Depremlerin yıllar önce de büyük acılara yol açtığı Van, merkez üssü Tuşba ilçesine bağlı Tabanlı Mahallesi olan 23 Ekim 2011'de 7,2 büyüklüğündeki depremle sarsıldı. Kent merkezi, Erciş ilçesi ve birçok köyde büyük hasara yola açan depremde 604 kişi yaşamını yitirdi, çok sayıda bina yıkıldı. Van'da yaraların sarılması ve enkaz kaldırma çalışmalarının devam ettiği sırada, ilk depremden 16 gün sonra 9 Kasım'da yaşanan 5,6 büyüklüğündeki ikinci afette ise 40 kişi yaşamını yitirdi. Aradan geçen 13 yıla rağmen gerekli önlemlerin alınmadığı Van’da olası deprem riski sürüyor.
Kentteki 147 bin 622 konut, 18 bin 735 iş yeri ve 20 bin 209 ahırda inceleme yapan AFAD uzmanları, 31 bin 870 konut, 8 bin 849 iş yeri ile 9 bin 602 ahırın ağır hasar gördüğünü, 18 bin 181 konutun da orta hasarlı olduğunu tespit etti.
Vanlılar, aradan geçen 13 yıllık zaman içerisinde depremi de unutamadı, depremin izlerini de silemedi. Yıkılan binaların yerine yenileri yapılsa da kentin deprem direncinin artırılması, deprem konusunda bir master plan oluşturulması, olası depremle ilgili tedbir alınması konusunda adımlar henüz atılmadı.
Uzmanlara göre, hala binlerce binanın yorgun ve dirençsiz olarak kullanıldığı kent için bir taraftan da yeni deprem uyarıları yapılırken, aktif fayların geçtiği illerin başında gösteriliyor. Van Gölü’nün batısındaki birçok ilçe de aktif fayın olduğu ve deprem riski taşıyan iller arasında gösterilirken depremin yıldönümünde hem bu gerçeklik hem de Van’ın olası depremlere hazır olma hali bir kez daha gündem oldu.
“SÜREKLİ DEPREMLER YAŞANAN BİR BÖLGEDEYİZ”
Kentin deprem gerçekliğine vurgu yapan uzmanlar yetkilileri alınması gereken tedbirlere karşı sık sık uyarıyor. Konuya ilişkin konuşan Van YYÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hamdi Alkan, “Bizim ülkemiz bir deprem ülkesi. Yani bulunduğumuz tektonik kuşak itibarıyla ülkemizde ve çevresinde özellikle doğusunda ve güneyinde de sürekli depremler olan bir bölgedeyiz. Şimdi ülkedeki büyük depremlere baktığımızda verdiği zararlar ortada. İşte 1930’daki Erzincan depremi, 1912’de yine Batı Marmara'daki deprem, 1956 depremi, 1976 yani Çaldıran depremi, 1990’da bir deprem var, 1991’de bir deprem var, 2011 Van depremi, 2020 Elazığ-İzmir ve 2023 Maraş depremleri. Dolayısıyla biz depremsellik açısından çok üretken bir bölgede yaşıyoruz. Geleceğe dair en yakın beklentinin olduğu yer Yedisu civarı ve Marmara'nın batısı. Dolayısıyla şunu söylemeye çalışıyorum; bizim ülkemiz deprem ülkesi, deprem bizim ülkemizin her yerinde her tarafında olabiliyor. Van ve Van Gölü civarına baktığımızda birçok fay ve fay zonuna sahip bir bölgedeyiz. Özellikle şehir merkezine yakın Van fay zonu oldukça aktif. Doğuya doğru gittiğimizde Özalp, Başkale hatta biraz daha gittiğimizde Hoy, az kuzeyinde hemen Çaldıran, Erciş, işte Süphan ve batıya doğru Bitlis'e doğru devam ediyor. Hatta bunun dışında bizle yine ilişkili olabilecek Şemdinli-Yüksekova fay zonu var. Dolayısıyla büyük bir deprem olduğunda onun şiddeti çevre illeri de etkileyebiliyor. Biz komple bu bölgeyi düşünmemiz gerekiyor. Bitlis’in hemen kuzeyinde geçtiğimiz günlerde deprem meydana geldi. Aktif diri fay haritasında görünmeyen bir faydı ama orada deprem oldu. Sadece aktif fay ve fay durumları değil, görünmeyenleri de dikkate alıp çalışmamız lazım.” dedi.
