Arabası olmayanlar ve arabası olup da yakıt fiyatlarından dolayı toplu taşıma aracı kullanmak zorunda kalan vatandaşlarımızın otobüs, minibüs ve dolmuşlara bindiklerinde inmek istememe gibi bir sevdası var sanki. Uzun bir süredir bunu anlamakta güçlük çekiyordum. Ancak toplu taşıma aracına binip yol ücretini ödedikten sonra yakın mesafede inmesi gereken bir kardeşimizin; “Diğer yolcularla aynı parayı verdim. Ben yaklaşık bir kilometre sonra inecekken diğer yolcular daha çok gidecekler. Ve içimden de verdikleri paranın hakkınca gidecekler diye söylenirken ben de aynı ücreti ödedim ve onlar kadar gidemiyorum acaba inmesem mi? diyorum’’ Diye düşündüğünü anlattığında bir anda uzun süredir anlam veremediğim araçtan inmeme sevdasını anladım.
Bakmayın öyle Sevda dediğime. Gerçekten Sevda gibi bir sevda halini alacak sanıyorum. Olur ya sevdalandığınızda bir karın ağrısı yaşarsınız. Geçmeyi bilmez. Sürekli düşünürsünüz bu ondan da öte gibi. Ara ara oturduğumuz koltuktan kalkma esnasında veya tutunulan demirlerden elimizi çekme anında geçirilen kalp çarpıntıları, konuşmak isteyip de konuşamamalar, acaba sevdalandığım koltuğun, demirin, aracın babası konumunda olan şoför ağabey kızar mı bu sevdama korkusu. Tam inecekken yahu sevdandan vazgeçmemelisin iç sesi. Ve her şeye rağmen elveda dediğin toplu taşıma aracının arkasından uzun uzun bakışlar derken aracın gözden kayboluşu ve bir daha buluşuncaya kadar sevgimi aldın ama hakkını vermeden yarı yolda bıraktın öfkesi. Düşününce bile sanki iç acıtır cinsten bir toplu taşıma aracından inmeme sevdası oluşturdular bizde.
Genelde bir ironi ile başlar devamında konumuza gelmek isterim. Bu defa öyle bir konu ki gerçekten ironisi bile kendisi kadar tuhaf. Van Büyükşehir Belediyesi Ulaştırma Daire Başkanlığı sesimizi duyar mı bilmem ama biz yine de söyleyelim. Talep edilen ve onayladığınız şehir içi yolcu taşıma ücretleri ile ilgili zamları hep sineye çektik. Yakıt fiyatlarını gördüğümüzden dolayı kısık seslerle tepkimizi dile getirdik. Yani zam yapmayın demedik. Yapın ama insaflı olun istedik. Tabi insaf ne arar zamlar art arda yapıldı. Bunu da; insaf, halkı görmeyen de ne arar dercesine sineye çektik. Kabul ettik. Kısık sesle dile getirdiğimiz tepkilerimizi de içimizden söylemeye başladık.
Bazen insaflı biri çıksa derdimizi dile getirse de şöyle bir bakıp aman kardeşim başına dert açma deriz. Ama diyorum ki birilerinin çıkıp yeter artık uyutmayın bizi uyanmak istiyoruz. Uyumaktan gerçekten mayıştık. Zihinlerimizin en geniş kısmında, başımda duran ve neredeyse başıma inecek bir sopa var korkusundan çıkmak istiyoruz. Bu halkın taleplerine ne olur artık ses verin. Şimdi ise asıl konumuza dönelim. Şu şehir içi yolcu taşıma ücretlerine bir düzenlemeyle kilometre hesabı ile mesafeye göre ücret tarifesi yapsanız, mesela indi bindi ile en uzun mesafe arasında bir ödeme yelpazesi oluşturulsa daha adil olmaz mı?
Nasıl yapacağımızı bilmiyoruz bu yüzden yapamıyoruz diyorsanız gelin anlatalım. Örneğin; kart sistemi olmayan araçlar için ödeme yapılırken nerede inileceği belirtilerek ilgili mesafe için belirlenen ücret ödenebilir. Kartlı araçlarda ise; tek kapılı olanlar için araca binerken kart okuyucuya kart okutulup para kesilse ve inilecek yerde tekrar kart okutulup mesafe ya da zaman bazlı sistem ile o mesafe için belirlenen ücretin fazlası karta iade edilse olmaz mı? İki veya üç kapılı araçlar için de orta ve arka kapılarda kart okuyucu ile para iadesi sağlanamaz mı? Yoğunlukta kart okutmak zor olur ve aracın gerekenden fazla bekleme durumu olacaksa da inilen duraklarda kart okuyucu sistemler yapılsa yolcu da indiği durakta kartını okuttuğunda iki durak arası ücret hesabı ne ise gittiği mesafe kadarı kesilmiş olsa ve fazlası iade edilse daha doğru olmaz mı? Yani kısacası bindiğinde kartı okut. İnerken tekrar okut. Ne kadar yol gittiysen o kadar ücret kesilsin diyoruz.
Haydi, gelin bizi toplu taşıma aracından inmeme sevdasından kurtaracak bu kararı alın.
Selam ve dua ile.