şekilde binlerce örnek sıralayabiliriz. Ancak bunu bilmeden yaptıkları ve bilinçli düşmanların
etkisi ile bilinçsizce düşmanlık ettikleri aşikârdır. İçinde
bulundukları sistem ve kanunların kendilerini tatmin etmediğini ve bu sebeple de buhranlar geçirip sürekli bir arayış içinde
oldukları görülür. Ancak bu kesimin Kur’an’a
ulaşmasını engellemek için O'nu düşman
belletip O'ndan korkmalarını ve O’na tabi olmuş Müslümanları öcü gösterip
İslamofobi oluşturan bilinçli bir kesim vardır. Bunların eninde sonunda bu kurtuluş kaynağı
Kitaba tabi olacaklarını bilinçli düşmanlar da bilmektedir.
Kur’an’a tabi olmuş, O'nu yaşayan ve bütün hayat merhalesine uygulayan
ve hatta O'nu dava edinen Müslümanlar vardır. Bu
Müslümanların; Kur’an’a dil uzatan ve
yakıp hakaret edenlere karşı top yekûn harekete geçtiklerini görürüz. Onlar, Kur’an’ın mesajını tüm insanlık alemine
ulaştırmak için gece gündüz durmadan çalışırlar. Bu konuda hiçbir kınayıcının
kanamasından korkmazlar. Bu uğurda her şeyini feda etmeye hazırdırlar. Bu insanlar
nerde mi? Batman’da meydanda
kendilerini gördük. Selam olsun onlara.
Bir de Müslüman olup da Kur’an’ın mesajından bihaber Müslümanlar var. Onlarsadece sevmekle yetinip hayatlarını Kur’an’a
göre tanzim etmeyen,
Kur’an’ın asıl mesajını bilmeyenlerdir.
Bilmedikleri içinde Kur’an’ı koruma refleksleri yoktur. Kur’an düşmanlarının
oyunlarına kolayca
gelebilmektedirler.
Kur’an’ı yaşayan ve
dava edinenlerin işi zordur. Bir
taraftan dindaşlarını uyandırmak, bir taraftan küfür ehlinin bilinçsizlerine Kur’an’ı tanıtmak ve bir tarafta da Kur’an düşmanları ile
mücadele etmektedirler...
Rabbim yardımcıları olsun.
"Hülasa Kur’an
hem zikirdir hem fikirdir hem hikmettir hem ilimdir hem hakikattir hem şeriatır
hem sadırlara (kalplere) şifa, mü’minlere hüda (doğru yolu gösterici) ve
rahmettir.” (Risale-i Nur)
vesselam