“MASTER DEPREM PLANI BİRAN ÖNCE HAZIRLANMALI”
Depremin yağmur veya kar gibi bir doğa olayı olabilmesi için master eylem planının acil olarak yapılması gerektiğine vurgu yapan Alkan, “Master Plan'da birçok bileşen var, birçok paydaş var. O paydaşların bir araya gelip birbiriyle koordineli ve sonuca yönelik çalışması demektir. Bizim önce bunu başarabilmemiz lazım. Bunu başarırsak zaten depremi biz bir afetten çıkarıp sadece bir doğa olayına yağmur gibi bir doğa olayına dönüştürürüz. Bu da dediğim gibi farklı disiplinleri bir araya getirip o disiplinlerin birbirlerine koordineli olarak çalışmasına karşılık geliyor. Buradan hem yerel yönetim hem de bakanlıkların bir arada çalışması lazım. Mesela AFAD'ın deprem farkındalığıyla ilgili vatandaşın anlayacağı şekilde uygulamalar yapması gerektiğini düşünüyorum. Tabii deprem tamamen bambaşka bir şey. Her kesimden insanın bunu sahiplenip ona göre buna bir savunma üretmemiz lazım. Deprem, öncesi, anı ve sonrası olmak üzere temelde üç aşamadan oluşur. Biz bu üç aşamaya ne kadar hazırız? Bu master planlar aslında genelde deprem öncesiyle alakalı. Biz millet olarak, deprem anında ve sonrasında elimizden geleni yapıyoruz ama bizim derdimiz öncesi. Deprem öncesini biz hazırlayamıyoruz, yapamıyoruz. Maraş depremlerinde de onu gördük. Bunun için bütün idarecilerin ilgili başkanlıkların bir araya gelip o master plan dediğimiz planı hayata geçirip bunu bir an önce uygulamaya sokmamız lazım.” ifadelerini kullandı.
“BİLEŞENLER ORTAK ÇALIŞMALI”
Depreme hazır bir kent olabilmenin yolunun tüm paydaşların ortak çalışmasından geçtiğine değinen Alkan, “Master planı yaparken en önemli bileşenlerden bir tanesi de kısa, orta ve uzun vadedeki deprem kestirimini yani ne kadar zamanımız varı belirlemek. Depremin şu saat, şu dakika da olacağını bilemeyiz ama en yakın kestirimi yapabiliyoruz. Ne kadar vaktimiz var? Bunu belirlemeliyiz. Burada da jeofizik ve inşaat mühendislerinin rolü çok önemli, çok kritik. Yapıların durumu hafif, orta ve ağır hasarlı olup olmadıkları inşaat mühendisinin ana konusu. Bizim şehrimizde de var böyle binalar. Bir an önce bu işlerin çözülmesi lazım. 2019 yılından sonra yapılan yapıların hemen hemen hepsi deprem yönetmenliğine uygun şekilde yapılmıştır. Yeni yapılan binalar gerçekten yönetmene uygun şekilde yapılıyor. 2023’teki depremlerden sonra yönetmelik güncelleniyor bunu en kısa zamanda yapıp güncellenmiş yönetmelikle bu işlerin denetlenmesi lazım.” diye belirtti.
“DEPREMİN ÖNCESİNE HİÇ HAZIR DEĞİLİZ”
Deprem öncesi hazırlık konusunda büyük sorunların yaşandığına dikkati çeken Alkan, sözlerini şöyle tamamladı: “İlgili kurumlar, güncel yönetmeliğe göre bütün bu yapı stoğunu denetlemeli. Problemli, hasarlı yapılar varsa bu yapıları biran önce ya geri dönüşüme ya da yıkıp yeniden yapılmalı. Bunlar çok acil yerine getirilmeli. Vatandaş da bu konuda duyarlı olmalı, yapısında problem varsa kolaylık sağlamalı. Çevre Şehircilik Bakanlığı veya belediyeye başvurup yapısını inceletmeli. Depremin öncesine hiç hazır değiliz. Deprem öncesinde ne yapmamız lazım? Deprem olduğunda ne yapmalıyız, evimizin içindeki durum ne? Bunları öğrenmemiz lazım. En basitinden deprem çantası hazırlanması, deprem anında en yakın toplanma alanına nasıl gidilir veya iletişim nasıl kurulmalı bunları bilmek gerekiyor. Bunlar çok basit ama hayati kurallar. Eğer bunları öğrenemezsek bir sonraki depremde aynı kaotik durumları yaşarız. Bundan dolayı yerel yönetimlerle merkezi yönetim koordineli çalışıp vatandaşı bilgilendirmeli.”