BİSMİLLAH
Şubatın soğuk oluşundan kimsenin şüphesi yoktur. Çünkü kış aylarındandır ve genellikle soğuk geçer ama bu aydan baharın kokusu da gelir. Ama ben öyle bir şubat biliyorum ki ne bahar kokusu geliyor, ne baharda ne de yazda soğuğu geçmiyor. Bence bildiniz hangi şubattan bahsettiğimi. Tabiki malum 28 Şubattan bahsediyorum.

Hafızamızı biraz yokladığımızda 28 şubat 1997 yılında nelerin yapıldığını, hangi zemheri soğukların yaşandığını, neleri gördüğümüzü ve hangi travmaları yaşadığımızı bir hatırlayalım.
Devlet erkanı tümüyle İslam'a ve İslami yaşantıya düşman kesilmişti. Milletin meclisinde başbakan, örtülü milletin vekilini kovuyordu. Örtü, arka tüm kurumlarda yasaklanmış hatta sokağa bile bu yasak inmişti.

Dindar personeller birer birer kurumlardan ihraç ediliyor ve başka bir sektörde çalışmaları yasaklanıyordu. İmamlar, öğretmenler, askeri personeller ve daha niceleri hamallık ve benzeri işleri dahi zor buluyorlardı.

Kimse evinde çocuğuna bile Kur'an dersi veremiyordu. Camiler, mescit ve benzeri yerlerde gönüllü Kur'an dersi verenler bir bir yakalanıp günlerce işkencelerden geçirilip çeşitli komplolarla başlarına çoraplar örülerek müebbet cezalar vermek suretiyle zindanlara atılıyorlardı. Hatta şimdiki Cumhurbaşkanımız o yıllarda okuduğu bir şiir yüzünden hapse atıldı.

Daha nice travmaları sıralayabilirim.
Şimdi bunların hepsi bitti. Artık şubatlarda bile ısınıyoruz, diyeceksiniz ama maalesef halen üşüyoruz. Bu zulmü ülke insanının yüzde doksanı çekti. Evet, şimdilerde bu işlenen işler devam etmiyor. Her ne kadar anayasa ile korunma altına alınmamışsa da herkes Kur'an dersi alabiliyor ve örtülü okuyup çalışabiliyor. Bu doğru ama bu üşüyen insanları kimse ısıtmadı. Yani kimse haklarını iade etmedi. Nasıl mı?
Söyleyeyim; örtünmeden dolayı okuyamayan ve yıllarca işsiz kalanların maddi zararları giderilemedi. İşten atılan başta imamlar ve sağlık personelleri işlerine geri alınmadı. 28 Şubat mağdurlarının iadeyi itibarları sağlanmadı ve devlet bu konuda özür dilemedi. Buna sebebiyet verenlerden hesap sorulup ceza verilmedi.

En önemlisi halen yüzlerce kişi cezaevlerinde bu mağduriyetleri yaşıyor ve bundan dolayı binlerce aile halen mağdur durumdadır.

Biz artık bu şubatı acı bir hatıra olarak tarihin tozlu raflarına kaldırmak istiyoruz. Bunun için üste belirtiğim gibi bu hakların iadesi ve bir daha kimse bizlere yani bu ülkenin Müslüman insanlarına bunu yaşatmaması için yasal güvenceler ile teminat altına alınması gereklidir.

Benim tanıdığım dört yıl üniversite okumuş sağlık personeli iken şimdi bir bakkal çırağı gibi çalışıp çocuklarına ekmek götürenler var.

Yine imam olan ve inşaatlarda çalışan birkaç kişi tanıyorum. Kendilerini imam olarak tanıtmaktan utanıyorlar. Ve şuan bunun en çok mağdurları durumunda olan, cezaevinde bulunan Kur'an öğreticilerine özgürlük verilerek tüm bu defteri kapatmak lazımdır.

Bu zemheri soğuğu bize yaşatanları hiçbir surette af etmeyeceğimizi ve Mahkeme-i Kübra da hesaplaşacağımızı söylüyoruz. Ama bu soğuğun izlerini silmeleri için başa geçen ve bunun mağdurları olan bu günkü yöneticileri de uyarıyoruz.

Siz sadece geçici olarak kendinizi tek ısıtmışsınız. Binlerce üşüyenleri görmelisiniz. Aksi halde üşüyenlerin duası bedduaya dönmesin. Dikkat edin, yazık olur sonra.
Hala şubatta olanlar var ve hala üşüyorlar. Vesselam