Van’da antik çağa dair önemli ipuçları sunan Ayanis Kalesi, Urartu tarihi ve medeniyetinin aydınlatılması için kritik bir önem taşımaktadır. Bu kalede Tanrı Haldi adına inşa edilen tapınak kalenin arkeolojik değerini arttırmaktadır. Kalenin en önemli yapısı Kürtlerin ataları olarak kabul edilen Urartu Krallığı’nın baş tanrısı Haldi adına inşa edilen tapınaktır. Kalede bulunan Haldi Tapınağı’ndan dolayı bu kale Urartular için önemli bir yapıdır.
AYANİS KALESİ’Nİ KİM İNŞA ETMİŞTİR, NE ZAMAN?
Ayanis, Van Gölü’nün doğu kıyısında, Van ilinin yaklaşık 40 kilometre kuzeyinde ve antik Tuşpa şehrinin 25 kilometre kuzeybatısında yer alan Ağartı Köyü’nün yakınındaki bir kayalık bir tepe üzerinde kurulmuştur.
Van Gölü doğusunda yer alan surlarla çevrili bu kale, 150 metre genişliğinde 400 metre uzunluğunda Doğu-batı doğrultusunda uzanan tepelikte imar edilmiştir. Van Gölü'nden 225 m, deniz seviyesinden ise 1866 metre yüksekliktedir.
Ayanis Kalesi, MÖ 685-645 yıllarında hüküm süren Urartu kralı II. Rusa tarafından inşa edilmiştir. Kentin o dönemdeki adı kralın adına ve krallığın bulunduğu yere atıfla Rusahinili Eidurukai'dir. Anlamı Eiduru (Süphan) Dağı önündeki Rusa’nın kenti idi. Surlarla çevrili kalenin dış tarafında halkın yaşadığı daha geniş bir alan vardı. Ayanis Kalesi, II. Rusa’nın kendi döneminde inşa ettirdiği dört ya da beş kaleden bir tanesidir.
Ayanis Kalesi yerleşimi ile ilgili elde edilen veriler, kalenin Urartu ve Orta Çağ olmak üzere iki ayrı dönemde iskân gördüğünü ortaya koyar. Ancak Orta Çağa ait mimari kalıntılar büyük oranda tahrip olduğundan, bugün kalenin ayakta duran kısmı çoğunlukla Urartu dönemi yapılarıyla temsil edilir. Dış kent ise sadece Urartu döneminde yerleşim görmüştür.
Bölge halkı tarafından Ayanis olarak adlandırılan Ağartı Köyü’ndeki bu önemli kale, Urartu kralı II. Rusa dönemindeki yaklaşık 20 yıllık bir süreden sonra, muhtemelen İskitler kavimlerinin yağma akınları neticesinde terk edilmiştir. Sonrasında bir süre daha Ortaçağ’da varlığını muhafaza etmiştir. Dolayısıyla burada ele geçen filolojik ve taşınabilir-taşınamaz arkeolojik kalıntıların çok büyük bir çoğunluğu Urartu dönemine tarihlenmektedir.
Ayanis Kalesi özellikle Urartulardan günümüze ulaşan mimari kalıntılarıyla göz doldurmaktadır. Sur duvarlarının kalıntıları, Tanrı Haldi Tapınağı, payeli salon alanları, anıtsal kapı giriş alanları, yiyecek depo odaları, kalenin yiyecek ve içecek ihtiyaçlarının giderildiği mekânlar, merasim alanları en önemli mimari yapı unsurlarıdır. Ayrıca çok sayıda taş-metal eserler, bullalar, silahlar ve çanak çömlekler de arkeolojik kazılardan ele geçirilmiştir. Kaleden ele geçen Urartu dilinde çivi yazısıyla yazılan uzun yazıtlar da bu kalenin tarihini ve önemini açık bir şekilde göstermektedir.
