İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Tehran Times gazetesi için bir makale kaleme alarak dış politikadaki programlarını anlattı.

Mehr Haber Ajansı’na göre Pezeşkiyan, ABD'nin Mayıs 2018'de JCPOA'dan (Ortak Kapsamlı Eylem Planı) çekilmesinin ardından Avrupa ülkelerinin, nükleer anlaşmayı korumak ve ABD'nin yasa dışı ve tek taraflı yaptırımlarının ekonomimiz üzerindeki etkisini hafifletmek için İran'a 11 taahhütte bulunduğunu hatırlattı.

Bu yükümlülükler arasında, "etkin bankacılık işlemlerinin garanti altına alınması, şirketlerin ABD yaptırımlarına karşı etkin korunması ve İran'da yatırımın teşvik edilmesinin" yer aldığını aktaran Pezeşkiyan, "Avrupa ülkeleri tüm bu yükümlülükleri ihlal etmekle birlikte İran'ın JCPOA'ya göre tüm yükümlülüklerini tek taraflı olarak yerine getirmesini mantıksız bir şekilde bekliyorlar. Tüm bunlara rağmen Avrupa ile yapıcı bir diyalog kurmaya hazırız."

Pezeşkiyan, "Avrupa ülkeleri, İran halkının gururlu bir halk olduğunu, haklarının ve onurunun artık göz ardı edilemeyeceğini anlamalıdır. Avrupalı ​​güçler bu gerçeğin farkına varıp, uyduruk ahlaki üstünlük algısını bir kenara bırakıp, uzun süredir ilişkilerimize gölge düşüren sahte krizleri de aştığında, İran ile Avrupa arasında pek çok işbirliği fırsatı doğacaktır. İşbirliği fırsatları arasında ekonomik ve teknolojik işbirliği, enerji güvenliği, taşımacılık, çevre, terörizm ve uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele, mülteci krizi ve diğer alanlar yer almaktadır. Amerika Birleşik Devletleri de İran'ın hiçbir zaman baskıya yanıt vermediğini ve vermeyeceğini anlamalıdır." diye belirtti.

2015 yılında nükleer anlaşmayı iyi niyetle imzaladıklarını ve tüm taahhütleri eksiksiz yerine getirdiklerini vurgulayan Pezeşkiyan, ama ABD'nin kendi içi politikasında intikam almak için tek taraflı olarak bu anlaşmadan çekildiğini hatırlattı.

Pezeşkiyan, "ABD ülke dışı yaptırımlar uygulayarak özellikle korona salgını döneminde İran halkına sayısız kayıp ve acı yaşattı ve ekonomimize zarar verdi. ABD İran’a karşı ekonomi savaşı başlatarak, IŞİD’e karşı mücadelede önemli başarılar kaydeden General Sülemani’ni terör ederek bu gerginliği yoğunlaştırdı." dedi ve şunları ekledi:

"Amerika Birleşik Devletleri ve Batılı müttefikleri yalnızca bölgedeki ve dünyadaki gerilimleri azaltmak ve yönetmek için tarihi bir fırsatı kaçırmakla kalmadılar, aynı zamanda Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nı (NPT) da ciddi biçimde baltaladılar. Aslında ABD ve Batılı müttefikleri nükleer silahların yayılmasını önleme rejimini, İran'ın barışçıl nükleer programı üzerinde üretilmiş bir kriz yaratmak ve bunu halkımız üzerinde sürekli baskı uygulamak için bir araç olarak kullandılar.

Batı Şeria'daki direniş tarihinde parlak bir sayfa: Şehit komutan Ebu Şuca Batı Şeria'daki direniş tarihinde parlak bir sayfa: Şehit komutan Ebu Şuca

ABD ve Batılı müttefikleri ayrıca NPT anlaşmasına üye olmayan ve tüm kanıtların da gösterdiği gibi nükleer silahlara sahip, saldırgan bir apartheid rejimi olan israili aktif ve tereddütsüz bir şekilde desteklediler.

Nükleer silah üretimi İran'ın savunma doktrininde yeri yoktur. ABD’yi yanlış hesaplamaları bırakıp uygun bir politika izlemeye davet ediyorum. Waşington'daki karar vericiler, bölge ülkelerini birbirine düşürmeye dayalı bir politikanın ne geçmişte başarılı olduğunu, ne de gelecekte başarılı olacağını anlamalıdır. İran gerçeğini kabul etmeli ve mevcut gerilimi daha da tırmandırmaktan kaçınmalıdırlar.

İran halkı bana, bölgedeki ve dünyadaki haklarımız, onurumuz ve haklı rolümüz konusunda güçlü bir yetki vermiştir. Bu tarihi çabaya katılmak isteyen herkesi işbirliğine davet ediyorum." (İLKHA)

Kaynak: İLKHA