Özellikle tapınak ve sur duvarlarındaki süslemeler ve bezemeler oldukça dikkat çekicidir. Kalenin en önemli yapısı Urartu Krallığı’nın baş tanrısı Haldi adına inşa edilen tapınak ve alanıdır. Tapınağın ön cephesinde ise Urartu’nun en uzun üçüncü yazıtı vardır. Yazıt tapınağın II. Rusa tarafından Tanrı Haldi için inşa edildiğini söylemektedir. Yazıttan elde edilen bilgiler, kralın askeri seferleri sonunda “düşman ülkeleri” olarak nitelendirdiği Assur, Targuni, Etiuni (Gökçe Göl civarı), Tablani, Kainaru, Hate (Hitit ülkesi), Muşki (Frig ülkesi) ve Şilukuni bölgelerinden insanlar getirdiğini, bu insanları kale çevresindeki dış kente yerleştirdiğini ve bu kenti getirdiği insanların katkılarıyla inşa ettiğini belirtir.
Tapınak yapısı ile ilgili arkeolojik kazılar günümüzde de tüm hızıyla devam etmektedir. Eski Yakındoğu ve Urartu arkeolojisi ve tarihi için oldukça önemli mevkilerden biri olan ve Van Gölü ve Süphan Dağı manzaralarının eşlik ettiği, içerisinde özellikle tapınak alanı, sur kalıntıları ve depoların dikkati çektiği Ayanis Kalesi, Urartu Uygarlığı’nı merak edenler ve ziyaretçiler için oldukça önemli noktalardan biridir.
AYANİS KALESİ’NİN YAPISI
Kalenin inşasında kullanılan, etrafı taş temeller üzerinde yükselen kerpiç bir beden ile çevrili olduğu tespit edilmiştir. Kaleye güneydoğuda inşa edilen anıtsal bir kapı bulunmaktadır. Kapının yer aldığı güney sur duvarlarının temelleri ise andezit taş bloklarından örülmüş olduğu görülmektedir. Buna karşın doğu sur duvarları ise kaba olarak bırakılmış kireçtaşı bloklardan inşa edilmiştir. Sadece güney tarafın daha iyi bir işçilikle ve malzeme ile yapılmış olması Urartu mimarlarının cephe mimarisine verdiği önemi gösterir.
Kalenin önemli yapılarından biri, kalenin en yüksek noktasında (1866 m) yer alan tapınak alanı ve alanın doğu duvarına yapışık olarak inşa edilen kare planlı çekirdek tapınaktır.
Üst kesimde payeli salon ve tapınak önemli bir yer tutmaktadır. Kapısı batıya bakan rizalitli tapınak diğerleri ile benzer özellikler taşımaktadır. Güneybatı kesiminde ise, birbiri ile bağlantı içerisinde küplerin yer aldığı, çok sayıda depo binası bulunmuştur.
Kale, mimarisi ve küçük buluntuları yanında Urartu tarihinin son safhalarını aydınlatması açısından önem taşımaktadır.
AYANİS KALESİ NEREDEDİR, NASIL GİDİLİR?
Ayanis Kalesi, Van şehir merkezine 35 kilometre mesafedeki Ayanis Köyü’nün kuzeybatısında bir tepe üzerine kurulmuştur.
Kaleye Erciş yolu üzerinden Alaköy'e dönen yan yol üzerinden sağlanır, bu eski yol kıyı boyunca ilerler, Ayanis Kalesi'nin batısından geçer ve Amik Kalesi ve Adır Kalesi'ne de uğrayarak kuzeye devam etmektedir.
AYANiS KALESİ’NDE YAPILAN KAZI VE ÇALIŞMALAR
Ayanis Kalesi Kazıları 1989'dan itibaren İzmir, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Önasya Arkeolojisi Bölümü'nden Altan Çilingiroğlu başkanlığında bir ekip tarafından yürütülmektedir. Ege Üniversitesi'nden Zafer Derin, Eşref Abay, Haluk Sağlamtimur, Özlem Çevik, Aylin Ü. Erdem, Atilla Batmaz ve Fulya Dedeoğlu'nu, Roma'dan Ingret Reindell ve Mirjo Salvini'yi ve New York Metropolitan Müzesi'nden Oscar White Muscarella'yı içermektedir. 1997 yılından itibaren New York Stony Brook Üniversitesi'nden Elizabeth Stone ve Boston Üniversitesi'nden Paul Zimansky de kazı ekibine dahil olmuşlardır. Bu tarihten sonra Ayanis kazıları "Kale" ve "Dış Kent" olmak üzere iki farklı alanda 2012 yılına kadar sürmüştür. Kaledeki kazı çalışmaları, 2014 yılından beri Mehmet Işıklı başkanlığında yürütülmektedir.